Protestan traduction Français
434 traduction parallèle
PROTESTAN KURTULUS ORDUSU
ARMÉE DU SALUT
14 yıldır ordularımız savaş meydanlarında düşmanlarımızla savaşıyor. Şu kederli saatlerde bile, ülkemizin Protestan gayesi için hâlâ savaşıyoruz.
Depuis 14 ans, notre armée se bat contre nos ennemis et lutte pour défendre la cause protestante de notre pays.
Katolik, Protestan, Yahudi...
Catholique, protestant, juif...
Bu Protestan bu ise Yahudi.
- Ce sont des vilains. Il est protestant et l'autre est juif.
Papazlardan biri Yahudi, diğeri de Protestan'mış.
L'un des aumôniers est juif, l'autre est protestant. Deux âmes perdues, Père gardien.
Ama Peder, Protestan ve Yahudi dostlarım da kendilerinin hakikat inancında olduğunu düşünüyor.
Mon Père, les protestants et les juifs sont aussi convaincus que nous d'être sur la voie de la vérité.
Bu yılın 22 Ekim'inde sanık, bu şehrin St. Christopher Protestan Episkopal Kilisesi Rahip George A. Lambert'ın ölümünden birinci derece cinayet suçlamasıyla bölge mahkemesi tarafından tutuklanıp bu mahkemeye sevk edilmişti.
Le 22 octobre de cette année l'accusé comparait devant ce tribunal pour assassinat au premier degré suite au décès du Révérend George A. Lambert pasteur de l'église épiscopal St Christophe.
Başka kiliselere giden insanlar da vardır ve onlara Protestan denir.
Ceux qui vont dans d'autres églises sont protestants.
Amerikalı ve Katolik yada Amerikalı ve Protestan yada Amerikalı ve Yahudi olabilirsin.
On peut être Américain et catholique, ou protestant, ou Juif.
Ama diğer nokta dindir, tıpkı Yahudi, Katolik yada Protestan dinleri gibi, tamam mı?
Puis il y a les religions : catholique, protestante ou juive.
Protestan olan var mı?
Il y a des luthériens?
- Karım Protestan efendim.
Ma femme l'est.
Ben de Protestanım.
Moi de même.
Bu hizmetler Protestan olanlar için değil sadece Ohio'lu erkekleri eğlendirmek için de değil.
Ce service n'est pas réservé aux luthériens.
Pazar istediğin kiliseye git, protestan kilisesi bile olur.
Va dans une église le dimanche, même protestante :
Birleşik Devletler'in hemen her başkanının mason ya da Protestan olduğunun farkında mısınız?
Savez-vous que la quasi-totalité des présidents des États-Unis étaient francs-maçons et protestants?
Daha sonra da katoliği protestanla, protestanı protestanla karşı karşıya getirirsiniz. Ve kendi dininizi insanın kafasına zorla sokmaya çalışırsınız.
Puis faire s'affronter catholiques contre protestants, protestants contre protestants, et vous tenterez d'imposer votre religion à l'esprit humain!
Gerçek bir protestan olduğunu görebiliyorum, Bridie, ha?
Vous êtes un vrai puritain.
- Bu bir Protestan hastanesi.
C'est un hôpital protestant.
Bir Protestan hastanesinde gece yarısından sonra müzik mi çalıyorlar?
Dans un hôpital protestant, de la musique après minuit?
Protestan demek istedim.
J'ai voulu dire : protestante.
Aslında genelev olduğu anlaşılan hastaneye Protestan hastanesi demiştin.
Parlant de Naples, vous avez dit : "Hôpital protestant". Alors que c'était une maison de prostitution.
Protestan ayaklanması için kadeh kaldırmayı teklif ediyorum.
Et je propose de porter un toast à la cause protestante.
Madem öyle, Tanrı aşkına, hükümete adaylığını koy! Ülken için öyle büyük bir tutkun, coşkun ve Protestan hislerin var ki! Tanrı aşkına söyle, rejime hiç mi inancın yok ki... onu korumak için can atıyorsun?
Si vous éprouvez pour le pays... une affection si fervente... ayez donc confiance... en son gouvernement!
Anlıyorum, Rahibe Ana... ama bu çok acı ki... yarış bir protestan tarafından kazanılacak.
Je comprends. Dommage! La course sera gagnée par un protestant.
Kayıtlarımıza göre, Protestan inanışında yetiştirilmişsiniz.
D'après nos dossiers, vous étiez protestant.
Protestan olmanın, Katolik veya Yahudi olmaktan daha iyi olduğunu söylemek istemiyorum.
Je ne dis pas qu'être protestant soit mieux que d'être catholique ou juif.
- AMERİKAN dilekçeside ilişikte... - - PROTESTAN VE KATOLİK 76 kilise... 2 si Cardinal... -
La pétition américaine regroupe 76 ecclésiastiques protestants et catholiques, dont deux cardinaux.
Ondan hoşlanıyorum. Matanzas'lı ve bir Protestan.
Elle est née à Matanzas et elle est protestante, je Srois.
Beyaz bir Anglo-Saxon Protestanı gibi görünmeme rağmen aslında Kuzeyli bir zenciyim. Latin Amerikalıların tümü her türlü ayrımcılığa maruz kalıyor.
Tous les latinoamériSains son noirs, disSriminés, primés, refusés, ignorés, étrangers dans Sette nouvelle esSroquerie aveS des pro tensions d'universalité
Evet, Protestan ülkeler Noel'i farklı kutlar.
- Dans les pays protestants, la journée de Noël est très importante.
- Siz Protestan mısınız?
- Vous êtes protestant?
Annem Protestan mezhebindendi.
Ma mère était protestante.
Bana : "La Réunion'daki 89 dini mabetten 62'si Katolik kilise, 20'si tapınak 3'ü camii ve 4'ü de Protestan kilisesidir." dedi.
II m'a dit, "Sur 89 établissements religieux à la Réunion... il y a 62 paroisses catholiques, vingt pagodes... trois mosquées, et quatre temples adventistes."
Protestan ha?
Presbytérienne?
- Austin'li Protestan gezginci.
George Garrett, est un méthodiste à Austin, Texas.
- Austin'deki Protestan kilisesine.
- L'église méthodiste, à Austin.
Zaten Protestan bir papaz hakkında, Katolik değil.
Enfin, c'est à propos d'un pasteur protestant, pas catholique.
Dikkat. Birleşik Protestan Kardeşlik Kilisesi, 4077. MASH birliğine 34 ilahi kitabı bağışlamıştır.
L'Eglise Evangélique Fraternelle a offert 34 recueils de cantiques à la 4 077ème unité MASH.
O Protestan.
C'est un protestant.
Katolik ya da Protestan, hiç farketmez.
Qu'ils soient catholiques ou protestants ne change rien.
Nesin sen? Lutherci Protestan mı? Calvinist Protestan mı?
Qu'êtes-vous, protestant luthérien, calviniste, blasphémateur anabaptiste, pa :
Saxe-Weimar Prensi, Bernard'ın Protestan kuvvetleri ise... burada, güneydeler.
Les protestants, sous le prince Bernard de Saxe-Weimar, sont au sud, là.
Kağıtlarımda "din" kısmına... "Protestan.", yazdım.
Sur mes papiers, pour la religion, j'ai écrit : protestant.
O protestan, ben katoliğim, arada dini bir uçurum var.
Elle est protestante et moi catholique : le fossé religieux.
Yeni fikir ve prensipler, İngiltere ve Hollanda gibi kuzeyin,... Protestan, denizci uluslarınca ileriye taşınıyordu.
Les nouvelles idées et les nouveaux principes se sont maintenant déplacés dans les nations maritimes protestantes du nord l'Angleterre et les Pays Bas.
Çok yerinde, çünkü prenses katolik. Ve protestan bir annenin istemesi yeterli olmayabilir.
C'est juste, la princesse étant catholique, la demande faite par une mère protestante ne suffirait pas.
Bütün, Yahudi, Katolik, Protestan bayramlarını sana veriyorum.
Et je vous donne les fêtes juives, les fêtes catholiques, les fêtes protestantes.
Kısa boylu olan Protestan'mış.
Le petit est protestant.
Aslında bir Protestan vaiz olmalıymış.
C'est un pasteur né.
Ben bir Protestanım. Bekâr kalmam daha iyi.
Vous savez, je suis protestant.