Pete traduction Français
9,873 traduction parallèle
Bütün gece evlerinin dışında Pete görevlendirildi.
Pete était garé devant leur maison toute la nuit.
Perşembe gecesi Mark'ın Beth'e ne söylediğini Pete'e sor.
Demandez à Pete ce que Mark a dit à Beth à propos de jeudi soir.
Aynı soruyu Pete'e sordum.
Je viens de poser à Pete la même question.
Ayrıca, Pete'le konuştum... Papaz olan Paul Coates'in dün işi varmış.
J'ai aussi parlé à Pete, et il a dû sortir Mark de Paul Coates, le prêtre, hier.
Şu andan itibaren, Pete'in önünde hiçbir şey söylemeyeceksin.
À partir de maintenant, tu ne dis rien devant Pete.
Pete tutuklandığını söyledi.
Pete a dit que tu as été arrêté.
Pete'in tamirhanesi mi?
Norauto?
Pete Thorpe, Hashmi ve bir tercüman telsiz trafiğini takip ediyordu.
Il y avait Pete Thorpe, Hashmi et un interprète qui écoutait tous les messages.
Şimdi, Pete sürerken sizi takip edecek. Bu evden çok uzakta.
Maintenant, Pete va vous suivre pendant que vous vous rendez très, très loin de cette maison.
En fena, en havalı Roma imparatoru, Büyük Pete Gregory!
Le plus malade, le plus frais, empereur de Rome, le grand Pete Gregory!
Büyük Pete Gregory! Teşekkür ederim Florida.
Le grand Pete Gregory!
- Onu hallet diyor, Pete.
- Il te dit de conclure, Pete.
Pete onu yakaladı. Bırakın Pete düzenlesin.
Pete l'a attrapé, laissons Pete le monter.
Pete müşteriyi bağlayabilir ama bizim Detroit'teki adama rapor edicek Ekibin teklife reddetme hakkının olduğu bir yerde.
Pete peut s'occuper du compte, mais il en référera à Détroit où il est dit que les parts auront le droit de refuser.
- ben Pete.
- Pete.
Pete?
Pete?
Ve Tanrı'nın işi, Pete, Bu şekilde sana hile yapıldığını bilebilirsin.
Un signe de Dieu, c'est ainsi que tu sais quand les choses sont contre toi.
pete'i direk ayarladım.
J'ai mis les choses au point avec Pete.
Hey, bu Pete.
C'est Pete.
Ben de Pete adına konuşacağım.
- Et moi pour Pete.
Pete, Burger Chef'deki arkadaşın ne diyor?
Pete, qu'a dit ton ami de Burger Chef?
Söylentileri duyup duymadığınızı bilmiyorum ama Pete Campbell bize Burger Chef'e sunum yapma şansı ayarladı.
J'ignore si tu as entendu les rumeurs, mais Pete Campbell nous a obtenu une présentation avec Burger Chef.
Kuzenin Pete ve tüm çocukları.
Ton cousin Pete. Tous ses enfants.
Pete dışarıda insanlarla selamlaşıyor ben de aralarından sıyrılıp içeriye dalayım dedim.
Pete fait son grand retour, alors je passe vous voir.
Pete 185 metre kare olduğunu söylüyor.
185 m ², selon Pete. Pas tout à fait.
- Seni görmek güzel, Pete.
- Bonjour, Pete.
Önce ikimiz konuşalım istedim çünkü birazdan Pete Campbell arayacak seni.
Je préférais t'appeler en premier, parce que ton prochain appel sera de Pete Campbell.
Pete'in dediğine göre Sunkist aradığında çıldırmış gibiymiş.
Pete a reçu un appel de Sunkist.
- Pete'i bul.
- Trouvez Pete.
- Pete buna razı olmaz.
En tout cas, Pete ne sera pas d'accord.
Pete, bugün bana hocalık yapman çok hoştu. Ama bil diye söylüyorum, en iyi hamlelerim kayakta değildir.
Pete, c'étais vraiment adorable de ta part de m'avoir coaché aujourd'hui, mais juste pour que tu le saches, mes meilleurs mouvement ne sont pas en skis.
Sadece Sadece Kızmıştım.
J'ai juste... J'ai juste... J'ai juste pété les plombs.
Onu öyle tutuklamalari Pete.
Cette arrestation l'a mis dans cet état, Pete.
Ayık olun, millet. Kapıdan girerken osurdum ama etkisi hâlâ devam ediyor.
Attention, j'ai pété dehors, mais l'odeur me suit.
Ama kendimi kaybediverdim.
Mais j'ai pété les plombs.
- Lanet deneme yüzümüze patlayacak.
- Le test nous a pété à la gueule.
Peki diğer seçenek?
Et si je lui péte à la gueule?
Belki de aklımı kaçırdım, bilmiyorum.
J'ai pété les plombs. Dieu sait, mais...
Bunu bende unuttu.
Il a pété un cable contre moi.
Karşımda en az seksen kez osurdu ama bir kez bile gülmedim.
Mais elle a pété au moins 80 fois et je n'ai pas rigolé une seule fois.
Tess'in seçtiği striptizcinin fotoğrafını gördü ve delirdi.
Il à vu une photo du strip-teaser Tess à choisit et a pété un plomb.
Ben delirmedim!
Je n'ai pas pété un plomb!
Adam kontrolü kaybetti ve birisi öldü.
Adam a perdu le contrôle là-bas et quelqu'un a pété les plombs.
Merhaba, Pete.
Bonjour, Pete.
Kayışı koparan, birden deliren bir amcam vardı.
J'ai un oncle qui a pété une case... il a perdu la boule.
Evet. Her neyse, bir gün birden kafayı yedi işte dostum.
Il a pété une case un jour, vieux.
Sonra da kafayı sıyırdı.
Puis il a pété les plombs.
- Oh, Aman Tanrım. 12. kattaki kel adam asansörde bi anda osurdu...
Oh là là, le mec chauve du 11e étage a pété dans l'ascenseur.
- Bir anda nedensiz mi küplere bindi?
Et il a pété un câble sans raison?
Pete bize gebe.
Pete est enceinte.
Lanet bir floş.
On est pété de tunes.