Parte traduction Français
4,050 traduction parallèle
Otuz yıldır aynı temizlikçiyle devam etmiş ve gitmesin diye ona deli gibi para ödemiş.
Il avait la même femme de ménage depuis environ 30 ans, et la payait une fortune pour qu'elle ne parte pas.
"... Sinsheim, Almanya'daki araba teknik müzesine giden... "
" à dit un tendre adieu à cette décapotable de 1964 avant qu'elle ne parte pour sa nouvelle maison
Bende Kimberly'deki gibi derin bir sakatlık olsaydı ve gerçekten birini sevseydim, ona yük olmamak için onu bırakırdım.
Si j'avais un handicap aussi profond que celui de Kimberly et que j'aimais vraiment quelqu'un, je... voudrais qu'elle parte afin de ne pas être une charge.
Gitmem gerekiyor.
Ecoute, faut que je parte.
Gittiğinden emin olmak için geldim.
Je suis venu juste pour être sûr qu'elle parte.
Bu akşam Kansas'a geri dönüyorum, ama gitmeden önce sizlere bir şey söylemem gerektiğini hissediyorum.
Donc, je prends l'avion pour rentrer au Kansas ce soir, mais avant que je parte, j'ai l'impression que je dois vous dire quelque chose.
- Oradan gitmek zorundaydım, Claire.
- Il fallait que je parte.
Döndüğünüzde gitmemizi isterseniz sorun olmaz.
Quand vous reviendrez, si vous voulez qu'on parte, il n'y aura pas de soucis.
Odadan çıkmadan önce anahtarı sana verdim.
Je t'ai donné la clé de la chambre avant qu'on parte de la chambre.
Sadece buradan uzaklaşmamızı istiyorum.
Je veux qu'on parte d'ici.
benden uzaklaşmadan...
qu'il ne parte...
Sana cumaya kadar mühlet veriyorum sonrasında gitmesini istiyorum.
Je te donne jusqu'à vendredi, et après je veux qu'il parte.
Güneye doğru şuraya gitmemiz gerek.
Faut qu'on parte vers le sud.
Çalışmalarım yarıda bırakılmayacak kadar önemli.
Mon travail est trop important pour que je parte maintenant.
Garip hissedeceğini düşündüm ve gitmemi isteyeceğini.
Levé? Parti? Je pensais que tu te sentais bizarre, et que tu voulais que je parte.
Hadi gitmeden önce şu kilisenin önünde bir fotoğraf çekilelim.
Oh, viens on fait une photo.. avec l'église, avant qu'on parte.
Evet. Şimdi Avusturalya'ya gitmeden önce büyük bir reklamda James'i yönetecek.
Maintenant il dirige James dans une grande nouvelle pub avant qu'il ne parte en Australie.
Ben ihtiyaçlarimi gidermesi için yanimda bir kadin istiyorum. Ben Spartacus'le yola çikmadan önce...
Je préfère qu'une femme s'occupe de moi avant que je parte avec Spartacus.
Ama bulantı tekrar gelirse, erken çıkmam gerekebilir.
Mais il se peut que je parte plus tôt si les nausées reviennent.
Biz tatile çıkmadan önce.
Avant qu'on parte en vacances.
Ben gidene kadar açmayın.
Ne l'ouvre pas avant que je parte.
Genelde ben de katılıyordum. Ama rahibeler ilk önce kimin dirileceğini tartışmaya başladıklarında artık gitmek zorundaydım.
Normalement, je peux les ignorer, mais elles se disputaient au sujet de l'enlèvement, alors il a fallu que je parte.
Gitmem lazım.
Disons qu'il faut que je parte.
O benim kardeşim. Gitmesini istemiyorum.
- Je veux pas qu'il parte.
Başta millet "Tüm kızları boğun!" diyordu, sonra "Hepsini boğmayın!" demeye başladılar.
C'est vrai, en effet. À moins que l'on parte pour la Californie.
Beyefendi böyle durumlarda görmezden gelip kendiliğinden düzelmesini bekleyemezsiniz.
Monsieur, quand vous êtes dans cet état, vous ne pouvez pas ignorer la douleur en espérant qu'elle parte.
Harvey gitmemi istiyor ve istediğini elde ediyor, yani...
Harvey veut que je parte et il obtient toujours ce qu'il veut.
Sorun şu ki, buradan gitmem lazım.
Le truc c'est qu'il faut que je parte d'ici, donc...
Şu salak ilk öpücük olayını atlatamadan tatile çıktığımıza inanamıyorum.
Je ne peux pas croire qu'on parte en vacances avec ce stupide truc de premier baiser qui nous trotte toujours dans la tête.
Onu, parka kadar takip ettiklerini ve o, gidene kadar da beklediklerini söyledi.
Ils l'ont suivie dans le parc Reste avec elle jusqu'à ce qu'elle parte
Gitmemiz gerek.
Il faut qu'on parte.
Şeker hastası rolü yapardım. Böylece babamı dövmek üzere olan adam korkup kaçardı.
C'est quand je fais semblant d'être un enfant diabétique pour que le mec qui menace de battre mon père parte en courant et effrayé.
Babası gibi kendini kaybetmesi an meselesidir büyük ihtimalle.
Probablement juste une question de temps avant qu'elle ne parte dans les fins profondes, comme son père.
Demek bu yüzden Carmen'in ayrılmasına o kadar üzülmüş.
Alors c'est poour ça qu'il est tellement en colère que Carmen parte?
Benimkinin de ayrılmasını bekleyemeceğim.
J'ai hâte que le mien parte aussi.
Çok uzaktaki bir ülkeyi seçer umarım.
Pourvu qu'il parte bien loin.
Neden sonra? O gitmeden hemen önce gökten düşen şeyi hatırlıyor musun?
Vous vous souvenez de cet objet tombé de l'espace avant qu'il ne parte?
Gitmesini istiyordum sadece.
Je voulais juste qu'elle parte.
Ama gitmeden önce... Al.
Mais avant que je parte, tiens.
Buradan gitmemiz gerekiyor.
Il se passe quoi? Faut qu'on parte d'ici.
Sürekli kayıp olması, iş için kötü bir durum olmalı.
Qu'elle parte tout le temps. C'était mauvais pour votre affaire.
Gittiğinden emin olun Sör Robert.
Assurez-vous qu'elle parte, Sir Robert.
Charlie, gitmeden önce sana Kate'le ilgili bir şey sorabilir miyim?
Hé, Charlie, avant que je parte, puis-je te demander quelque-chose à propos de Kate?
- Gitmesi için mi?
Tu l'as payé pour qu'il parte? Je lui ai donné le choix et il a choisi. Non.
Ama okuduğum her kitapta kahramanın anne babası o daha maceraya atılmadan endişelenmeye başlar.
Mais je lis des livres, et dans chacun d'eux, les parents sont toujours nerveux avant que le héros parte pour une merveilleuse aventure.
Tüm siparişlerin cuma yollandığından emin ol.
Assure-toi que la commande parte vendredi.
- Başka şeylere geçmenin zamanı geldi Bill.
Il est temps que je parte.
Tamam. O gidene kadar kurbağa yavrularını dışarı koyuyorum. Ve sonra banyoya koyacağım.
je mets les têtards dehors, jusqu'à ce qu'il parte, et près je les remets dans le bain
Bizi nereye yerleştirmek istiyorlar?
Où est-ce qu'ils veulent qu'on parte, de toute manière?
San Diego'ya gitmesine ne yol açtı yani?
- Pour qu'elle parte à San Diego.
- Gitmemi mi istiyorsun?
Tu veux que je parte?