Querelle traduction Français
746 traduction parallèle
Karnaval zamanı da insanların kanı kaynayacağından arada kavgalar çıkması doğaldır, bu kavgalar ölümüne olsa bile.
Et quand le Carnaval échauffe les esprits il n'est pas difficile de se retrouver au milieu d'une querelle - parfois fatale - "
Ama bu tartışmadan sonra Trina bir ıstırap çekiyordu.
Mais Trina souffrit de sa réaction après leur querelle.
O tür bir yaşam eğlenceli değil. Buna emin olun.
Je tremble depuis le début de cette querelle.
Endişeli görünüyorsun. - Yabankazım ile biraz anlaşamıyoruz, sadece.
Une querelle avec mon bonhomme.
Bugün yaptığın tartışma hala canını mı sıkıyor senin?
Tu penses encore à votre querelle d'amoureux? Ça ne te ressemble pas.
- Olay çıkarma lütfen.
- Ne cherchez pas querelle.
Bu konuda tartışmaya girmeyelim şimdi.
N'en faisons pas une querelle diplomatique.
Az önce Bay Furusawa'yla karşılaştım.
Une querelle avec M. Furusawa?
Bildiğiniz gibi Bayan Allenbury, bu durum gereksiz yere büyüdü.
Vous savez, Mlle Allenbury, le problème dépasse la simple querelle mesquine.
İnsanı sıkıntıdan uzaklaştırır.
Tout le monde se querelle! Cela tue l'ennui.
- Buna inanabilirim. - Teşekkür ederim. Ama bunun hakkında tartışmazdım.
C'est un motif de querelle?
Tartışmayacağıma eminim. Çok geç kalmışım zaten.
Ce serait trop tard pour une querelle.
Kavgaya girdiğiniz bir adamı öldürmekten hapiste 5 yıl yattınız.
vous avez déjà été condamné à cinq ans de prison. pour avoir tué un homme, dans une querelle.
Bu durumda bu senden çok benim kavgam oluyor.
Cette querelle est aussi la mienne.
Bu bayat eskimiş tartışmayı bir kenara bırakalım.
Laissons cette vieille querelle.
Evet, önemli değil. Sadece aile içi bir sorun.
Ce n'est qu'une simple querelle de ménage.
Eğer bela falan arıyorsan dağın bu bölümünde pek de zorluk çekmezsin.
Vous cherchez une querelle? Ici, vous serez servi. Je ne veux pas d'histoires.
- Bela aramaya gelmedim.
- Je ne vous cherche pas querelle.
Ama tartışmadık.
Mais il n'y a pas eu de querelle.
Biliyorsun sorun ya da kavga çıkarmak istemiyorum, ama...
Je ne cherche pas la querelle mais regardez pour le bétail.
Biraz tartıştık ve ben...
Nous avons eu une querelle, et je- -
Ben... burada münakaşa ettikten sora Taylor ve Paul'ün peşinden çıktım.
J'ai suivi Taylor et Paul après leur querelle chez moi.
Ne duydun Brunton? Ağabeyiniz ve Bayan Sally, Kaptan Vickery hakkında dedi kodu yaptılar kastettiğim.
Qu'avez-vous entendu? Votre frère et Mlle Sally étaient en pleine querelle au sujet du capitaine Vickery.
- Günaydın Yüzbaşı. Anladığım kadarıyla J bloğundaki ufak anlaşmazlığının çözümünden sen sorumluymuşsun.
Je crois que tu as réglé la petite querelle au quartier J.
Münasebetsiz biriyle kavga ettiğini görüyorum. Bir yayıncıyla sonra şu kelimeleri : "günde 26 saat, Noeller, 4 Temmuz'lar..."
Je vois une querelle récente avec un homme désagréable, un éditeur... et les mots, "26 heures par jour, à Noël, le jour de la fête des mères..."
Dün gece Bayan Baines'le olan tartışmanız bu genç bayan hakkındaydı.
Votre querelle avec Mme Baines concernait cette jeune femme.
Bu bayağı kavgayı uzatmanın anlamı yoktu bu yüzden daireme döndüm.
Pourquoi prolonger cette querelle vulgaire?
İddia mı istiyorsun, yanıt mı?
Tu veux une querelle ou une réponse?
- Şimdi iddia istiyorsun.
- Là, tu veux une querelle.
Sylvia, yanınızdan ayrıldıktan sonra, Dix bir adamla tartışmaya başladı.
Après notre départ, Dix a eu une querelle avec quelqu'un.
Beş yılımı, başkasının kavgası için savaşarak harcadım.
J'ai passé cinq ans à me battre pour la querelle d'autrui.
Artık kimseyle kavga etmem.
Je ne me querelle plus avec personne.
Ama sohbet etmek tartışmaktan çok daha iyidir.
Mais je préfère une conversation à une querelle.
Kavga neden başlamıştı?
D'où est partie votre querelle?
Yine kavgayla başlayan bir gün, ha?
Chaque matin, une querelle!
Neden tartıştığımızı sanıyorsun?
D'après toi, quel était Ie sujet de notre querelle?
Sorun hakkında düşündüm.
J'ai réfléchi au sujet de la querelle.
Korkunç bir dalaşma.
Une querelle terrible.
Dalaşma mı? ...
Cette querelle...
benim bir suçum yok, doktor. Geri çekil.
Je n'ai pas de querelle avec vous, médecin.
Aramızdaki bir meseleyi hallediyorduk.
On réglait une querelle privée.
Sevgili kavgası işte.
Une querelle d'amoureux.
Şarkı söyler, ıslık çalar... sinema parası için kavga eder durur.
Il chante, il siffle... il se querelle pour aller au cinéma.
Yapma, Shara. Kendini bu sokak savaşına bulaştırma.
Ne vous abaissez pas à entrer dans cette querelle de bas étage.
Bir not aldım.
Cette querelle avec les Hillcrist t'ennuie?
- Sana her şeyi anlatacağım.
Cette querelle est indigne.
Tartıştığımızın farkında mısın? Herkes tartışır.
Serait-ce une querelle?
Abu ve ben kavga ettik.
Je me suis querellé avec Abu.
Ne mi olmuş? Babanla kavga edip yargıcı seçmeyi reddetmiş. - Babamla mı kavga etmiş?
Il s'est querellé avec votre père et il a refusé de désigner le juge.
Kızdırdım onu.
Querelle d'amoureux.
Bu bir atışma değil, tartışma.
C'est une discussion, pas une querelle.