Ortaya çıkacaktır traduction Français
237 traduction parallèle
Gazetelerde bunu okuyunca ortaya çıkacaktır.
Il se montrera, quand il aura lu les journaux.
Zaten bu problemler er ya da geç ortaya çıkacaktır.
On a le temps de les découvrir plus tard.
- Ortaya çıkacaktır.
- Elle refera surface.
Her neredeyse, er ya da geç mal almak için ortaya çıkacaktır.
Tôt ou tard, faudra qu'il sorte pour un fixe.
Ortaya çıkacaktır.
Il reparaîtra.
YıIdızlar ortaya çıkacaktır. Nöbeti devralma vaktin geldi.
Vous pourrez voir les étoiles à votre tour de garde.
Ernst Janning suçlu bulunacak olursa,.. ... bazı tartışmalar ortaya çıkacaktır.
Si mon client est condamné, il faudra tenir compte de certaines complicités.
- Joe, ortaya çıkacaktır, merak etme.
On la décèle trop tard. Elle reviendra, Joe.
Duygusal sorunları varsa ortaya çıkacaktır.
Si elle a des troubles émotionnels, ils se manifesteront.
Gerçek başarı ve başarısızlık arasındaki fark kıyıya indikten sonra ortaya çıkacaktır.
La différence entre la vraie réussite et l'échec... se verra après qu'on ait atteint la plage.
Şimdilik değil, fakat ortaya çıkacaktır.
- Non, mais ça ne saurait tarder.
Shurayuki, şüphesiz, ortaya çıkacaktır.
Shurayuki ne devrait plus tarder.
"Gök Baba ağladığında kötü olan ortaya çıkacaktır."
"Quand le Mal apparaîtra, Dieu le père versera des larmes".
Endişelenme, eninde sonunda ortaya çıkacaktır.
On la retrouvera.
Bu, soruşturmada ortaya çıkacaktır ama o zamana kadar, olaya karışan herkesin ruhsatına el koyulacak. - Soruşturma ne zaman olacak?
L'enquête le prouvera, mais jusque-là, aucun de vous n'aura de licence.
Bay Choi iyileşince, eminim her şey ortaya çıkacaktır.
Quand M. Choi se réveillera, je suis sûr que la vérité éclatera.
Yalnızca bunlardan bir kısmının üzerinde zeka ortaya çıkacaktır.
L'intelligence ne peut émerger que sur celles-ci.
Ama doğasından dolayı ne olması gerekiyorsa ortadadır ve öyle ortaya çıkacaktır. Bu yüzden onu araştırdığımızda hakkında daha fazla bilgi edinmek dışında ne yapmaya çalıştığımıza önceden karar vermemeliyiz.
mais de quelque manière que ce soit, la nature est là, et nous la découvrons telle qu'elle est, et donc, quand on va enquêter, on ne devrait pas pré-décider ce que l'on va trouver, à part seulement d'en découvrir plus.
Ortaya çıkacaktır.
Je vais le trouver.
Eminim ortaya çıkacaktır, onu görmem ve ayrılığı sonuçlandırmam gerek.
Je suis sûre qu'il va arriver. Je dois le voir pour régler la séparation.
Buralarda bir yerde ortaya çıkacaktır.
Il doit forcément être dans le coin.
- Telaşlanma. Ortaya çıkacaktır.
- Ne t'affole pas, il va venir.
Ortaya çıkacaktır.
Je suis sûr qu'il va venir.
Ortaya çıkacaktır.
Elle va revenir.
Bunu yapmayı da istemeyiz. Mutlaka onun hata yapacağını ve tedbiri elden bırakacağını biliyoruz. Ortaya çıkacaktır ve kendini gösterecektir.
Nous la lui refusons afin de l'amener, à commettre une erreur, le faux pas fatal.
"Eminim ki, masumiyetim hiçbir şüpheye yer bırakmadan ortaya çıkacaktır."
" Je suis confiant que celle-ci va conclure à mon innocence au-delà d'une ombre de doute.
"Eminim ki, masumiyetim hiçbir şüpheye yer bırakmadan ortaya çıkacaktır."
"... va établir mon innocence au-delà d'un ombre de doute. "
Sonunda çok basit bir sebebi olduğu ortaya çıkacaktır.
C'est sûrement très simple.
Bir gün gerçekler ortaya çıkacaktır.
Un jour toute la vérité sera connue.
Sayın Başkan, yarasa kıyafeti giymiş o adam er ya da geç ortaya çıkacaktır.
N'importe quel fou déguisé en chauve-souris finit par déjanter.
Eninde sonunda, ortaya çıkacaktır...
Chin, je te le dis.
Şimdi işi bittiğine göre, bazı şeyler ortaya çıkacaktır.
Et maintenant qu'il n'en a plus, on fait des découvertes.
General Stuart'ın geldiği ortaya çıkacaktır.
Il semblerait que le général Stuart soit revenu.
Gözlerinin içine bak, o zaman ortaya çıkacaktır.
Continuez le combat, ils se démasqueront.
Iron Monkey yine ortaya çıkacaktır.
Singe de Fer ne sera pas loin.
Beverly, cevaplar ortaya çıkacaktır.
Beverly, vous trouverez.
Hava şartları çok çetin olmazsa su kaynaklarında sıkıntı olmayacak ve Noel'deki su sıkıntısı 24 Aralık ile 6 Ocak arasında ortaya çıkacaktır geçen sene olduğu gibi Kasım'da değil.
Cette année, il faudrait que l'hiver soit plutôt doux, qu'il n'y ait pas de crues, que les crues de Noël se produisent entre le 24 décembre et le 6 janvier et non comme l'an dernier en novembre, ce qui était anormal.
Yeteneklerimizle ilgili gerçek bir gün mutlaka ortaya çıkacaktır.
La vérité sur nos compétences finit toujours par se savoir.
"Kehanet kendiliğinden ortaya çıkacaktır" dedik.
"La prophétie se réalisera d'elle même," nous lui avons dit.
Westernin bitip tükendiğini başka gidecek bir yer olmadığını düşündüğünüzde,.. ... yeni bakış açılarıyla mutlaka bir şeyler ortaya çıkacaktır.
Au moment où on croit que le western est mort, qu'il n'y a plus rien à en tirer, quelqu'un propose une nouvelle vision des choses.
Ortaya çıkacaktır.
Elle reviendra.
Ortaya çıkacaktır. O zaman onunla konuşup neler hissettiğini söyleyebilirsin.
Elle reviendra, et tu pourras lui dire tes sentiments.
- Bilmiyorum. Ortaya çıkacaktır. - Ortaya çıkacak mı?
- Où est Fletcher?
- Ölürse ortaya çıkacaktır
S'il meurt, il viendra certainement.
- Sizi temin ederim, bunu iyice araştıracağız ve biri daha ortaya çıkacaktır.
Je vous jure qu'on trouvera un autre complice.
Peki ala, ona göre seçtiğimiz her işte, bir sorun ortaya çıkacaktır.
Ça risque de poser problème.
"Bir canlı nefes aldıkça, her nerede olursa, orada şefkat ile... Buddha ortaya çıkacaktır."
Aussi longtemps qu'un être vivant respirera où qu'il soit ce sera là que, par compassion le Bouddha apparaîtra
Yalnızca jüriyi sorgulamamı bitirmeme izin verin. Sanırım, gerçek ortaya çıkacaktır.
Laissez-moi en finir avec le jury, la vérité se fera jour.
Ironheart henüz ortaya çıkmamışsa da çıkacaktır.
lronheart va finir par faire surface.
- Ortaya çıkacaktır.
Qu'il aille se faire foutre!
Bir yerde ortaya çıkacaktır.
Il va bien finir pas refaire surface.