Plato traduction Français
139 traduction parallèle
Ya da Plato, Aristo ve İsa'ya bakarsak onun bittiği yerde. Dünyevi problemlerimiz çözülür, ama daha büyük problemler başlar.
Nos soucis disparaissent pour de plus larges horizons.
Plato.
Platon.
- Bir plato kaptan.
- C'est un plateau.
Zize ile Bidon, bir plato var.
Entre In-Zize et Bidon, il y a un plateau.
Benim, Plato Mandria'nın, bunu para için yapacağını mı düşünüyorsun?
Croyez-vous que moi, Plato Mandria, je ferais ça pour de l'argent?
Socrates, Plato ve Aristo.
Socrate, platon et Aristote.
Plato tam üstümüzde.
Le plateau est au-dessus de nous.
Plato'nun'Cumhuriyet'iyle ilgilenir misin?
Aimeriez-vous La République, de Platon?
Plato'daki bu altın umut.
Cet espoir doré sur les plateaux...
Sophocles, Aristophanes, Plato, Homer gibi.
Comme Sophocle, Aristophane, Platon, Homère.
Liderimiz, Plato'nun fikirlerini sevdi.
Notre leader adhérait aux idées de Platon.
Filozof-kralımız Parmen bize Plato'nun Çocukları der. Biz kendimizi Plato'nun üvey evlatları olarak görsek de.
Notre philosophe-roi, Parmen, nous appelle les Enfants de Platon, mais nous nous considérons plutôt comme les beaux-enfants de Platon.
Gezegenleri sönünce, Sokrat ve Plato'nun döneminde Yeryüzü'ne gitmişler.
Quand leur planète est devenue une nova, ils se sont rendus sur Terre, à l'époque de Socrate et Platon.
- Kendini plato'nun öğrencisi mi sandın?
- Et vous êtes un disciple de Platon?
Plato gerçeği ve güzelliği istedi.
Platon aspirait à la vérité et la beauté.
Sevgili Mr Spock, durumlar Plato'yu adapte etmemizi gerektirdi.
Mon cher M. Spock, les circonstances nous ont forcés à adapter le discours de Platon.
Plato'yla güreşiyordum.
Je luttais avec Platon.
- Plato'yu hatırlıyor musunuz?
- Vous vous souvenez de Platon?
Çöl ve plato boyunca, yüzlerce kilometrelik açık alanda korkusuzca gittik telefon direklerini takip ederek, Montana'nın dağlarına doğru.
De déserts en plateaux, à travers d'immense champs... nous progressions... vers le Montana en suivant les lignes téléphoniques.
Plato.
Le plateau.
Zembala'ya 7 mil uzaklıktaki dağlarda bir plato var.
Il y a un plateau ici, à 11 km de Zembala.
Pisagor ve Plato'nun evren anlayışına göre doğadaki matematiksel işleyiş bilimin de gelişimini sağlayan lokomotif işlevi görüyordu.
Pythagore et Platon, qui affirment que le cosmos est connaissable... et que la nature repose sur les mathématiques... ont beaucoup fait progresser la science.
Bir matematikçi, astronom ve fizikçi... ve İskenderiye'deki Neo-Plato felsefe okulunun başı... Herhangi bir yaşta olabilecek bir kişi için inanılmaz başarılara imza atmış..
C'est une mathématicienne, astronome, physicienne... qui dirige l'école de philosophie néo-platonicienne d'Alexandrie... un éventail d'activité incroyable pour tout individu, peu importe l'époque.
Plato okuyorum.
Je lis du Platon.
- Batı medeniyeti İsa'nın düsturları üzerine işliyor, Plato'nun beden nitelikleri kavramlarına göre değil.
L'Occident suit la doctrine du Christ, et non pas l'essence de Platon!
Plato olsa ne yapardı?
Que ferait Platon?
Şeyy, Plato'nun birkaç teorisi vardı gerçi ama... fakat şimdi... daha çok... ee.. genç erkeklerin kampına takılıyor.
Platon avait quelques théories, mais maintenant, il va camper avec de jeunes garçons.
Plato, hariç.
Sauf Platon.
Aristotle'ın hocası Plato'nun hocası.
Il a été le professeur de Platon, qui était le professeur d'Aristote.
Lanet olsun Plato'ya!
J'emmerde Platon,
Platonik ilişki kavramını.. .. ortaya atan Plato, belli ki bu konuda.. .. oldukça heyecanlanmış.
Apparemment, Platon, qui a introduit le concept de l'amour platonique, devait en être très fier.
Dünyaya bakış açımı Plato da onaylıyor.
À mon avis, et Platon est d'accord avec moi :
Plato gibi Adolf Hitler de ideal ülkeyi tanımlıyor. Geri kalmış sistemler için model oluşturacak.
Comme Platon, Hitler décrit l'Etat idéal, qui servira de modèle aux systèmes arriérés
- Plato mu? Yani sen artık...
Plafonner, ça veut dire que vous...
Büyük filozoflarımızdan birisi olan Plato, etrafımızda gördüğümüz her şeyin, yüksekte uçan bir uçağın gölgesinden ibaret olduğunu söyler.
D'après notre grand philosophe Platon, l'univers projeté autour de nous n'est que pure illusion.
Evet Komutan, ama o-o kendi ülkesinden adamlarla bütün plato boyunca dövüştü.
Mais elle a vaincu toute une section de Grecs.
Örneğin Plato, Admetus Electra, Demeter
Comme Plato, Admetus Electra, Demeter
Tamam, Plato... Sanırım yeterince vakitin var.
D'accord, Platon, je crois que tu as déjà eu assez à boire.
Onları özleyeceğim. Plato, Aristoteles.
Platon, Aristote vont me manquer.
- Evet efendim. Önümüzde 100 metrelik bir plato var.
- Il y a un plateau de cent mètres environ.
Bazıları kitapları, büyük düşünürler arasından seçti Kierkegaard ve Plato gibi.
Certains ont pris des oeuvres de grands penseurs... comme Kierkegaard et Platon.
- Plato'nun yerini ne yapacağız?
Et ta boîte à partouzes?
Plato der ki, siyaset, yalnızca gerçek kimseden gizlenmiyorsa, sağlıklı kalır.
Platon dit que la politique n'est saine que si la vérité est connue de tous.
Plato, bu kasabanın şerifi olduğunda istediği gibi bütün detayları verebilir.
Platon pourra donner tous les détails lorsqu'il sera le shérif de cette ville.
Bunu ilk dile getiren Plato'ydu.
Platon a été le premier à le dire :
Bu hafta sizden istediğim Plato'nun antik çağlardaki Diyalog'larını düşünmeniz...
Cette semaine j'aimerais que vous réfléchissiez aux dialogues de maturité de Platon.
- Plato'da ve ben de öyle diyorum.
Tu manipules la situation et ne laisses le choix à personne.
- Plato ve kravat da. - Tanrım!
- C'est costume-cravatte.
- Ben Plato'nun'Cumhuriyet'iyim.
Je suis La République.
Gideceğim yer bu plato olurdu.
Ce plateau.
Boşanmak istiyor çünkü onu Plato'nun yerine götürdüm.
Parce qu'au Plato's Retreat, on a partouzé à mort.