English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ P ] / Paraşüt

Paraşüt traduction Français

501 traduction parallèle
Açılmayacağını bilsem, size bir paraşüt alırdım.
Je t'achèterais un parachute si je pensais qu'il n'ouvrait pas.
İstersen paraşüt var.
Il y a un parachute, si vous voulez.
Bir paraşüt. Dünyadakilerin en küçüğü.
Le parachute le plus compact du monde.
- Paraşüt! - Oturun!
Un parachute!
Nasıl girdin buraya? Paraşüt ile.
Comment êtes-vous arrivé?
O şeyi fırlattığında oyuncak paraşüt falan sanmıştım.
Et quand vous l'avez jetée, je pensais que c'était un parachute, un jouet.
E haliyle paraşüt ipini çektiğinde tüm Kuzey Çin'e çikolatalarını saçmış oldu.
Quand son parachute s'est ouvert, il a semé des confiseries sur tout le nord de la Chine.
Paraşüt yağıyor!
II pleut des parachutes.
İki paraşüt açıldı.
Deux parachutes se sont ouverts.
Paraşüt için yapacak bir şey yok.
Tant pis pour le parachute.
Halkayı sağlam eline verdim. Paraşüt açıldı.
J'ai mis sa bonne main sur la poignée du parachute.
- Paraşüt gördün mü?
- Vous avez vu son parachute?
Bir sürü bambu var ve paraşüt takımı var... birşeyler yaparız.
Il y a plein de bambou, ici, et un harnais de parachute... On trouvera un moyen.
Bu paraşüt gibi çalışıyor.
Doc, cela fonctionne comme un parachute.
- Paraşüt eğitimi almış mıydınız?
- Vous savez sauter en parachute?
Bayanlar ve Baylar, programa eklenen özel atraksiyonumuz olağanüstü aksaklı paraşüt atlayışı güzeller güzeli cüretkâr kadın olan LaVerne Shumann tarafından yapılacaktır!
Mesdames et Messieurs, voici notre grande attraction : un extraordinaire saut en chute libre exécuté par une femme qui n'a pas froid aux yeux, LaVerne Shumann!
Son yaptığı paraşüt atlayışından sonraki hâlinden pek bir farkı yoktu.
Le même air qu'après son dernier saut en parachute.
Sana bir iş teklif ediyorum. Paraşüt akrobasini Diamond Blade için yapmanı.
Je vous propose de faire vos sauts en parachute pour moi.
Uçaktan atlanır, paraşüt sonradan açılır.
On s'accroche au parachute.
Her tıbbi kasaya iki paraşüt.
Chaque caisson sera rembourré.
Roger Corneal. 82. Paraşüt Alayı'nda Alman kızlara asıldığı için ceza alan ilk adam.
Corneal, le premier qui flirta en Allemagne.
Paraşüt Alayı'nda yaptığın gibi. Annen anlattı.
Votre mère m'a raconté.
Saldırı tarihi Yılbaşı gecesi. Birlikler eski 82. Paraşüt Alayı üyeleri.
Les membres de l'équipe... faisaient partie du 82ème Aéroporté.
Paraşüt Alayı'nda görev yapmış.
Nombreuses décorations.
82. Paraşüt Alayı mı?
Du 82ème Aéroporté?
Hepsi 82. Paraşüt Alayı'ndan.
Tous du 82ème Aéroporté.
- Paraşüt? - Kolaydır.
En parachute?
İyice yükseğe çık. Paraşüt için yükseklik lazım.
Reste à haute altitude, ça nous donne de l'espace pour nous déployer.
Yarbay Houghton etrafta çok fazla düşman faaliyeti olduğunu ve İngilizce "paraşüt" nasıl denir?
Le commandant Houghton dit qu'il y a trop d'activité ennemie dans la région pour tenter un... Comment dites-vous, déjà, un "parachute"?
Hiç değilse paraşüt takın.
En voilà un, mettez-le.
- O taktığınız sırt çantası! - Paraşüt burada!
Je m'en fous!
- Bir paraşüt. - Bir paraşüt.
Un parachute.
Bir paraşüt!
Un parachute!
Ben paraşüt birliğinden Weaver.
Je suis Weaver, bataillon de para.
Atlama şapkanız efendim. Depodan size paraşüt eğitiminiz için aldığım şapka.
Le casque de saut qu'on vous a donné pour l'entraînement.
Paraşüt bir kız için tuhaf bir uğraş.
Le parachute, ce n'est pas très féminin.
Ama paraşüt okulunun komutanı.
Mais il dirige l'École de parachutisme où vos hommes feront un stage.
Adamlarının paraşüt okulundaki başarıları ve davranışları hakkında Albay Breed olumsuz raporu verdi. Sadece bu bile operasyonun iptalini gerektiriyor.
Le rapport du colonel Breed sur la tenue de votre groupe à l'École de parachutisme justifie amplement l'annulation de l'opération.
- Umarım paraşüt açılır.
- J'espère que la glissière s'ouvrira.
Gördüğünüz gibi karmaşık ve oldukça ağır bir paraşüt.
Il est très perfectionné et très lourd, comme vous voyez.
Buradaki bu cihaz paraşüt ipini tutma yeriniz.
Ceci est la commande à main.
Ama sizin için önemli olan tribünlerin önüne bir sürü paraşüt gibi çıkmak.
L'important c'est de réunir... autant de parachutes possible devant les tribunes
Bolca paraşüt istiyoruz, değil mi?
On en veut plein.
- Paraşüt ödünç veririz. - Yok canım.
- Et si on vous prêtait un parachute?
- Hangi paraşüt?
- De quel parachute?
Uçaktan atlamak için kullanacağım paraşüt.
De celui que j'utilise pour sauter de l'avion.
O paraşüt!
Ah, celui-là!
... ve Üçüncü Paraşüt Taburu Amatör Tiyatro Derneği Oscar Wilde skeci ile.
Et la troupe théâtrale de la 3e brigade de parachutistes pour le sketch d'Oscar Wilde.
Paraşüt takmana izin veremeyiz.
Avoir un parachute serait trop risqué.
- Paraşüt.
En parachute!
- Paraşüt.
- Parachute!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]