Rakunlar traduction Français
261 traduction parallèle
Eğer bu minik rakunlar hakkında anneme birşey söylersen...
Je me disais que si toi, tu parlais à maman du raton...
Rakunlar yediklerini herzaman öncesinde yıkarlar mı?
Un raton laveur lave toujours ce qu'il va manger?
Rakunlar temiz hayvanlardır, hadi şimdi yat.
Les ratons laveurs sont trés propres. Dors.
Rakunlar kendileri için nelere dikkat edeceklerini bilirler, değil mi?
Il doit pas falloir s'en occuper beaucoup, hein?
Şimdi yat zıbar! - Rakunlar hakkındaki bu sohbet neyin nesi?
- C'est quoi, ces histoires?
Eğer annem yavru rakunları görmüş olsaydı, onlara bayılırdı.
Maman aurait adoré ces bébés ratons laveurs.
Biz burada rakunlarımız olsun istemiyoruz.
Pas de raton laveur ici.
Tıpkı rakunlar gibi onları dumanla dışarı çıkarıp sonra öldürecek miyiz?
On va les enfermer! Comme des bêtes puantes!
Rakunları sever misin?
Tu aimes les chiens viverrins?
Tanrım, bu iğrenç ağaçların... çalıların ve yabani hayvanları arasında... gece uyumaya korkardım... Geyikleri ve rakunları bilerek... ve Tanrı bilir başka neler... dışarıda gizlice dinleniyor... Açıkta ş * çmak ve s * kişmek.
mon dieu, avec tous ces arbres répugnants... et ces arbustes et toute cette faune... j'aurais peur d'y dormir la nuit... avec tous ces opossums ratons-laveur, chevreuils... et dieu sait encore quelles autres créatures... qui doivent rôder ici... toute cette merde étalée au grand jour
Rakunların geldi. İçkilerinden uzaklaş da rakunlara yap aynısını.
Voilà les ratons laveurs, occupez-vous en.
tembel hayvanlar, samurlar porsuklar, keseli sıçanlar, rakunlar.
Il y a toute une faune dans notre grenier, des blaireaux, des opossums, des ratons laveurs.
Elbette, hayvanlar beni deli ediyor ama rakunlar ve kediler biraz sıkıcı.
J'aime bien les animaux mais à force, ils m'ennuient.
Rakunlar bahçede çöplere dadanmıştır gene.
Encore des ratons laveurs dans les ordures.
Beni endişelendiren rakunlar değil, sivrisinekler.
Les ratons laveurs me dérangent moins que les moucherons.
Zenciler, timsahlar, maymunlar rakunlar ve sıçanlar.
Nègres, Afros, Ânes, Chimpanzés et Pouilleux.
Bazen geceleri burada rakunlar olur.
La nuit, on tombe souvent sur des tanukis ou des martres.
Evinin kapısında ölü rakunlar ve pislikler asılıdır.
Vous avez des ratons laveurs morts et des merdes, pendus à votre maison.
Rakunlar bana Wyoming'de, yaşayan halamı hatırlattı. Orada rakunlar da var.
Les ratons laveurs me rappellent ma tante du Wyoming où ils ont aussi des ratons laveurs.
Halam rakunları ton balığıyla beslediği için onlardan kurtulamadı tabii.
Elle n'arrivait pas à les chasser car elle leur donnait du thon jaune.
Yoldaki rakunları da farkediyordu.
Il repérait les ratons laveurs sur la chaussée.
Rakunları görüyordum.
Tous ces ratons laveurs que je repérais.
Rakunlar okula girmeye çalışıyor.
Deux rats qui veulent entrer.
Pompoko'nun 31. yılının ağustosunda, Tamakyuro rakunları arasındaki nihai savaş Suzuka ve Takaga Ormanları'nın sınırındaki inşaat alanında oldu.
En l'automne 31de l'ère Gros Pompoko l'ultime bataille entre les Tanuki de Tamakyuurou s'est produite sur le chantier près des forêts de Suzuka et Takaga.
Bunu pek fazla kişi bilmez ama, insanlar etrafta olmadığında rakunlar iki ayaklarının üzerine kalkıp yürürler.
En fait, peu de gens savent que tous les Tanuki peuvent se tenir debout et marcher quand il n'y a pas d'humains en vue.
Bundan sonra nereye gidebilir rakunlar?
Où iront-ils alors?
Sağ kalan rakunlar toparlanıp, fazla çocuk yapmamalı.
Les survivants doivent se ressaisir et ne plus élever d'enfants.
Oroku Nine tarafından harekete geçirilen rakunlar, aşağı baktılar ve gördüklerinden şaşkına döndüler.
Poussés par Oroku, les Tanuki ont regardé plus bas et ont été abasourdis par ce qu'ils ont vu.
Tehlike altında oldukları için rakunlar hızla dağıldı.
Les Tanuki se sont rapidement séparés à cause du danger.
Askerleri eğitmek için, eski hünerin hâlâ kullanılmakta olduğu, Shikoku ve Sado'dan "Dönüşebilen Rakunlar" ı davet etmeye karar verdiler.
Pour instruire les troupes, les chefs ont invité les Tanuki polymorphes de Shikoku et Sado, où les techniques ancestrales étaient toujours pratiquées.
O halde genç rakunların büyümesini beklememiz gerekecek demek ki.
Eh bien il nous faudra attendre que les plus jeunes grandissent.
İzni olmayan rakunlar, televizyon seyretmek için gün boyu tapınakta toplanmaya başladılar.
Des Tanuki qui n'avaient pas reçu l'autorisation se regroupaient régulièrement au temple pour regarder la télé pendant la jour
Ama rakunlar doğuştan tembeldir....... Bu nedenle, bazıları bu sanatı öğrenmede yetersiz kalır.
Mais les Tanuki sont de nature paresseuse, et donc certains ne parvenaient pas à maîtriser cet art.
Biz rakunlar esasen iyi huylu, saf ve fazla nazik yapılıyız.
Nous les Tanuki, nous sommes de bonne nature, mais crédules et trop serviables.
Rakunlar, insanları ve dönüşümü öğrenmekle meşgulken kış bitti, kaysılar çiçek açtı ve aşk mevsimi gelip çattı.
Alors que les Tanuki s'occupaient à étudier les humains et apprendre à se métamorphoser, l'hiver avait pris fin, les fleurs d'abricot avaient éclos et la saison des amours était arrivée.
Ama rakunların pek çoğu İhtiyar Oroku'nun ikazlarına uydu ve savaşı kazanana dek çocuk yapmama konusunda kendilerini disiplinize etmeye çalıştılar.
Mais la plupart des Tanuki obéissaient à l'appel de la vieille Oroku et essayaient de se maîtriser pour ne plus avoir d'enfants jusqu'à ce que nous ayons gagné la bataille.
Özellikle dişi rakunlar, içgüdülerini bastırdılar ve erkeklerin tüm girişimlerini bertaraf ettiler.
En particulier, les femmes réprimaient leurs instincts et repoussaient les avances des mâles.
Rakunlar bunu, kızgınlık ve hüzün içinde seyrettiler ve bölgeye "Yüzsüz Tepe" lakabını taktılar.
Les Tanuki observaient cela dans la colère et la tristesse et ils nommèrent cette région "la colline sans visage".
O yıl, bakacak çocuk derdinden kurtulan dişi rakunlar da dönüşüm çalışmalarına başladılar.
Cette année, puisqu elles n'avaient pas d'enfants à élever, les femmes s'était également mis à pratiquer l'art de la métamorphose.
Erkek rakunların, kadınlara ve çocuklara dönüşümlerinde biraz sorun vardı.
Les hommes Tanuki avaient des problèmes pour se transformer en femmes et en enfants.
Elbette, bazı dişi rakunlar insan erkeklerine dönüşmek istediler.
Bien entendu, certaines femmes ont voulu se transformer en hommes.
Bir gün rahip Tsurugame, erkek rakunlar için özel bir ders hazırladı.
Un jour, Tsurugame le prêtre a fait un cours spécial pour les hommes Tanuki.
Dönüşümde uzman rakunlar, acil durumlarda güçlerini yenilemek için "enerji artırıcıları" her zaman yanında bulundurmalıdır.
Même les experts doivent avoir des réserves d'énergie pour reprendre des forces en cas d'urgence.
Bazı rakunlar, aynı insana benzeyerek takım halinde çalışmaya karar verdiler.
Certains Tanuki avaient décidé de travailler en équipe et d'imiter une seule personne.
Tüm Tanaka rakunlarının mutluluğu için bunu yapıyorum.
Je fais cela pour le bien de tous les Tanuki de Tama!
Ne kadar itiraz ederseniz edin, biz Takaga rakunları harekete gececeğiz.
En tout cas, quoi que vous disiez, ceux de la forêt de Takaga agiront!
Rakunların coşkuları, haberleri dinledikçe sönmeye devam etti.
Le moral des Tanuki s'effondrait au fur et à mesure qu'ils écoutaient les informations.
Ama hurafelerden korkan yerel halk ile yapılan röportaj rakunların yeniden cesaretlenmesine neden oldu.
Cependant, ils reprenaient courage en écoutant les interviews des habitants, qui avaient peur des malédictions.
Rakunlar çok iyi konsantre olmuştu.
Les Tanuki ont fait tout leur possible.
- Rakunlar şirindir.
- C'est mignon, les ratons laveurs.
Rakunlar arka bahçemize girmeye çalıştığında annem onları bir süpürgeyle kovalardı. Rakun değil, salak. Zenciler.
Pas de vrais rats, des nègres.