English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ P ] / Pages

Pages traduction Français

2,608 traduction parallèle
O sayfalarda hiç muhakeme hiç sonuç çıkarımı yoktu.
Je veux dire, il n'y avait pas de raisonnement, aucune retenue dans ces pages.
Sayfalar kağıt.
Un manuscrit, des pages, du papier!
Bu kapıdan geçecek olan her neyse iyi olmadığı kesin.
Peu importe ce qui viendra de ce portail, ce sera mauvais. En tout cas, c'est qu'ils prétendent dans ces pages.
Çok okuduk.
On en a lu, des pages.
Uzun romanlardan okuduğun sayfaları hatırlıyor musun?
Vous vous souvenez? Au début, vous lisiez des pages de gros romans.
Orada bu sistemle ilgili 1700 sayfa var.
Il y a plus de 1,700 pages sur ce système.
Sadece 176 sayfa.
Ça ne fait que 176 pages.
- Tam 17 sayfa şunun gibi şeyler : "Çocuğunuzun en umut verici özelliği nedir?" Bilmem.
Il y avait 17 pages de trucs du genre quelles sont les qualités les plus prometteuses de votre enfant.
biraz takılmışlar falan
Elle a trouvé des revues sous son lit dont les pages étaient collées...
Kitabenin son sayfaları bir odada bulundu ama adam çoktan gitmişti.
On a trouvé les pages du Folio dans une chambre, mais le gars était parti.
Benim elimdekinin bazı sayfaları eksik.
- Oui. Il me manque des pages.
Onlardan bir yasayı sadece üç sayfaya göre mi onaylamalarını istiyorsun?
Vous voulez qu'ils rédigent une loi à partir de trois pages?
Bak, plan sadece üç sayfa uzunluğunda, tamamen anlaşılır.
Écoutez, le plan fait trois pages, il est très vague.
birşeyler mi kaybettim?
Je n'ai que trois pages ici. Il en manque?
Sadece 100 sayfalık bir yasa tasarısı günlerdir dikkatlice inceledik üstelik.
C'est une loi de 100 pages négociée avec soin pendant des jours.
Hayatta en keyif aldığım şeylerden birisinin kahvaltımı yaparken spor sayfasını okumak olduğunu biliyorsun.
Tu sais, un de mes plus grands plaisirs est de petit-déjeuner en lisant les pages de sport.
Sanki güzel olan kadınlar sadece Stirred dergisinin kapağında olur gibi ama bu nasıl olur?
Comme si les seules belles femmes sont dans les pages de Stirred Mais es ce que sa peut?
Evet. Hangi sayfaları beğenmedin?
Quelles sont les pages qui vous déplaisent?
Senin için bazı sayfaları işaretledim.
J'ai t'ai marqué quelques pages.
Gördün mü? Kendimi Harika bir roman okumaya başlamış gibi hissediyorum. Ama ortasından bir kaç sayfası koparılmış ve etrafımdaki herkes kayıp sayfaları okumaktan çok zevk alıyor ama hiç kimse bana neler olduğunu anlatmıyor.
J'ai l'impression de lire un merveilleux roman, mais on a coupé le milieu, et tout le monde a pu lire ces pages manquantes,
Yoksa hiç görmedin mi? Bak, duruşma için binlerce dosyaya baktım.
J'avais des milliers de pages de documents pour ce procès.
ama şu günde o biliyordu ki, onlara yardım edeceklerdi ve tekrar toplanmaları gerekiyordu
Mais en ce jour fatidique, il ignorait qu'un vieil esprit ressurgirait, venu d'un chapitre passé. Ainsi, ils seraient enfin réunis, pour écrire de nouvelles pages de l'Histoire.
Bu insanlar sayfa yedide, on dokuzda ve yirmi ikide.
Ils sont aux pages 7, 19 et 22.
Inostranka kaçışıyla ilgili raporu yeniden gözden geçirdim. 60 sayfa rapor var ama yine de ne Thomas'ın ne de tutuklularım nereye gittiklerine dair hiçbir ip ucumuz yok.
Je viens examiner le rapport sur l'évasion Inostranka... 60 pages pour conclure que nous n'avons pas encore d'idée d'où est Thomas ou les détenus.
Bu hafta sonu 150 sayfayı okuyamam.
Je ne vais pas lire 150 pages ce week-end.
75 sayfa okurum. Sen de 75 sayfa okursun.
Je lis 75 pages, et tu lis 75 pages.
Victoria, çekimden önce yeni metni bir gözden geçirmen gerektiğini düşündüm. - Yeni metin mi?
On devrait voir les nouvelles pages avant de tourner.
Öyle olmalı, çünkü bunun nasıl bir şey olduğunu hatırlasaydın 357 sayfalık talep evraklarını düzenlemekten beni alıkoymazdın.
- Je veux bien le croire, car si vous vous souveniez de la marche à suivre, vous ne m'interrompriez pas alors que je réunis les 357 pages de la demande.
- Bir tane tapınak var. Şu rehberdeki dört yüz küsür sayfanın içinde tapınağa sadece bir paragraf ayırmışlar.
Dans ce guide de 400 pages, un seul paragraphe est consacré à ce temple.
Birkaç gün önce büyük bir şey buldum, sonra da hepsi X ile işaretlenmiş daha önce hiç görmediğim birkaç bin sayfa buldum.
J'ai découvert des choses, il y a peu, et j'ai trouvé des milliers de pages inconnues, toutes indiquées X.
Peki ne kadar derine indin?
Et tu en es où, de ces pages?
Güzel bir kitabın sayfalarında kaybolmak benim için Nirvana'dır. Büyük bir keyifle saatlerce yapılan köpük banyoları gibi.
Me perdre dans les pages d'un bon bouquin c'est le pied, comme un bon bain avec de jolies filles.
Knights of Columbus konuşmasının beş sayfasında 23 mecaz buldum.
Le discours de Columbus, j'ai compté 23 métaphores en cinq pages.
Ama sekiz sayfalık eleştiri yazında, postahaneyi akıl kontrolüne hazırlanmak için insanları izlemekle suçlaman suçlaman ise rahatsız edici.
Mais c'est surtout vos 8 pages de déclarations contre le fait que les services postaux espionnent secrètement la population en vue de prendre le controle de leur pensée... C'est dérangeant.
Belki de spor sayfasına baktığındandır.
En même temps, tu regardes les pages sports.
Weekend News ile büyük bir röportaj ayarladım.
Je t'ai programmé une interview dans les pages du week-end.
Benden Amerikan etamin tarihi üzerine 10 sayfalık bir ödev istedikten önce mi yoksa sonra mı bıraktın? !
Tu l'as arrêté avant ou après m'avoir fait écrire un devoir de 10 pages sur l'histoire du point de croix en Amérique?
Ama sarı sayfalara girecek tarzda bir şeyler anlatmalısın.
Mais vous devez me dire quelque chose digne d'être dans ces pages d'or.
Komik. 200 sayfalık oyunları aklımda tutabiliyorum
C'est drôle... J'ai retenu 200 pages de tactiques facilement.
4.140 sayfa eder.
- Soit 4 140 pages.
Yarın, 300 sayfalık oryantasyon kitapçığı gelecek. Ayrıca bir düzine yüzün şeklinde ev yapımı kurabiye.
Demain, je te donnerai mon programme de 300 pages et des cookies maison qui ont la forme de ton visage.
Bu kitap 900 sayfa.
Il fait 900 pages.
20 sayfam kaldı!
Il me reste 20 pages!
Peki, sana günlüğümden de birkaç sayfa göndereceğim.
D'accord, je vais vous envoyer quelques pages de mon journal intime également.
2 sayfaya yakın.
Elle couvre près de deux pages.
İlk 15 sayfasını okudum sadece.
J'ai lu que 15 pages. C'est pour Vince?
Bu sayfalar, karanlığın büyüsünün
Ces pages sont un avertissement au sujet
Ve bi kaç yüz sayfa
200 pages minimum.
Sahte isim arıyoruz.
On a deux pages,
İyi geceler çocuklar.
Bonne nuit, pages.
Yani, bir sayfada 40 kere.
Au moins 40 fois par pages.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]