Pink traduction Français
477 traduction parallèle
Ya da Pink Lady olabilir, ama Parmacheene Belle olmaz.
- Oh, M. Allenbury! - Ou à la Pink Lady, pas à la Parmacheene.
Zayıf noktası Pink Lady iğnesi sanırdım... ama Parmacheene Belle onu alt etti.
Perdu par une Parmacheene Belle, et moi qui pensais que ce serait par une Pink Lady.
- Hayır pink falan yok.
- Non, pas "pink".
Pink yok.
Pas de "pink".
Pink değil.
Pas "pink" non plus
- Pembe Kaniş.
- Pink Poodle.
Bugün öğleden sonra Pink bize bir sonraki filminin yedi buçuk saat süreceği müjdesini verdi.
Ce matin, Pinky nous a dit que son prochain film ferait sept heures et demie.
Bir de pembe kadın.
Un pink lady.
Umarım filmimden hoşlanmışınızdır, " "Pink Flamingos." "
j'espère que vous avez aimé mon film, "Pink Flamingos."
" "Pink Flamingos" " un orijinal afişinde şöyle der...
Mon affiche originale pour "Pink Flamingos" disait...
New Line Cinema Pink Flamingos'un satışını yapıyordu
New Line Cinema a fait vendre "Pink Flamingos."
- Pink Floyd hakkında.
- C'est sur Pink Floyd.
Pink Floyd'la çalıştığın için çok para kazandığını söyleyebilir misin?
Avez-vous gagné beaucoup d'argent avec les Floyd?
- Diyelim ki, onlarla çalmaya başlamadan önceki halinle?
- Dans votre cas, avant Pink Floyd?
Onlarla çalmaya başlamadan önce... Çok düşük bir gelirim vardı.
Avant Pink Floyd je gagnais... un salaire très modeste.
Bir sanat eseri oluşturmaktan ve Pink Floyd kayıtları yapmaktan bahsediyorsun.
Tu parles de produire de l'art ou du Pink Floyd.
Şarkılarımızı dinleyen herhangi biri "bu Pink Floyd" diyebilir.
Chacune de nos chansons, c'est du Pink Floyd.
Bu bayana da Pembe çatlak getir. Anladın mı?
Et donnez à cette dame un Pink Squirrel, Compris?
Affedersiniz, memur bey. Pembe Bulut Oteli nerede biliyor musunuz?
Pouvez-vous m'indiquer le Pink Cloud Motel?
Pink bunu bu hafta yapamam.
- Viens pas me raconter ça!
Pink Lady'ler mükemmel olmaya ant içti
La bande des "roses", agir cool...
Ölüm bizi ayırana dek Think Pink!
A la vie, à la mort "Rose", ose!
Gidelim. Son sınıfa geldiğimde, Pink Lady'lerin başı olacağım.
Je n'ai pas besoin de "baby-sitter".
- Bak, Pink Lady yasası var, tamam mı?
Double ketchup.
Pink iyi değil, o yüzden otelde kaldı.
Pink ne va pas fort, il est resté à l'hôtel
En sevdiğin yemek lazanya. En sevdiğin müzik grubu Pink Fred.
Vous adorez les lasagnes et votre groupe préféré, c'est Pink Fred.
Zaten Pink Fred değil, Pink Floyd, değil mi Jessie?
Et je crois que c'est "Pink Floyd". Hein, Jessie?
Pink Fred takma isimleri.
Pink Fred, c'est leur surnom.
Bu son aşamada da, iki bayan arkadaşla bir taksi içindeyim'Pembe Pisi'ye doğru gidiyorum.
Mais à présent, je suis en taxi avec deux ravissantes pour aller au "Pink Pussy Cat" dans Regent Street.
Douglas, pembe cin.
Douglas, un pink gin.
Kesinlikle pembe cin içmeliyim.
Il me faut absolument un pink gin!
Pembe cine benziyor.
On dirait du pink gin.
- Pembe cin.
- Un pink gin. - Et vous?
Barmen, bir sidecar kokteyli, pembe cin ve...
- Garçon, un side-car et un pink gin... - Oh!
- Pembe cinin mi?
- Le pink gin?
"Pembe Kedi" mi yoksa "Şeker Kedi Kulübü" mü?
Le "Pink Pussy" ou le "Kitten Candy Club"?
Sonunda'Ink Stick'e bilet alabildim!
J'ai des billets pour le concert des Pink Butterflies.
Affedersiniz "Bay Pink" ama ihtiyacınız olan son şey bir bardak kahve daha.
Tu as aucun besoin d'un autre café.
Beyaz ve Pembe, her biriniz birer araba alın.
White et Pink, une voiture chacun.
Beyaz ve Pembe, siz benimle gelin!
White et Pink, vous venez avec moi.
Bu konuda Pembe'ye katılıyorum.
D'accord avec Pink. J'ai déjà vu ça.
Bay Mavi. Bay Turuncu. - Ve Bay Pembe.
Mr Orange et Mr Pink.
- Neden ben Bay Pembe oluyorum?
Pourquoi Mr Pink?
Ben seçiyorum ve sen Bay Pembe'sin.
Tu es Mr Pink.
Bay Pembe, Bay Kedi gibi duruyor.
Mr Pink, c'est Mr Gonzesse.
Sen Bay Pembe'sin!
Tu es Mr Pink!
Bay Pembe olmak senin için sorun değilse değiştirmek ister misin?
Si ça fait rien d'être Mr Pink, on échange?
Şimdi, beni dinle Bay Pembe.
Ecoute, Mr Pink,
Pink Lady maskotu olmayı önerdim.
C'est con.
- Sevgilim? - Pembe cin.
Pink gin!
Kim bahşiş vermedi?
Mr Pink.