Quais traduction Français
632 traduction parallèle
Öncelikle limandaki herkes geminin yükü hakkında konuşuyor.
Tous sur les quais parlent de la cargaison.
Rıhtım mallarla dolu. Dükkanların hiçbir eksiği yok.
Tous les quais, toutes les caves en regorgent.
Limanlarınızın doğusuna bakın.
Regardez l'est des quais.
Bu gibi vakalara aşağı liman bölgesinde rastlıyoruz.
On a eu des cas de ce genre sur les quais.
O limanda bulunan evler, terleyen duvarlar, kokan ağaç zeminler sarhoş akıntıya akıntıya kapılmış kadınlar bir sürü enkaz haline gelmiş korkunç insanlar.
Cet endroit sordide, sur les quais. Les murs suintants, les cafards et les odeurs. Ces femmes saoules, les enfants cherchant leur pitance dans les caniveaux.
Her yere duyurun, Doğu Yakası Soho, Nehir Kıyısı.
Faites passer le mot dans East End, Soho... et sur les quais.
İcap ettiği gibi, Thames nehrinin kıyısında uyuyan gri saçlı afetlere katılayım.
L'espoir de rejoindre les nymphes grisonnantes des quais de la Tamise.
Buradan iskeleye kadar.
Le long de l'allée jusqu'aux quais.
Kapta dinle, çocuğu al rıhtıma git.
Emmène-le sur les quais.
Nehir kenarında çamurdan yapılma evimin önünde, eşlerle konuşacak ve rıhtımdaki, hamallara balık pişireceğim. Demirciler körükleyecek. Onların hamutları altında köleler.
Je parlerai aux épouses des pêcheurs devant leurs huttes, aux porteurs sur les quais, aux forgerons et aux esclaves.
Hayatım boyunca doklarda çalıştım ve bir tek şey öğrendim.
J'ai toujours vécu sur les quais, mon vieux, et j'y ai appris une chose.
Dünyadaki en zengin limanın en zengin rıhtımları bizim elimizde.
Nous avons les quais les plus riches du port le plus riche.
Limanda işlenen suçlar ve liman sendikasının yeraltı bağlantıları hakkında soruşturma açacağız.
Nous enquêtons sur les crimes commis sur les quais, l'infiltration de la pègre dans l'union des dockers.
Şu aklınızda olsun peder, doklarda biz daima SD'yizdir.
Il y a une chose que vous devez savoir. Sur les quais, la régle, c'est S et M.
Bu limanda asıl sorun ne söyleyeyim mi?
Voulez-vous savoir ce qui pourrit tout sur les quais?
River Sokağına.
Suis les quais.
Şubemiz aracılığıyla kontrol ettiğimiz rıhtımların değeri ne biliyor musun?
Tu sais ce que ça représente, les quais que nous contrôlons?
Bay Friendly, liman sendikasının doklarında hakimiyetini sürdürmek için... Joey Doyle'un öldürülmesinin kesinlikle şart olduğun açıkça belirtti mi?
Et pour être plus précis, vous a-t-il fait clairement comprendre que la disparition de Joey Doyle était absolument indispensable s'il voulait maintenir son emprise sur les quais attribués à l'union des dockers qu'il préside?
Oraya gidiyorsun.
Tu vas aller aux quais.
Git oraya da seni öldürsünler, seni aptal, inatçı katır...
Va là-bas, aux quais, fais-toi tuer, entêté, tête de mule.
LİMAN CİNAYETİNDE ELEBAŞI JOHNNY FRIENDLY
JOHNNY FRlENDL Y A ORDONNE LE MEURTRE DES quais
Perşembe günü, setin orada.
Ce jeudi, sur les quais.
Sen sete gelmedin, ama Mark geldi.
Tu n'étais pas sur les quais tantôt. Marc, lui, est venu.
- Nedir bu? Bunu yarın yaptırmaya gidecekmiş. Aşağıdaki doktora gidip yaptırmayı düşünüyormuş.
Elle voulait se faire opérer par un charlatan qui travaille près des quais.
Ah İngilizce oldu. İskelede çok güzel bir restoran buldum.
J'ai decouvert un merveilleux bistrot sur les quais.
- Hiç şaşırmadım! "Tokmak kafa" onu nehir kenarında dolaşırken bulmuş.
Le Maillet l'a vue sur les quais, elle regardait l'eau.
Ona ulaşıImaz, mahallede, bir plajda
Peut-être est-ce déjà tout près, dans le quartier, sur les quais
Ya da bir nehirde ıslık çalarken
Ou ça fredonne, sur les quais
Ona ulaşıImaz, mahallede, bir plajda
Peut-être n'est-ce pas éloigné, dans le quartier, sur les quais
Nehir.
Les quais.
Nehir mi?
Sur les quais?
Sen nehre git.
Vous, les quais.
Rıhtımda bir oda tutabilirim ve sen de dürbün alıp, hücrenden odamı görebilirsin.
Et une chambre sur les quais. Avec une longue-vue, tu pourrais la voir de ta cellule.
Verdiği adres liman bölgesinde.
L'adresse est sur les quais.
Liman çevresinde kabadayı dostları var... ve fiyatta anlaşırsanız- -
Il a de rudes amis sur les quais... et en payant ce qu'il faut...
Bankadan çıkınca arabayı Fisherman's Wharf'a sür.
En sortant, rendez-vous aux quais.
Pisa'daki caddelerinde ve rıhtımlarında dört cumhuriyetlerin temsilcileri geziyor, ilk Amalfi, sonra Genova,
Dans les rues de Pise et sur les quais ont défilé des figurants des quatre républiques : d'abord Amalfi, puis Gênes,
- Rıhtımdan aşağı inecek miyiz? MERHABA!
- Nous avons atterri sur les quais?
Rıhtımın kurulmasına nasıl yardımcı oldumsa havaya uçurmasını da bilirim elbette.
Ayant moi-même construit les quais, je devrais arriver à les faire sauter.
- İskele ve depolardan sorumlu olan?
- Le préposé aux quais et docks? - Parfaitement.
- Peronlar?
- Et sur les quais?
Bütün şehirde onu arıyorlar, Frank. Ülkeden ayrılmasını engellemek için limanları ve havaalanlarını tutmuşlar.
Ils le cherchent partout dans la ville, ils quadrillent les quais, l'aéroport... pour l'empêcher de partir.
Queimada'nın tüm şekeri depolarda çürüyor.
Tout le sucre de Queimada pourrit dans les entrepôts et sur les quais.
Ve sen, tersaneye dönüyorsun.
Et toi, tu vas retourner sur les quais.
Westminster Köprüsü'nün az ilerisinde arabamla geçiyordum.
Je conduisais mon fiacre, sur les quais.
Bu arada söylemem gerek... Bugün liman da bir "kaza" oldu
Sur les quais, il y a eu un accident aujourd'hui.
Arabayı deniz kenarına neden park ettiniz?
Pourquoi avez-vous garé la voiture sur les quais?
Bir gün gazeteyi açıp bir bakarsın federaller limanda yüz kilo mal bulmuş.
Un jour, on voit dans le journal que les flics ont saisi 100 kilos d'héroïne sur les quais.
Chao An, rıhtımı biliyor musun?
Chao-an, va sur les quais.
Pier in Sausalito'da yiyebiliriz.
Allons dîner à Sausalito, sur les quais.
Şafak vakti terk edilen rıhtımlar gibi.
Oh! abandonné Somme les quais à l'aube.