Parfüm traduction Français
1,216 traduction parallèle
Bir yerlerde ortak arkadaşları vardı, ona Paris'ten bir parfüm getirebilir miydi, bilirsiniz, o türden şeyler.
Ils avaient un ami commun et il devait lui rapporter un parfum.
- Parfüm.
- Du parfum.
Bu parfüm ne? Çok güzel kokuyorsun.
Ça sent bon, ce parfum!
Parfüm.
Le parfum.
- İlginç parfüm.
- Parfum intéressant.
Hazır gitmişken annene de bir parfüm al.
Et tant que t'y es, prends du parfum pour ta mère.
Parfüm şişesine benziyor.
On dirait un pot a parfum
Bu parfüm konsantrasyonumu mahvediyor.
Pas de parfum au tribunal, ça me déconcentre.
- Efendim? Parfüm. Claire'in parfümünü sürmüşsün.
- Le parfum que vous porter, c'est le parfum de Claire.
Eski püskü elbiseler giy, ruj sürme, parfüm de kullanma.
Porte des robes usées, pas de rouge à lèvres ni de parfum...
- Yine ne var? Zannedersem parfüm test ettiren o kadın parfümü gözüme sıktı.
Ce sont tes cheveux ou des écouteurs?
Biliyorsun, Chanel'de her tür parfüm vardır ve balıkçı ise iğrenç kokar.
Il y aurait incompatibilité d'odeurs.
Harika bir parfüm fikrim var.
J'ai une super idée pour une eau de Cologne.
Sahil gibi kokan bir parfüm.
Une eau de Cologne qui sent la plage.
Ben o kokunun özünü barındıran bir parfüm yapmak istiyorum.
Eh bien, je désire créer une eau de Cologne qui capture l'essence de cette odeur.
Kullandığın parfüm de ne?
Quel parfum portes-tu?
- Tanrım.Yeni parfüm bu mu?
Mon Dieu, c'est ça, le nouveau parfum?
Kumsal gibi koktuğun parfüm fikrini ben bulmuştum.
J'ai eu l'idée d'une eau sentant la plage.
Dışarı? Hoş parfüm.
Quel est votre nom?
Leo bunu bilmiyordu, ancak bu parfüm beni, derin düşlere çekiyordu.
Léo n'en savait rien, cette douce odeur bon marché du vendeur de voitures me faisait fondre dans la rêverie.
"Günaydın Colomb", ama bu beni hiç etkilemedi ve ses, yavaş yavaş ucuz bir parfüm kokusu gibi uçtu gitti ve Colomb'u anladım. Artık, yeni keşifler, yapılabileceğinden emin değilim.
"Bonjour Colomb", mais ça me faisait rien et la voix, peu à peu, devenait souffle, dégageant une odeur d'eau de Cologne bon marché et je comprenais comme Colomb, qu'il me fallait vivre dans un monde d'eau de Cologne.
O bir heykeltıraş. Parfüm bölümünde birlikte okuyoruz.
Il est sculpteur et parfumeur.
Ne kadara ihtiyacın var? Şehre bir tren bileti, kırmızı bir elbise, yüksek topuklu bir çift ayakkabı, bir şişe parfüm... ve kalıcı olanından. Zengin ve ünlü biri olmak istiyorum.
Un billet de train pour la ville une robe rouge des hauts talons, un flacon de parfum et une permanente.
Bu sprey o canavarlara parfüm gibi.
C'est un vapo pour eux! Des molosses!
Parfüm, makyaj ürünleri.
Le parfum, le maquillage...
Saçlarındaki o tatlı parfüm kokusu mu?
L'odeur de leur parfum, leurs cheveux...
- Parfüm değil! - Zehiri mi tercih ederdiniz?
- Surtout pas les parfums.
Parfüm mü kokuyorum?
C'est du parfum, cette odeur?
Şekerim falan deme, parfüm kokuyorsun.
Je suis pas ton canard en sucre, tu pues le parfum.
Burada tat yok sadece parfüm kokusu var.
Ici il n'est pas d'arômes, mais des parfums.
Parfüm, Fransız kökenli bir kelime değil mi?
C'est pas un gallicisme?
Parfüm değişik bir tat verir.
Parfum, ça a plus de saveur.
Parfüm...
Un parfum
Ayrıca her birine... birer damla parfüm serperim,
J'y mettrais une goutte de parfum. De parfum français, dans chacune.
Parfüm gibi.
On dirait du parfum.
Sanki bir parfüm markası.
On dirait un parfum.
İyi puro, Hint mürekkebi, parfüm?
Cigares, encre de Chine, parfum?
Hayatım, parfüm sürmedim ki.
Je n'en ai pas mis.
Bu yeni bir parfüm mü?
C'est un nouveau parfum?
Aksini söylediğim halde, bana bir şişe Chanel parfüm aldı.
Je voulais l'en empêcher, mais il m'a offert du Chanel.
böyle dayanıklı parfüm kokularını koklamam bir kadın kadar kıyafetlerini zor degiştiriyorsun!
C'est utile pour notre déguisement.
Parfüm kullanıyor musun?
Est ce que vous vous parfumez?
Bir parfüm kokusu duymayalı çok zaman geçti.
C'est bon de sentir un parfum.
Bizim masaya bir dahaki gelişinde üstündeki parfüm kokusu çıkmış olsun?
Ça t'ennuierait d'enlever ce parfum avant de revenir à notre table?
Parfüm bölümünde.
Au rayon parfum.
Parfüm yağı.
C'est l'huile du parfum.
yani, parfüm ve diğerleri.
Votre parfum...
Maud gibi parfüm mü yapıyorsun? Henüz değil.
Pas encore.
İşe giderken niye parfüm sürüyorsun ki?
- Du parfum pour travailler?
Bu parfüm.
Ce parfum.
Bayan Maretto bana bir sürü güzel şey aldı örneğin bu hal hal gibi ve gerçekten pahalı bir şişe parfüm o buna "parfüm" diyor onu özel günler için saklıyorum.
Et un flacon de parfum très cher, une "fragrance" comme elle dit, que je vais garder pour une occasion spéciale.