Popcorn traduction Français
460 traduction parallèle
Burada biri var, popcorn dolu çantalı.
Ne bougez pas la tête. Ou la poudre s'échappera de votre nez.
Kapa çeneni, hedeflediğim çanta işte o. Bademciklerin değil. İşte geliyor.
Il y a quelqu'un avec un cornet de popcorn.
Popcorn kutusunu bile açmadım. Hayvan!
J'aurais même pas ouvert le sac de pop-corn.
Jim Durgs adında bir muhbirimiz var. Herkes ona "Popcorn" diyor.
On l'appelle "Popcorn".
Şimdi şuraya bir bak Popcorn.
Regardez, Popcorn.
Popcorn için de çok yazık oldu.
Je regrette pour Popcorn.
Patlamış mısır yesene. Hadi, al.
- Tenez, prenez du popcorn.
Patlamış mısırımı ona vermiştim.
- Je lui ai donné mon popcorn. Où est-il?
Biraz mısır patlatalım.
Avec du popcorn et tout!
Patlamış mısırından alabilir miyim? Evet, tabii.
- Alan... je peux prendre du popcorn?
Ponyboy, benimle birkaç Kola'yla biraz patlamış mısır almaya gelir misin?
Tu viens, on rapporte des Cocas et du popcorn?
Haydi, mısır patlatacağım.
Je vais faire du popcorn.
Size mısırım var.
J'ai du popcorn pour toi.
Patlamış mısır ister misin, tatlım?
Tu veux du popcorn, chéri? T'en veux?
İşte patlamış mısır!
C'est du popcorn.
İpe dizili gerçek patlamış mısır.
C'est du vrai popcorn sur un fil.
Alışveriş merkezine girdim, yiyecek bölümüne... karamelli patlamış mısır... ve temizlik sıvısı kokusu beni öyle kendimden geçirmişti ki... çıplaklığımı farkettim...
Je suis rentrée au niveau restauration, o l'odeur de popcorn et de produits de nettoyage... m'a tellement écoeurée que je me suis aperçue que j'étais nue.
Sarhoş pislik. Patlamış mısır mı istiyorsun?
- Tu veux du popcorn?
Ne yani, senden patlamış mısır yumağı yapmalarına izin mi verseydim?
J'aurais dû les laisser te transformer en popcorn?
Annem bunlarla Noel ağacı süslerdi.
Ma mère décorait le sapin de Noël avec du popcorn.
Popcorn!
Popcorn!
Sosisli sandviç, hamburger, kola, patlamış mısır.
Hot-dogs, hamburgers, cocas, popcorn.
Aslında patlamış mısırı daha çok severim.
Si si, j'adore le popcorn.
Bundan sonra patlamış mısır yok.
Assez. Plus de popcorn.
Mısır, lütfen.
Du popcorn, s'il te plaît.
- Bana mısır al. Biraz da jujube. Ve bonbon!
Popcorn... carambars... et des esquimaux.
Patlamış mısırını alayım.
J'y vais, pour ton popcorn.
Patlamış mısır ve jujube.
Popcorn et carambars.
Hazır gidiyorken, bir paket daha popcorn getirir misin?
Pendant que tu y es, tu me rapportes du pop-corn?
Mısırları patlattık. Sen "Waiting to Exhale" i aldın mı?
On a le popcorn, tu as Waiting to Exhale?
Çikolatalı draje olmak için bankamatikten 100 dolar çekeceğiz.
faut que je retire 1 00 $ pour m'acheter des popcorn.
Bir de mısır alalım etti 53 papel.
On prend du popcorn, ça monte à 53...
Bununla, patlamış mısır yiyemezsiniz.
Tu peux pas manger de popcorn en même temps...
Sırada, Homer ve onun harikulade Mısır Kostümü ve "Tane Bilgisi" diye adlandırdığı numarasıyla.
Maintenant, Homer et son étonnant survêtement Popcorn, dans un numéro intitulé "Y'a pas de maïs".
Pekala. Biraz patlamış mısır getireceğim.
Non, pas du tout. je vais chercher du popcorn.
İçecek bir şey ve biraz popcorn aldım, ama hiç param kalmadı.
J'ai acheté une boisson et du popcorn et maintenant je n'ai plus d'argent.
Bu özel bir popcorn mu?
C'est du popcorn spécial?
- Günaydın, popcorn.
- Bonjour, mon chou.
Bilmiyorum. " "Pop Secret Patlamış Mısır" " kampanyasında ben de vardım.
Je ne sais pas. Euh... J'ai fait un truc dans la campagne du popcorn "Pop Secret".
Evet bu kamera sadece video çekmiyor, Yanına patlamış mısır da yapıyor.
Ouais, elle enregistre la vidéo Elle... Elle... elle fait le popcorn aussi.
- Patlamış mısırı severim ben, ya sen?
- J'aime le popcorn. T'aimes le popcorn?
Biraz mısır patlatacağım ve kola alacağım.
Je vais nous faire du popcorn et nous chercher des sodas.
Patalamış mısırınız için sarı sıvı birşeyim var.. Hem süttende değil..
J'ai du liquide jaunâtre pour votre popcorn, et sans laitage dedans.
Bunu gösterdiklerinde... popcorn satabilirsin.
Tu pourras toujours vendre du pop-corn... quand ils abatteront tout ça.
Kore Filmcilik sunar bir Popcorn Film yapımı
Présenté par Korea Pictures Une production Popcorn Film
Kaybolmuş olabiliriz. Bence arkamızdan patlamış mısır izi bıraksak iyi olurdu.
Je pense qu'on aurait du laisser une traînée de popcorn derrière nous.
Şekerleme, patlamış mısır ve pizza.
bonbons, popcorn et pizza, tu vois?
Ama bir şeyi biliyor musun Popcorn? Hayatımda bir sürü gazeteciyle tanıştım. İyi olanlarıyla, kötü olanlarıyla.
Je sais que les bons journalistes... sont souvent des hommes consciencieux.
Karides gecesi.
La soirée popcorn-crevettes.
Patlamış mısır bile aldı ve her beş dakikada bir şöyle yapıyordu.
Et il a acheté un popcorn géant. Et toutes les cinq minutes il faisait ça.
Popcorn.
Popcorn, de Ben Elton.