Otto traduction Français
1,445 traduction parallèle
Teşekkürler, Otto.
Merci, Otto.
Gelen kişinin Otto olması beni şaşırtmazdı.
Je pensais que celà pouvait être Otto.
- Beni Otto yolladı.
- Otto m'a envoyé.
- Otto mu?
- Otto?
Gençken, Otto'nun bir pilot olduğunu biliyor muydunuz?
- Savez vous si Otto était pilote quand il était jeune?
Onu buraya Otto mu getirmiş yoksa benim gibi kendisi mi gelmiş?
Il l'amenait ici, ou elle y venait seule, comme moi?
Gün boyunca Otto'yu düşünüp yürüdüm, yerimde duramıyordum.
Je continuais de penser toute la journée à Otto. Je ne pouvais pas retrouver mon calme, j'espérais.
Adı Otto, ama sen zaten bunu biliyorsundur.
Il s'appelle Otto, mais tu le savais déjà probablement.
Ancak, sanırım Otto'nun pilot olduğunu bilmiyorsun.
Mais ce que tu ne savais pas, c'est qu'Otto est pilote.
Hangi Otto'nun?
- Quel Otto?
Pilot Otto.
Otto le pilote.
Benim adım, Otto.
Mon nom est Otto.
Ana'nın gözlerindeki Otto
OTTO DANS LES YEUX D'ANA
Otto şurada yaşıyor.
Otto vit ici.
Sorumluluk Otto'da. Unutma Otto, sana en değerli şeyimizi emanet ediyoruz.
Si ton nez saigne, c'est que tu enfonces ton doigt trop loin.
Otto gibi yüzüp kendimizi kurtarmalıydık.
Quand la mousson arrivera, tu seras content de l'avoir.
Hala karar veremedim. Ben'Otto'olsun istiyorum.
on hésite. j'aime bien otto.
Yakışır, şişman bir köpek zaten..
ah oui, otto à pédales.
Brown mezunu değil miydin, Otto?
Tu es allé à Brown, Otto, non?
Otto, yeğenim Juliet Beck'le tanışmanı istiyorum.
Otto, je veux que vous pour répondre à ma nièce, Juliette Beck.
Tatlım, bu Profesör Otto Ellis.
- Darling, c'est le professeur Otto Ellis
Affedersin. Otto nerede biliyor musunuz?
- Vous savez où est Otto?
Sphinx seni Otto mu yolladı.
Sphinx... C'est Otto qui t'envoie?
Selam Otto.
Salut, Otto.
- Otto, dinle beni.
- Otto, écoute-moi...
Randal Raines, Donny Astricky, Otto Halliwell.
Randall Raines, Donny Astricky, Otto Halliwell.
73 Firebird kullanan kimdi? Otto?
Qui conduisait une Firebird 1 973?
Sabah Otto'ya gidelim.
On fera un tour chez Otto demain matin.
- Merhaba Otto.
- Bonjour, Otto.
Şunu söylemeliyim ki Randal, seni, Otto ve Donny'i görmek bende nostaljik duygular uyandırdı.
Tu sais, Randall, de vous voir, toi, Otto, Donny... j'en suis presque nostalgique.
- Burada bir 39 Ford var.
Otto, t'as une Ford 1 939.
Harold-Randall-Otto. Burgonya, Cadillac.
Une Cadillac bordeaux.
Otto, köpeğin anahtarları yedi.
Otto, ton chien a bouffé les clés.
Tumbler, sen ve Kip, son minibüsü Otto'nun yerine götürün.
Tumbler, Kip et toi, ramenez la voiture chez Otto.
Kocam Otto, disleksikti ( okuma körü ) ve heceleyebildiği tek kelime de kendi ismiydi.
Otto, mon mari, était dyslexique et il savait épeler que son nom.
Otto'ya bir mektup var.
Du courrier pour Otto.
Otto!
Otto!
- Otto?
- Otto?
- Otto. - Evet, bay başkan. Bize biraz kızarmış tavuk yapabilir misin?
Otto, pourriez-vous me préparer rapidement un peu de poulet Kung Pao, mais avec des noix?
- Hadi. - Gretchen ve Otto konusunda kendimi kötü hissediyorum.
On a décidé qu'on traiterait ça de la même manière qu'avec nos propres enfants :
" Otto Hirsch'i çağırın.
" Appelez Otto Hirsch,
Otto, kırmızı ışık ne anlama geliyor?
Otto, un feu rouge, ça veut dire quoi?
Otto'nun kız arkadaşı var! Otto'nun kız arkadaşı var!
Otto a une petite amie.
Otto, ne zamandan beri kız arkadaşın var?
Otto, depuis quand vous avez une petite amie?
Otto?
Otto?
Otto, cevabım elbette -
Oh, Otto. Ma réponse, bien sûr, c'est...
Sen misin, VT? Otto, ne var ne yok?
Alors, Otto, qu'est-ce qui t'arrive?
- Otto, seni görmek isteyen biri var.
Otto, on te demande.
Hayır Otto.
Non.
- İyiler. Otto'nun yerindeler, Donny ve Freb'le beraber.
Ils vont chez Otto.
Kardeşim Otto'da da Redbone vardı. Hep kavga ederdik.
Et mon frère Otto avait aussi un redbone.