Partner traduction Français
503 traduction parallèle
Başka bir partner buldum, Benston adında bir sihirbaz.
Je me suis dégoté un magicien pour partenaire.
Fran çok iyi bir partner.
Fran est une super partenaire.
- Partner ile dans edemez misiniz?
- Vous ne savez pas danser?
Kendine bir partner de yaptın demek? Tabii.
Tu as un associé?
- Merhaba partner.
- Associée.
Bu tehlikeli girişimde partner olur musunuz?
Voudriez-vous vous engagez dans cette aventure?
Tamam, WHN'ye haber yolla, bana hemen idmanlık birini bulsun.
Fais passer une annonce à la radio. Et tâche de me dégoter un sparring-partner.
Kendine bir partner buldun.
Faisons équipe ensemble.
Hoşuna giden bir partner ara.
Cherche-toi un cavalier.
Afedersiniz, bay Partner. Bu Texas Jack de kim?
Qui est ce Texas Jack, cher collègue?
İyi bir partner mi?
Un admirable partenaire?
Howdy, partner.
Ça va mon pote?
- Yeni partner bul.
- Prenez un autre partenaire.
Bu süre dolmadan yeni partner bulabilecek mi?
Va-t-elle trouver un partenaire avant l'expiration du temps?
Partner bulamazsam ne olacak?
Que se passe-t-il si je ne trouve pas de partenaire?
- Çalışma için boksör arıyorlar.
Il doit vouloir un sparring-partner pour Creed.
- Çalışmalarla ilgili mi?
- Pour être sparring-partner?
Çalışmalar için partner aradığını biliyorum ve ben buna çok uygunum.
Je sais que vous en cherchez etje suis tout disposé à le faire.
- Ben cidden iyi bir çalışma eşi olurum.
Je serai un bon sparring-partner.
O nüdist kapıcının soylu bir prenses için... uygun partner olduğunu sanmıyorum.
Un employé nudiste n'est pas digne d'une princesse de sang.
Bu yüzden deneyim için kendime bir partner buldum normal ve sağlıklı bir adam.
Alors je me suis trouvé un cobaye, un type bien portant.
Fakat Lotte Lindenthal sahnelenecek komedisinde seni partner olarak istedi.
Mais Mlle Lindenthal vous veut comme partenaire dans la petite comédie dans laquelle elle débutera ici. Je n'ai pas voulu lui manquer de courtoisie.
Partner değiştiriyorsunuzdur, değil mi?
Vous êtes échangistes, non?
Vaseline'le kur yapamazsın. Seni dik tutacak ağırlıkta bir partner bulmalısın.
Ne drague pas avec Vaseline, trouve plutôt quelqu'un qui te mettra en valeur.
Al bakalım, ortak.
Here you are, partner.
Ve oldukça işe yarar bir partner olan Harry'i buldum.
Harry était un partenaire très adroit.
Bu yüzden her zamanki gibi bana özgü dansı harika bir Partner ile yapacağım... O sadece mükemmel bir dansçı değil..... aynı zamanda bana, yardıma ihtiyacı olan diğer insanlara....... karşılığı ne olursa olsun yardım etmek zorunda olduğumu öğretti.
Alors je vais faire une danse à ma facon avec une grande partenaire... qui non seulement est une danseuse remarquable... mais aussi quelqu'un qui m'a appris qu'il y a des gens... prêts à se battre pour les autres quoi qu'il leur en coûte.
Bu, dans için yeni bir partner bulmam gerektiği anlamına mı geliyor?
Est-ce que ca signifie que je vais devoir me trouver un autre cavalier?
Orası partner olacak kişiye bağlı.
Tout dépend de qui est aux alentours
Partner olacağız.
On va être associés. 50-50.
Sonraki altı yılda, Oliver çok çalıştı. Kıdemli partner oldu.
Pendant six ans, Oliver s'accrocha et devint associé principal.
Kalkın kızlar, bir partner bulun.
- Vous, debout. Trouvez une partenaire.
Teşekkürler, partner.
Merci, vieux!
Partner yerde ve vuruldu.
Mon équipier est touché.
- İyi. - Tamam, partner.
- Allez, équipière.
- Sağ ol, partner.
Merci, partenaire.
Seni ne zaman bir partner...
Je vais te dire quand il te traite en égal...
Bakalım şimdi ne yapacaksın, ortak?
Alors, partner?
Haydi partner. Sadece elimi tut.
Viens, mon pote, Donne-moi la main,
Partner olarak bunları yapmamalıyız.
Tu sais que ça ne se fait pas entre équipiers,
Bay Darcy, izin verin de sizi bu genç hanımla tanıştırayım. Çok çekici bir partner.
Mr Darcy, permettez moi de vous présenter cette jeune lady comme une partenaire très désirable.
Rica ederim, bu tarafa bir partner dilenmek için geldiğimi sanmayın.
S'il vous plait, ne supposer pas que je me suis déplacée dans le but de supplier un partenaire.
Şimdi herkes kendine bir partner alsın.
Choisissez un partenaire.
Sana daha iyi bir partner bulmama izin ver.
Laissez-moi vous trouver une partenaire.
Bay Liky-White-Collar-Partner ile kulis yapmak zorunda kaldınız bu davayı almak için, yani.
Je sais que tu as dû convaincre ton associé, M. "col blanc"... de bien vouloir prendre cette affaire...
Bu çileden çıkarıyor! Başka bir partner istiyorum!
Et les chefs d'orchestre règlent leurs tempi sur moi.
Başka bir partner isteyen aslında benim.
Mais là, ils le règlent sur moi.
Oldu mu partner?
Qu'en dis-tu, partenaire?
Demek yeni partner buldun.
Tu as un autre partenaire, hein?
Kendine bir partner buldun.
- Tu as un nouvel associé.
Seçtiği partner onun kontrolündeydi.
Je suis avec personne.