Panik traduction Français
3,458 traduction parallèle
Panik yaptım.
J'ai paniqué.
Sakın panik yapma, çünkü ben yaptım diye.
Ne panique pas, juste parce que moi, oui.
Eğer ilki doluysa, panik yapmayın.
Nous avons de nombreuses navettes, donc ne paniquez pas si la premières est remplie.
Olayı polise ihbar etmek için tezgahın arkasındaki panik düğmesine basmak zorunda kaldım.
J'ai dû appuyer sur le bouton derrière le comptoir moi-même pour avertir la police.
Bana o panik düğmesini gösterin, lütfen.
Montrez moi ce bouton, s'il-vous-plaît.
Bu belirti, genelde panik atağın habercisidir.
C'est un symptome associé à des attaques de panique sévère.
Panik ataktan yüzünden mi?
A partir d'une attaque de panique?
Durun... Nişanlısı panik atak geçirdiğini söylemişti.
Attendez... son fiancé a dit qu'elle avait fait une crise de panique.
Herkes, Dışişleri Bakanlığının panik odasına toplandı güvenlik kontrolü olmadan.
On a rassemblé tout le monde dans la pièce sécurisée, sans contrôle.
Bu yüzden 17 Aralık sabahı intihar yeleği giyip panik odasında Başkan Yardımcısı'nın yakınında olmak için bir plan yaptın. - Hayır.
C'est pourquoi, le matin du 17 décembre, avec votre bombe, vous étiez à côté du vice-président dans la pièce sécurisée.
Walden'la panik odasındayken.
Dans l'abri, avec Walden.
Panik yapma, tatlım.
Ok, ne panique pas chérie
Panik yaratmak istiyorlar.
Ils veulent créer la panique.
Bu... Bu panik atak gibi.
C'est... c'est comme une crise de panique.
Karavan parkına girmeye yetecek kadar bile paramız yok. Panik yapma, tamam mı?
On a même pas assez d'argent pour être dans un terrain de camping.
Öte yandan ülke çapında vampirler panik içerisinde içecek stokuna girişmiş durumda.
En attendant, les vampires paniquent à travers le pays, et se précipitent pour constituer des stocks de ce breuvage.
Dünyadaki birçok büyük kentte sabahki panik hem bireysel hem de toplu intiharların artışına sebebiyet verdi.
Dans une douzaine des plus grandes villes du monde, la panique de ce matin entraîne comme un torrent de suicides individuels et collectifs.
Panik atak da olabilir tabii.
Peut être une crise de panique, qui sait.
Kesinlikle panik atak geçiriyorum.
Je panique définitivement.
Panik atak geçirdim, ve ilk ve tek C'mi almıştım.
J'ai eu une attaque de panique, et j'ai eu mon premier et unique C.
- Tamam, ah, panik yapma.
- Okay, euh, ne panique pas.
Jess, panik yapma.
Jess, ne panique pas.
Nolan, hiç kedim olmadı bu yüzden belki boşa panik yapıyorumdur.
Nolan, je n'ai jamais eu de chat, alors je m'inquiète peut-être pour rien.
Çıldırmış ve panik olmuş bir biçimde uyandı.
Il s'est réveillé complètement désorienté et paniqué...
- Bilmiyorum ama panik yapmamalısın, tamam mı?
Je ne sais pas mais vous ne devez pas paniquer. D'accord?
Panik yapmıyoruz!
On ne panique pas!
Herkes panik yapmaya başladı.
Tout le monde commençait à flipper, tu vois?
Hareket bile edemiyorum. Panik olduğunda böyle oluyor herhâlde.
Je ne peux pas bouger.
Sana söz veriyorum panik olman gerektiği zaman sana bunu söyleyeceğim.
Je promets... De vous dire quand ça sera le moment de paniquer.
Ne zaman panik olmam gerektiğini söyleyecektin.
Vous m'avez dit que vous me diriez quand paniquer.
Civardaki birkaç rahibi daha aradık ama hepsi haberler yüzünden panik içindeydi.
On a appelé plusieurs prêtres dans la région... mais ils étaient paniqués par les propos des infos.
Panik yapmıyoruz, tamam mı?
On ne va pas paniquer, ok?
Panik yapma, tamam mı?
Pas de panique, d'accord?
Winston, panik içinde beni aradı, sarhoştu.
Et Winston m'appelle paniqué et bourré.
Ben kullanamıyorum, 9.000 metre yüksekte Bloody Mary etkisinde 3 hostesin hastanelik olmasıyla sonuçlanan panik atağımdan beri uçmam yasak.
J'ai pas le droit de les utiliser. Je suis exclue depuis que j'ai paniqué sous Bloody Mary à 10 000 mètres d'altitude ça a conduit à l'hôpital trois membres du personnel navigant.
Dumatril adlı ilaç ; panik atak, aşırı endişe ve korku gibi stres belirtilerini tedavi etmek için ruhsatlandırılmıştır.
Dumatril traite les symptômes anxiogènes comme : crise de panique, souci excessif et peur.
Tamam, panik yapma.
Okay, ne panique pas.
Panik yapma.
Panique pas.
Panik yapmak için bir neden yok.
il n'a a pas matière à s'inquiéter.
Önce benden hikayeyi yayınlamadan önce Rufusa gitmemi istedin, bugünde o bizi dava açmakla tehdit ettiğinde, panik yaptın.
Tu voulais que j'aille voir Rufus avant de publier l'extrait, et aujourd'hui, quand... quand il a menacé d'une poursuite judiciaire, tu as paniqué.
Ama orada kalmış olsak,.. ... panik olmakla suçlanacaktık.
Mais si on était restés sans rien faire on aurait été accusés de paralysie.
Anlasilan panik atak için gidiyormus.
Il s'avère que ce sont des crises de panique.
Üzerinde bayagi bir düsündüm ve panik atak sorununuzu on gün içerisinde çözebilecegimi söylesem, ne derdiniz?
Oui, je l'ai considéré longuement, et s'il vous plait, que diriez-vous si je suggérais juste que je pourrais résoudre vos problèmes de panique en 10 jours?
Dodgson, panik atak geçirmek üzere.
Non, Dodgson est sur le point de faire une crise de panique.
Panik ataklarinin sebebiyle burada yüzlesecegiz.
C'est ici que nous allons vous confronter à la cause de vos crises d'anxiété.
Kilitli kapinin ardinda, panik ataklarinizin kaynagi yatiyor.
Ce qui est enfermé derrière cette porte est ce qui cause vos crises de panique.
Panik ataklar, daha da beter hâle geldi.
C'est que les crises de panique étaient pires qu'avant.
Kontrolünüzü yitirdiginiz için panik atak oluyorsunuz.
Les crises de panique sont reliées à la perte de contrôle.
Ben şu kadar biliyorum, panik yapıp beni aradın dışarı çıkıp sana çörek aldım güzel anlamlı bir hediye verdim çünkü sen o kadar büyük bir şekilde sıçtın ki teşkilata girememe ihtimalin var.
Voilà tout ce que je sais... Tu m'appelles en panique. Je t'ai eu, Je t'ai pris un gateau,
- Panik yapma!
Arrêtes de paniquer!
- Panik yapmıyorum!
je ne panique pas!