Rails traduction Français
976 traduction parallèle
Kıtada demiryolunun hayalinde misin, Brandon?
Encore en train de rêver de rails à travers le continent, Brandon?
Evet Tom - rayları düşlüyorum, oraları temileyip California'ya gideceğiz.
" Oui Tom - je rêve de rails à travers les terres inexplorées d'ici à la Californie -
Evet, Tom - bir gün bazı insanlar senin uzunluğunda rayları gökkuşağı boyunca döşeyecek.
"Oui Tom. Et un jour, des hommes comme toi poseront des rails le long de ce vent."
Ama güneye Smoky Nehrine doğru raylar eğriydi
Mais les rails descendent au sud vers la Smoky River -
Promontary Noktası - son saat, yedi yıldan daha az bir sürede raylar 1086 mil batıdan Omaha'dan 690 mil doğudan Sacramento'dan gelip birleşti.
A Promontory Point - l'heure est enfin venue où, en sept années de moins que ne l'avait prévu le Congrès, les rails se joignent, à 1750 km à l'Ouest d'Omaha et à 1110 km à l'Est de Sacramento.
Rayların düğünü
L'union des rails, réunissant l'Est et l'Ouest
İşte raylar!
Voilà, les rails sont posés.
O kırsalın ticaretini hareketlendiriyor. Chicago, St. Louis, Cincinnati, Tüm Büyük Göl kırsalı demiryolu nakliyatına başlıyor.
Elles ont conquis le marché de cette région, tout roule sur rails.
Yanki üç kağıtçıları yük trafiğini civardan turlayacak kadar akıllılar.
Personne ne peut changer ça. Ceux du Nord expédient tout par rails.
- Tren mi? Rayların üstünde.
- Dehors, sur les rails.
Tren hala raydan çıkmadı.
Le train est toujours sur les rails.
Yoldan çıktık.
On est sortis des rails.
Yine yola koyulduk!
De retour sur les rails!
Küçük Casey rayda ilerliyor
Casey la loco Est sur les rails
Rayda ilerliyor dumanlı bacasıyla.
Est sur les rails Dans un nuage de fumée
- Demiryolunun yanı başında.
Près des rails. Donnez-lui 100 dollars.
Batı Mississippi'nin en iyi demir yolu işçisi.
Le meilleur poseur de rails à l'ouest du Mississippi :
Makas ayrıldı, tren enkaza döndü, o diplomat bir daha Londra'ya rapor veremeyecek.
Les rails sont déviés. Le train plonge dans le vide. Ce diplomate n'arrivera jamais à Londres.
Birazdan raylardan ayrılacak, sonsuza dek, ölenlerin çığlıkları enkaza karışacak...
Il va quitter ses rails pour toujours. Le métal grinçant, les cris...
Onu rayların üzerine koyduk.
On l'a mise sur les rails.
Agnes ve ben kadını raylara koyduk.
On a mis la dame sur les rails...
İşbirliği yapmak ve rayları en doğru yere döşemelerini sağlamak iyi bir fikir bana kalırsa.
Coopérer me semblait une bonne idée... pour avoir les rails posés au mieux.
Yoksa bütün geceyi raylarda geçireceksiniz.
Sinon, vous passerez la nuit sur les rails.
Sığırların gelmesini ne kadar çok beklediğimizi ve sizi görmenin... ne kadar hoş olduğunu bir bilseniz. Sonsuza dek o rayların üstünde kalabilirsiniz!
Si vous saviez comme on l'a attendu ce bétail, et comme vous êtes bienvenus... vous pouvez rester sur ces rails jusqu'à ce que le Royaume vienne.
Beton, kısa demir yolu, uzun demiryolu, küçük demiryolu.
Du ciment, de petits rails et de grands rails.
Bu yüzden demiryolunu havadan göremedik.
C'est pour ça que nos avions ne voient pas les rails.
Daha uzun bir yol için daha çok istiyorum.
Je veux plus de rails.
Yollara basma!
Ne marchez pas sur les rails!
Anne, biraz yol al.
Mère, achète-moi plus de rails.
Babam bize yol getirmiş!
Papa nous a acheté des rails!
Tren yolu istiyorum.
Menteur! Je veux les rails du train.
Bir gün sana, raylara ihtiyacı olmayan başka bir tren türünden bahsetmeliyim.
Il faudra que je te parle d'un train sans rails. - Ça existe?
Raysız.
Pas de rails.
Ve serin kapalı bir sabah, sirk treninin ilk kısmı tren istasyonuna yaklaşır, şehir hala uyanmamıştır.
Dans le matin gris et frileux, la première partie du train s'élance sur les rails, bien avant que la ville ne s'éveille.
Eğer izi takip edersen
Si quelque chose est posé sur les rails
Belki gün gelir bu rayları düzeltirler.
Un jour, ils remplaceront ces rails.
Daha iyi yollara ve çelik gibi sinirlere.
Buvons à de nouveaux rails et à plus de sang-froid.
# Çuf Çuf Tren beyaz dumanlar çıkarıp yol alır
Le train chemine sur ses rails Il rejette de la fumée
# Çuf Çuf Tren ilerler
Le train chemine sur ses rails
Bazen metroda dururdum. Söyleyeceğim şey için bağışla beni... Rayların beni aşağı doğru çektiğini hissederdim.
Parfois, j'ètais dans le mètro, Dieu me pardonne ce que je vais dire, je sentais les rails m'attirer sous les roues.
Tren yolu nerededir biliyor musun?
Tu sais où sont les rails? Où?
Buradan Allahabad'a yaklaşık 80 km yol var.
Il reste 80 km de rails à poser jusqu'à Allahabad.
Tramvaya uzanabilir hatta neredeyse dokunabilirsiniz, doğru mu?
En tendant la main on touche presque les rails.
# Bir makinan ve bir yolun olmalı
IL faut une locomotive Et des rails, pas moins
Demiryolunun dağlarda döşendiğini bu adamlara kim söyler ki?
Comment les ouvriers savent-ils où poser les rails?
# Bir makinen ve yolun olmalı
IL faut une locomotive Et des rails, pas moins
# Çayırlığın karşısında yollar var
Les rails traversent la prairie
# Kayaların karşısında yollar var
Les rails traversent les Rocheuses
Diğer tarafta, yaklaşık yarım mil ilerde, demiryolu var.
De l'autre côté, à moins d'un kilomètre, se trouvent les rails.
Yangından mal kaçırıyormuş gibi ve jet hızıyla ray döşediklerini biliyorsun.
Là-bas, ils posent des rails plus vite qu'une poule énervée.
Hatta 20 santimetre genişliğinde boşluklar vardı.
Il y avait des écarts de 20 cm entre les rails.