Papaz traduction Français
3,533 traduction parallèle
Papaz Steve?
Pasteur Steve?
Evet, yoksa annem ve papaz Ted ile şeker dağıtacağım.
Ouais. Sinon je suis coincée avec ma mère et le pasteur Ted à distribuer des bonbons aux petits.
Annen ve papaz Ted mi?
Ta mère et Ted le pasteur?
Birisi papazı çağırsın.
Allez chercher le prêtre.
Baban Papaz Young idi değil mi?
Ton père était le Pasteur Young, c'est ça?
Papaz Young hakkında bir anı ya da olay paylaşmak isteyen başka birisi var mı?
Est ce qu'il y a quelqu'un d'autre qui voudrait partager un souvenir ou un évènement au sujet de pasteur Young?
Papaz Young hakkında birkaç şey söylemek istiyordum.
Je voulais juste dire quelques mots sur le Pasteur Young.
Papaz yardımcısı sinirden kudurdu.
L'enfant de coeur va à la poste
Görünüşe göre Naomi PJ'e, papaz okulunda olduğumu söylemiş. Ve burda olmam için ısrar etti.
Apparemment, Naomi a dit à PJ que j'étais au séminaire et a insisté pour que je vienne.
Papaz, ortağının sağlığı için gerçekten kaygılı görünüyor.
Le Roi semble sincèrement concerné par le bien-être de son partenaire.
Papaz ilk silahlı çatışmadan sonra kaçıp gidebilirdi, ama yapmadı.
Le Roi aurait pu s'enfuir après le premier coup de feu, mais il ne l'a pas fait.
Öyle görünüyor ki Papaz, parayı alma operasyonundan sorumluyken Kız süre tutarak, iki dakika içinde girip çıktıklarından emin oluyor.
Apparemment, le Roi se charge de récupérer l'argent pendant que la Reine tient le décompte pour être sûr d'être ressortis en moins de 2 minutes.
Papazı ve Kızı birbirine düşürmek, onları zararsız hale getirmenin anahtarı olabilir.
Monter le Roi et la Reine l'un contre l'autre pourrait être la clef pour les désarmer.
Herif Fiesta kullanıyor, papaz konutunda yaşıyor.
Il conduit une Fiesta et vit au presbytère.
- Yokum. Maça 8, sinek 10, karo papaz.
Huit de pique dix de trèfle, roi de carreau.
Solumdaki oyuncuda iki çift papaz ve onlu var.
Le joueur à ma gauche a deux paires, rois et dix.
İskambil kartlarındaki insanlar "papaz" ve "kız" diye adlandırılıyor.
Les gens sur les cartes sont appelés "rois" et "reines".
'Bir caz kulübünün önünde dikiliyor...'... fakat birkaç caz severle papaz olmak üzere.'
'Elle se tient derriere un club de jazz "mais elle est sur le point de se disputer avec ces amoureux du jazz".
O cadı kılıklı kadınla birlikte olduğuna inanamıyorum. Bir papazı meslekten men ettirdiğine inanamıyorum. Sanırım nasıl seçeceğimizi ikimiz de iyi biliyoruz.
je ne peux pas croire que tu es sorti avec sorcière je ne peux pas croire que tu es couchée avec un prêtre nous savons tout les deux comment les choisir, hein?
Genç bir papaz gibi yakışıklı görünüyorsunuz.
Vous êtes aussi beau qu'un ministre de la jeunesse.
Hayır, aptal bir papazın aptalca kiliseyle ilgili konuşmasını istemiyorum.
Non, je ne veux pas voir un stupide pasteur raconter des trucs religieux stupides.
Papaz veya yamyam olsanız bile keşke 20 sene önce aşkı seçseymişim.
Et bien, Cardinal ou Cannibale, j'aurais preferé avoir choisi l'amour il y a 20 ans.
Matt Donovan, onu ve papazı telefon kayıtlarını kullanarak birbiriyle ilişkilendirdi.
Matt Donovan l'a lié au pasteur à travers les enregistrements téléphoniques.
Görünen o ki, ikisi papazın meclisi patlattığı gün oldukça çenebazmış.
Apparemment les deux étaient très bavards le jour où le pasteur à fait sauter le conseil. Ah.
Papazı tüm o insanları öldürmeye nasıl ikna edebildin?
Comment avez-vous convaincu le pasteur de tuer tous ces gens?
Çok fazla dua etmek gerekiyor ki Moline'de bunu yapmaya zamanım oldu. Duvarımdaki'N Sync posterlerine bakıp dua ettim ve Justin Timberlake'i İsa'nın yerine koymuş gibi oldum ama papazın dediğine göre hiç önemli değilmiş.
Ça implique beaucoup de prières, que j'avais le temps de faire à Moline, en fixant le poster des "N Sync" sur mon mur, ce qui m'a fait penser à Jesus en Justin Timberlake,
- Ben teoloji doktoruyum. Papaz mısınız yani?
- Je suis docteur en théologie.
Şey, en kötü kısım papazın kimsenin itirazı var mı diye sormasıydı ve kimse beni dinlemezdi.
Le pire c'était quand le curé a demandé si quelqu'un avait une objection, et personne ne voulait m'écouter.
Her pazar, Kiliseden sonra, papazın vaazı üzerine konuşuruz.
Chaque dimanche après la messe, nous réfléchissons ensemble sur le sermon du pasteur.
Papazın dediğine göre emzirmekten kaynaklanabilirmiş.
Mon pasteur dit que ça vient de l'allaitement.
Operatöre beni Ballard ailesine bağlar mısınız dedim, Noah Ballard'ın papaz yardımcısı olduğunu söyledi. Bütün gün kilisedeymiş.
Quand j'ai demande a l'operatrice de me connecter aux ballards, elle a dit que Noah Ballard etait un Diacre, et qu'il serait a une cérémonie a l'église toute la soirée.
Kilisede papaz yardımcısıymış.
C'est un diacre de l'église,
Audrey'nin öldüğü gece papazı kilisede olduğunu doğruladı.
Son prêtre a confirmé qu'il était à un évènement à l'église la nuit où Audrey est morte.
Gördüğüm ilk çıplak meme, papazın kızının memeleriydi.
Les premiers seins nus que j'ai vu étaient ceux de la soeur du diacre.
Damon, Young çiftliğindeki patlamadan önce Papaz Young ile görüştüğümü keşfetmiş.
Damon a découvert que j'étais en contact avec le pasteur Young avant l'explosion à la ferme.
Papaz, ağır bir şekilde depresyondaydı.
Le pasteur était sérieusement déprimé.
Üç papaz.
Trois rois
Bu papazı konuşturamıyorum.
Je n'arrive pas à faire parler le prêtre.
Evet, sence kaç tane jüri üyesi bir papazı vuran birine sempatik yaklaşır.
Ouai, et combien de jurés pensez-vous vont sympathiser avec un mec qui a tiré sur un prêtre?
Bak, bana papazı öldürmemi söyledi.
Écoutez, il m'a dit de tuer le prêtre, mais je ne pouvais pas.
Papaz evi.
Presbytère.
Papaz Ratliffe?
Monseigneur Ratliffe?
Valeni oynamak için direnmelisin. Çünkü papazı oynarsan, Kızı kaparsın!
Alors ne joue pas ton valet, prends-toi pour un roi et tu auras la reine.
Biliyorum ama o bir papaz, ya da yardımcı papaz.
Je sais, mais c'est un pasteur ou un curé.
- Papaz Jordan kuyuları.
- Pastor puits Jordanie.
Bakın, papaz...
Euh, regardez, pasteur...
Bizim papaz ziyaretçiler alabileceğimizi söyledi.
Notre pasteur a dit nous pourrions obtenir les visiteurs.
Papazınızın bu konuyu atladığını sanırım.
Devinez votre pasteur gauche qui part sur.
Papazın istasyonşefinin kuyuları hakkında bahsettiklerini hatırlıyor musun?
Vous vous souvenez puits pasteur parler de la gare?
Papaz seni kovdu.
pasteur vous a envoyé loin.
Olay yeri inceleme, papaz evindeki kovanlarda parmak izi buldu.
On a retrouvé au presbytère.