Premium traduction Français
95 traduction parallèle
- 2 Dolar. - Premium mu?
Donnez-m'en pour 2 $.
Premium müşterileri verme iznim yok.
Je ne peux pas lui donner les meilleures fiches.
Bana bir Premium müşteri ver...
Donne-moi une bonne fiche...
Premium müşteri neye mal oluyor biliyor musun?
Tu sais combien une de ces fiches coûte?
Premium müşteri neye mal oluyor biliyor muyum?
Si je sais combien ça coûte?
Sen bana Premium müşteri ver, Bitirdiğimde yüzde 10'u senindir.
Donne-moi les bonnes fiches, t'auras 10 % quand j'aurai conclu. - Et si tu ne conclus pas?
Glengarry mi? Premium müşteriler mi?
Les bonnes fiches de Glengarry?
Premium kanalları kısıtlayan sıradan bir alete benziyor.
On dirait un dispositif vidéo pour bloquer les chaînes câblées.
Premium, dostum!
Sans plomb! Mec!
Premium puan ister misiniz?
Voulez-vous la carte?
NEXT DAY PREMIUM FOTOĞRAF STÜDYOSU.
DÉVELOPPEMENT LE JOUR SUIVANT AVEC LA MEILLEURE QUALITÉ PHOTO
- Mc Donald kurabiyesi kadar şekerli. - yeni premium salatalarında. - Bir Big Mac'ten daha fazla kalori içeriyor.
La nouvelle salade Chicken Ranch avec sa sauce... contient plus de calories qu'un Big Mac et 51 g de graisses.
Adobe Premiere 5.1.
Adobe Premium 5.1.
Birinci sınıf paketimizi alırsanız kıymetli eşyanız tesisimizin en güvenli bölümünde saklanır.
Mais si vous prenez l'option premium, votre objet pourra être stocké dans l'aile la plus sécurisée.
Sanırım Altın Plana yeterince yakından bakmayan sendin.
Avez-vous bien regardé Michael? Je pense que c'est vous qui n'avez pas assez regardé la "mutuelle premium."
Premium pakete ek olarak yakın takip, telefon ve e-posta kayıtları.
C'est l'offre premium plus un suivi de ses appels et e-mails.
Sigorta poliçem alaycı mı geliyor yoksa amirinizle mi görüşmem gerekiyor, Claire?
La carte super premium inclut-elle un bombardement de sarcasmes, ou dois-je parler à votre superviseur, Claire?
Buna ekstra kanallar ve spor paketi de dahil mi?
J'aurai toutes les chaînes premium et le bouquet sport?
Hatta o gün hediye bile vermiştim. Shark oyunlarına birinci sınıf bilet kombinesi ve Shark çantası.
Je lui avais même fait un petit cadeau ce jour-là, un lot de tickets premium pour voir les Sharks, un pack-souvenir des Sharks.
Premium scotch. Çabuk getir.
Qu'il y ait toujours du Whisky Premium dans ce verre.
Ayrıca bayım, premium plus dünya altın hizmet paketinden haberiniz var mı?
Avez-vous entendu parler de notre forfait or international prime plus?
Hayır, premium istemiyorum!
Non, je n'en veux pas! Epps!
Vov, çok ferah dolaşıyorsunuz, birincil kalite pompalıyorsun.
Vous avez plutôt bien roulé pour prendre autant de premium.
Demek istediğim, birincil kalite pompalıyorsun.
Je veux dire, tu prends du premium.
Super premium. Hoşmuş.
- Du super premium.
Sadece kurşunsuz var.
Euh, la carte premium c'est tout ce que je prend.
Tamam. Kurşunsuz. Kurşunsuz iyi.
Parfait.Carte premium, la premium c'est bien.
Haftalık 900 $ alırım, Çarşambaları yarım, Pazarları tam gün izinli olurum. Sınırsız sms atabildiğim bir telefon, bir metro kartı... buzdolabında bana ait bir raf... ve odamda paralı kanalların olduğu bir TV isterim.
Donc, 900 $ par semaine, une demi-journée de repos mercredi et tout le dimanche, un portable avec textos illimités, un abonnement au métro, ma propre étagère dans le frigo... et une télé avec Premium Channels dans ma chambre.
Özellikle paralı kanalların daha güçlü bir etkisi var.
Les chaînes Premium en particulier.
Geminin adı, M.V. Arun Sagar Mumbai'dan çıkacak.
.. un bateau du nom de "M.V. Arun Sagar".. .. va partir du quai Premium de Mumbai.
Ve hemen Premium limanına gel.
Et vas au dock Premium tout de suite.
Premium limanı.
Dock Premium.
- Sesimden tebessümüm anlaşılmıyor mu? Geri dönmeni istiyorum, Ari.
Une chaîne télé, et trois chaînes premium du câble.
Sadece ayrıcalıklı müşterilere bu teklifi yapıyorum.
J'en ai aussi de la Premium, pour mes clients privilégiés.
Beyler! Bu, en kaliteli mal!
C'est de la qualité premium!
Minik gözlerime, şirket kartı olan uzun boylu bir Wall Street hayvanı takılıyor.
J'ai espionné avec mon petit oeil un grand animal de wall street avec une carte visa premium.
"Satın alma hakarını, çevrimiçi fan üyeliklerini ve ücretli sohbetleri" ni ellerinde tutmuşlar.
Ils ont gardé les "droits de commercialisation, l'adhésion de fans en ligne et les chats premium."
Onlar 1200 dolar değerinde premium seks oyuncakları.
Il y a pour 1.200 $ de sextoys de premier choix.
"Dünya, Liam Court'un ayakkabıları özel üretim mi, normal mi bilmek istiyor."
"Le monde veut savoir si Liam Court prends du regular ou du premium."
Özel üretim.
Du premium.
Randy Ramirez daha sonra aynı kartla Premium Rentals şirketinden araba kiralamış.
"Randy Ramirez" a ensuite utilisé cette carte pour louer une voiture et des vacances haut de gamme
Ya, bilirsin, seçkin harmandan, yani bana ekstra 2 dolara mal oldu. Ama sorun değil, değerdi bu konuşmayı yapmaya.
Ouais, tu sais, c'est du mélange premium, je veux dire, ça m'a couté 2 dollars en plus ais ça va, ça en valait la peine juste pour avoir cette conversation.
Perakende devi Joylandia'nın özel rafı, Hazlit'in cebinde.
Hazlit est indétrônable chez le vendeur au détail Joylandia avec sa place premium sur les rayons.
Elit müşterilerim yüksek kaliteli orjinal malzemeler için ödeme yaptılar.
Ma clientèle d'élite est prête à payer un pass premium pour l'authenticité.
Yerleri istiyorsan premium ödemen lazım. Premium.
Si vous voulez scorer, il faut payer le prix fort.
"Br1anne _ 88'in hikayesi için premium hesap açmalısınız."
VOUS AVEZ BESOIN D'UN COMPTE PREMIUM POUR VOIR L'HISTOIRE DE BR1ANNE _ 88.
- Premium müşterilerle.
- et les bonnes fiches.
Ona premium lazım, dostum!
Il lui faut de l'essence sans plomb, mec!
Altın Plan mı?
- La "mutuelle premium"?
Güzel, O zaman premium pakete ne dersiniz?
On a une offre premium...
Joylandia'nın özel raf alanı için teklif mi verdi?
Et elle est venue te parler de ma place premium dans tes rayons?