Prime traduction Français
2,591 traduction parallèle
Hayatının en güzel dönemindesin, acılı dolar sarmaları yiyorsun.
T'es assise là, dans ta prime jeunesse à manger ton salaire aux épices.
Her şey iyi giderse, senin için orada biraz daha para var.
Si tout se passe bien, vous aurez une prime.
Nasıl yorumlamalı bunu, bilmiyorum, ama benim aklım şuna yatıyor ilk ağızda, büyük belalar var gelecek, memleketin başına.
Quel sens particulier donner à ceci? Je n'en sais rien ; mais, à en juger en gros et de prime abord, c'est le présage de quelque étrange catastrophe dans l'Etat.
Ayrıca, Prime'ı arayıp yarın akşamki yemek rezervasyonunu iptal et.
Appelle Prime et annule la réservation de demain.
Aslında, tıbbi gelişmeler daha öncelikli.
En fait, le suivi des patients prime.
Sanırım benim de.
Ça mérite une prime.
Onun gibi bir şey?
Une prime? 10 %?
İşimizi bırakıp ödülün peşine düşsek daha iyi olur.
A nous la prime si on quitte la police pour attraper le criminel.
Ödül falan istemiyorum.
Je me fiche de la prime.
Ödülün peşindesin sanırım ama çok geç kaldın.
Pour toucher la prime, vous vous en êtes mêlé. Allez-vous-en.
McGinnis, imza şerefine ikramiye verdi. Ucuza alabileceğimiz bir yer söyledi.
La prime à la signature de McGillis était un endroit où c'est pas cher.
Ayrıca, getirdiğim her yeni personel için 200 dolar prim alacağım.
En plus, pour tout nouvel employé que je ramène, j'ai une prime de 200 $.
Tim, bu ekstra parayı akılsızca ortalığa saçarken yanımda olmak ister misin?
Tim, tu veux qu'on sorte ce soir pour que je dépense stupidement toute ma prime?
Cüretkar bir atakla, Anakin Skywalker Padawanı, Ahsoka, Jedi Şövalyelerinin geleceği olan, Galaksideki Güce duyarlı çocukların listesini içeren çalıntı bir holocronu geri almak için... kurnaz ödül avcısı Cad Bane'in savaş gemisine borda ettiler.
Dans un assaut osé, Anakin Skywalker et sa Padawan, Ahsoka, ont abordé le vaisseau du chasseur de prime, Cad Bane pour récupérer l'holocron volé contenant la liste des enfants sensibles à la Force et des futurs chevaliers Jedi.
Denal, şu ödül avcısını iyi kızarttın. Aferin.
Bon boulot avec le chasseur de prime, Denal.
- Ödül avcısı nerede?
- Où est le chasseur de prime?
Tam ödül avcısı diyordum ki. sizin hizmetinize ihtiyacım var.
Comme je le disais, chasseur de prime, je vais avoir besoin de vos services.
Peki ya iptal bedeli ne olacak?
Et ce truc de prime à la casse?
Sabıkam var.
Mon avis prime.
Bizimle paylaşmayacaklarına göre ben de Sam'a bilgileri alması karşılığında 1 milyon dolar teklif ettim.
Ils n'allaient pas partager, alors j'ai offert à Sam un million en prime s'il y mettait la main dessus.
Belki de McCall Harry ve Ruth'un yoldan çekilmesini istedi,... çünkü emekli olduktan sonra uranyumu ülkesine götürmek isterse bunu sadece onlar farkederdi.
Il veut peut-être éliminer les deux seules personnes qui sauraient s'il se l'appropriait comme prime de retraite.
Bence bir kalp krizi ikinci bir hamleyi önleyebilir.
Peut-être une crise cardiaque en prime.
Aynı fotoğrafları daha önce de göndermişti,... artı tüm olayların detaylarını.
Le corbeau a dû lui faire parvenir les mêmes photos. Avec la légende en prime.
Bize ölüm ikramiyesi gibi bir şey veriyorlar. Ne?
- On va avoir une prime de décès?
Ölüm ikramiyesi mi?
- Quoi? - Une prime de décès?
Ve bu benzerlikler kaynak boyut olan İlk Kaplumbağalara yol gösterecek!
Ce sont ces similitudes qui me conduiront vers la dimension original, TORTUE PRIME!
Kaplumbağa evreni devasaydı! Hangi boyut İlk Kaplumbağalara açılıyor bilemeyiz.
Nous ne savons pas laquelle des dimensions est "Tortue Prime"
İlk Kaplumbağalar'ın dünyası.
"Tortue Prime"
Bu dünyanın eski haline geldiğini söyleyebilirim.
L'univers "Tortue Prime" a l'air de récupérer très rapidement.
Görünüşe bakılırsa İlk Kaplumbağa Dünyası'nın kurtulmasıyla boyutsal zararların geçici olduğunu anlıyoruz.
Il semble que les dommages dimensionnels étaient seulement temporaires. Tant que "Tortue Prime" existe.
Evet, eminim sigorta bütün sorunlarını halledecektir.
Et je parie que la prime de l'assurance va la remettre d'aplomb.
Şirketin Lofton'u öldürdü. Sonra da sigorta parasını iç ettiler.
Votre société a tué Lofton pour pouvoir toucher la prime d'assurance.
Daha da önemlisi, bir takas yaptık.
Et en prime, on a fait un échange.
Dedi ki : "Şey, toksit varlıkları satın alacağız ama sub-prime mortgage konusunda endişelenmeyeceğiz."
"Oh on va acheter des actifs pourris mais on va pas s'inquiéter des prêts subprimes."
Kapalı, yarım floş, fazladan 3 puan eder!
Complet, de la même couleur, trois points en prime!
Şirketimiz sizi kurtaracak, çok iyi bir teklif yapıyor.
L'entreprise t'offre une prime de départ très généreuse.
Paralı bir şey mi bu?
J'ai une prime?
" Bir : hikaye baş tacıdır.
" Premièrement : l'histoire prime sur tout le reste.
Hikaye baş tacıdır.
L'histoire prime sur tout le reste.
Tırnaklarının altında gübre olan iki çocuklu bekâr bir anne.
Je suis toute une affaire : mère seule avec deux adolescents. Et en prime, du fumier sous les ongles.
Kellemize ödül koyulmuştur.
Il y a une prime sur nos têtes.
Kaptan, iki katını vereceğim, biraz yavaşla.
Grand chef... Vous aurez une prime si vous ralentissez.
Dikkat et de sigortanı yatırsınlar. Daracık bir odada Frank'in yanına oturup, kanserli dallamanın tekine "Bunu başta ailenize, sonra da kendinize borçlusunuz." diyeceksin sonuçta.
Demande une prime pour le risque d'être assis à côté de Frank, dans un stand, en train de dire à un crétin rongé de cancer :
Ben de doğal yaşamıma dönüp ödül avcılığına başladım.
J'ai fait ce qui m'était naturel. Je suis devenu chasseur de prime.
100 dolarımı verin de yoluma gideyim.
Je reçois ma prime de 100 $, et je reprends la route.
- Hex kanunsuz bir ödül avcısıdır.
- Hex est un chasseur de prime.
"Başbakanın çiftlik evi ve onun tarihi."
Chequers. ; The Prime Minister s Country House and Its History.
- İkramiyeden ödeyebilir.
- Il peut nous payer sans la prime.
Demek ödül parasıyla bana ödeme yapacaksın?
Et vous me paierez avec la prime?
Çok inatçı oldukları için. İkisi de ayrılmak istediğini söyleyen ilk kişi olmak istemiyor. İlişki ladesi tutmuş gibiler.
Mère était en colère chaque fois qu'il utilisait son rhododendron primé pour faire ses affaires.
Sürekli seks yapmak konusunda böbürlenip duran bu ödül avcısı değil.
Je parle de ce super enquêteur dont je suis tombée immédiatement amoureuse, au lieu de ce chasseur de prime qui est toujours en train de se vanter de baiser.