Renkli traduction Français
2,823 traduction parallèle
Bunları da o renkli ayraçlarla dolu raporuna koyacak mısın?
Tu vas mettre ça dans ton rapport avec des signets de couleurs?
Renkli cam ne alâka?
Il a des vitres teintées?
O renkli camların arkasında neler döndüğünü kim bilebilir?
Qui sait ce qui se passe derrière ces vitres teintées?
Renkli camların arkasında burritos yemiş olabilirler.
Ils pourraient manger des burritos derrière ces vitres teintées, au déjeuner.
Renkli camlar mı?
Les vitres teintées?
Renkli cam taktırdım.
Je les ai faites teinter.
Kocaman, gri renkli...
Un gros troll, tout gris...
Antika bir demirin üstüne işlenmiş kehribar renkli bir kristal.
C'est un ancien collier avec un crystal couleur ambre.
Kurbanın pantolonunda oldukça çok miktarda koyu renkli lekeler var.
Il y a des tâches sombres sur le pantalon du suspect.
Renkli mi bari?
Couleur?
Madagaskar'daki bu renkli bukalemun yılda sadece bir batım yumurtlamaktadır.
À Madagascar, cet iguane femelle ne pond qu'une fois par an.
Yeni Gine ormanlarındakiler en fazla etkiyi yaratabilmek için renkli tüyleri ve şarkı söylemeyi kullanırlar.
Dans les forêts de Nouvelle-Guinée, certains d'entre eux comptent sur leur plumage et leur chant pour obtenir un maximum d'effet.
Yan tarafındaki renkli parlamalar ve çizgiler rakibine geri çekilmesini söylüyor.
Les contractions et les dilatations des cellules pigmentaires indiquent à l'importun qu'il ferait mieux de se tenir à distance.
Saman renkli dev meyve yarasaları Kongo'daki yağmur ormanlarında yaşar.
La roussette des palmiers, africaine, vit dans les forêts immenses du Congo.
Helikonyanın canlı kırmızı renkli bölümleri aslında değişik şekilli yapraklar.
Les bractées rouge vif de ce balisier ne sont pas des fleurs, mais des feuilles.
Ha? Maggie'nin gece lambası sönünce, alttan çıtçıtlı body'si, renkli bir şölene dönüşüyor.
Quand la veilleuse de Maggie s'éteint, son body est en feu.
Orijinal renkli amatör sinemalarla birlikte, son yüzyılın en büyük buluşlarından biri olan bu teknik tamamen yeni bir bakış açısı getirmiştir.
la tête couchée sur la marche de l'escalier. " Il arrache mes sous-vêtements et force son chemin avec violence.
Savastan önce, Varsova Gettosu cap canli, serbest bir bölgeydi, Amerikali bir turist tarafindan renkli çekilmis.
- Ami, entends-tu le vol noir des corbeaux sur nos plaines? Ami, entends-tu les cris sourds du pays qu'on enchaîne?
Ondan biraz daha koyu renkli.
Un peu plus foncé.
Resimler çizmek için. Renkli sıvı.
C'est pour faire des dessins, de la couleur liquide.
Bej renkli beyefendi.
Oui. Le monsieur en beige.
" Renkli rüyalarla dolu, sağlık ve sessiz nefes alışlar.
De rêves doux, et de santé, de calme souffle.
Boyu ve cüssesi lazım. Uzun koyu renkli palto giymiş bir erkek.
Taille et carrure d'un homme avec un long manteau sombre.
Ama uzun, koyu renkli bir palto gitmişti.
Mais il portait un long manteau noir.
Sanırım noel kartında renkli birinin olduğunun farkındasınızdır.
Vous savez qu'il y a un noir sur votre carte de voeux?
Dördüncüsü soluk renkli bir attı.
"Le quatrième est le cheval pâle."
Soluk renkli ata binen "Ölüm Atlısı"...
la Mort, chevauche le cheval pâle.
"Veba Atlısı", siyah renkli ata biner...
La Pestilence, le cheval noir.
Sana bir de latte renkli ipek bir kravat ayarladım.
Il y a une magnifique cravate latté là-dedans.
renkli bişi yok mu? renkli mi?
- Rien de "coloré"?
Evet, bir ay önce, gece, koyu renkli bir araba gördüm.
Ouais, un soir, il y a peut-être un mois de ça. Avec une voiture de couleur sombre.
Bunu bebeğime de okuyacağım. Duvarını renkli boyayacağım.
Je lui lirai des histoires, et j'accrocherai des dessins sur son mur.
Hayır... Pembe renkli ekibi destekliyor.
Il est de la jaquette.
Renkli de çekiyorsun, ha?
Tu fais aussi de la couleur, hein?
- Portakal renkli sarı korkunç olur.
- L'orange avec le jaune c'est hideux.
Uzun saş ve renkli kıyafetlerle bu olmaz.
Pas en ayant des cheveux longs et des vêtements bigarrés.
Eskiden kanatlarımda, bu renkli lekeler yoktu.
Je n'ai pas toujours eu les plumes aussi maculées.
Koyu renkli camların ve paltolarımızın içinden mi gördün?
A travers la vitre teintée?
Bu renkli şahıs hafta boyunca haberlerden düşmedi. Sokak çetesinin saldırılarına karşı koyduğu görüntü internetin en çok izlenen vidyosu oldu.
Cet homme est passé sur toutes les chaînes d'information après avoir combattu un groupe de gens armés et sa vidéo est devenue celle la plus regardée sur internet.
Mor renkli arabayı buldum.
J'ai trouvé la voiture mauve.
Bu şiir, yeşil renkli bir ağustos böceğini anlatıyor.
Ce poème parle d'une cigale.
- Biraz daha renkli olsa daha iyi sanki.
- Il a juste besoin d'un peu de couleur, pas vrai?
Ve renkli elbiseleri renksiz elbiselerden ayırmayı unutma.
Et oui! N'oubliez pas de séparer vêtements par couleur.
Eddie, renkli için boşuna umutlandırma.
Eddie, ne leur promets pas une télé couleurs
Sarı renkli.
C'est jaune.
Çok zekisin ya. Çölün ortasındaki bordo renkli bir Maserati Quattroporte'yi kimse fark etmeyecekti!
Personne ne remarquerait une Maserati au milieu du désert.
Bu fazla renkli.
Celui-ci est trop vif.
Ve etraflarındaki renklerle denge kurarak, etraflarında sağlıklı, renkli bir parlamayla, dolu bir hayat yaşadılar.
... en équilibre avec les couleurs qui les entourent, quand une saine couleur luit autour, ils vivent une vie comblée.
Ben renkli levha alabilir miyim?
Je peux avoir la feuille colorée?
- Renkli ayılar ile bu kağıt.
- La feuille avec les ours colorés...
Renkli.
De la couleur.