Redl traduction Français
55 traduction parallèle
Albay Redl'in Hikayesi
Cette histoire ne repose pas sur la réalité.
Güzel, genç Redl.
Magnifique, mon petit Redl.
Efendim, bu çocuk Alfred Redl. Bir hususta desteğinizi rica ediyorum... Kraliyet Kadet * Okuluna girmesinde... yardımcı olabilir misiniz?
Monsieur le préfet, voici le jeune Alfred Redl dont j'ai l'honneur de recommander la candidature à l'école militaire impériale.
Redl, Kubinyi!
Redl, Kubinyi!
Redl, Kubinyi, soyunun!
Redl, Kubinyi, déshabillez-vous!
Bak Redl, kar yağıyor.
Tu as vu, Redl, il neige!
Söylesene Redl, imparatorluğumuzun sınırları öyle geniş ki... tahmin etmekte zorlanıyorum... ailen Majestelerinin hangi tebasına mensup acaba?
Dis-moi, mon garçon, l'Empire est si vaste que je ne saurais dire en te voyant à quel peuple tu appartiens. Je suis né en Galicie.
Ama ben biliyorum, Kadet Redl.
Moi, je sais, élève Redl.
Redl, rapor ver.
Redl, soyez franc!
- Çok iyi, Redl.
Très bien, Redl.
Albay Feldhauer Kadet Redl'i odasına istiyor.
Le colonel Feldhauer demande l'élève Redl dans son bureau.
Redl, baban vefat etmiş.
Elève Redl, votre père est décédé. Voici le télégramme.
Albay, düşman hatları yarıldı ve ele geçirildi.
Mes respects, mon colonel! L'ennemi a été repoussé. Parfait, Redl.
Aferin, Redl. Bu taktik çalışmasını başarıyla yerine getirdin.
Vous avez mené cette opération de main de maître.
Bu bir hataydı Yüzbaşı.
Vous avez eu tort, capitaine Redl.
Redl, üzgün gözüküyorsun.
Redl, tu as l'air tellement triste!
O zaman Yüzbaşı Redl'in sağlığına içelim!
Bois plutôt! - Buvons au capitaine Redl!
Bu Redl Lemberg'de doğmuştu değil mi?
Ce Redl... il est bien né à Lemberg?
Hayır, Macarım. İkincisi bir subay ve Redl'in dostuyum.
Non, je suis hongrois, officier, et ami de Redl.
Redl, seni severim Hırslısın.
Redl, je t'aime bien. Tu es plein d'ambition.
Bir şey daha, Redl dostun Kubinyi'ye söyle, 1848 hakkındaki vaazlarına son versin.
Autre chose, Redl. Dites à votre cher ami Kubinyi qu'il ferait bien de cesser ses tirades quarante-huitardes.
- Redl rüyasını anlatacaktı.
Redl me racontait un rêve.
Redl, kal!
Reste, Redl!
Redl, söylemem gerekir ki... sadece bir şahittin, fakat bu büyük bir hataydı.
Il faut savoir que ta seule présence était déjà une faute grave.
Emredersiniz, Albay. Ailevi bağlantıları olmayan bir subayın dikkat... çekmeyeceğini mi düşünüyorsun? Senin görüşün bu muydu, Redl?
Tu t'imagines qu'un officier de famille modeste et sans relations passe inaperçu?
Ordunun erdemlerini nadiren... ödüllendirmeyeceğini biliyorum.
Tu crois ça, Redl? Je suis convaincu que dans l'armée, les vrais mérites passent rarement inaperçus.
Doğru Redl, bariz sebeplerden dolayı.
C'est juste. Pour une raison bien simple :
Redl, komutan olarak... Savaş Bakanlığı'nı üstün meziyetlere sahip... subaylar hakkında bilgilendirmek zorundayım.
Redl, en tant que commandant, il est de mon devoir d'informer le ministère sur les hommes de grand mérite.
"Binbaşı Redl rapor izni istiyor?"
"Commandant Redl! A vos ordres!"
Kötü haberlerim var, sevgili Redl.
J'ai une mauvaise nouvelle à t'annoncer.
"Ruzistka ve Redl'a selam söyleyin" demiş. Sonra da şöyle yapmış.
"Bien le bonjour à Ruzitska et à Redl!", et il a fait ce geste.
Redl'in Yahudi olup olmadığını merak ediyorum... acaba kaftan yerine üniforma mı giyiyor.
Je me demande toujours si Redl ne serait pas un juif qui aurait troqué le caftan contre l'uniforme impérial.
Redl yakında kurmaya girecek.
Redl sera bientôt officier d'état-major.
Bu yolculuk için Redl'a teşekkür edemedim.
Je dois remercier Redl pour ce voyage à Vienne.
Majesteleri... Yarbay Alfred Redl rapor vermek istiyor.
Colonel Redl, aux ordres de votre Altesse.
Yarbay Redl. Görüşebildiğimize sevindim.
Colonel Redl, enchanté de vous rencontrer.
Bu harika bir fikir, Redl. Her şey suçlanacak kişiye bağlı.
L'idée est excellente, mais ce qui importe, c'est la personnalité de l'accusé.
Bir ikizinizi arayın, Redl.
Vous devez trouver quelqu'un comme vous. Il faudra le chercher en Galicie.
Söyleyin, Redl... zalim biri misiniz?
Dites, Redl, êtes-vous dangereux?
Gözlerinizi açıp düşmanı arayın, Redl.
Ouvrez les yeux, si vous voulez voir l'ennemi!
Bakın, Redl.
Ecoutez-moi, Redl.
Bay Redl.
Redl...
Yarbay Redl.
Colonel Redl...
Albay Redl, çekiştirdiğimiz kişi.
Voici notre redoutable colonel Redl. Et madame votre épouse?
Albay Redl?
Colonel Redl!
Albay Redl'in odası hangisi?
La chambre du colonel Redl?
Ama Albay Redl benim üstümdü..
Mais le colonel Redl était mon supérieur.
Ancak Redl işbirliği yapmayacak...
Mais visiblement, Redl refusera de collaborer.
Ayrıca Redl'in davayı hiç de hoş olmayan... sonuçlarla bitmesini sağlayacak bilgilere sahip olduğundan da bahsetmeye gerek yok.
Sans compter que Redl détient des informations qu'il pourrait révéler au cours du procès, ce qui aurait, selon moi, des conséquences néfastes.
Redl kendi kaderini belirleme şansına sahip olmalı.
II doit avoir la possibilité de choisir son propre sort.
3 adım, 3 mübadele. Redl, şahidim sensin.
Redl, tu seras mon témoin.