Rezillik traduction Français
304 traduction parallèle
Bu iş, bu rezillik, benim altımda.
Ce boulot, cette humiliation, c'est indigne de moi.
Ne kadar büyük bir rezillik, yoksul insanları bu şekilde soymak.
C'est honteux de voler de pauvres gens.
Jüri üyeleri, ordunun ve şeflerinin emniyetine muhtaç bu zor günlerde yapılanlar rezillik, hainliktir!
Messieurs les jurés, il est outrageant de priver l'Armée de sa confiance en ses chefs. A l'heure du danger
Yine de kendini asmak rezillik.
C'est toujours un déshonneur de se pendre.
Orası tam rezillik!
Je te dis pas... le cirque que c'est.
- Evet. Bu rezillik.
C'est une honte.
Resmen rezillik! Bu kadının hiç utanması yok!
Mlle Rademacher, je pourrais la voir?
Rezillik olur.
Mon honneur en prendrait un coup.
Sahi mi? Sence Tracy'nin babamı düğüne çağırmaması rezillik değil mi?
Tracy a joué un sale tour à Père en ne l'invitant pas, hein?
Evet Caroline. Aramızda kalsın ama bence bu iyi ve rezillik.
Entre nous, c'est un vrai sale tour.
Bütün bunlar tam bir rezillik.
C'est infâme. Absolument infâme.
Rezillik bu! Buna katlanamam!
C'est trop horrible!
Ne rezillik!
Quel coquin!
- Rezilce, tam bir rezillik komiser bey!
Obscène, croyez-moi, obscène, choquante.
"Evet, Mühendis bey. Şifa niyetine bir litre bira." Rezillik!
"Une chopine de vin contre le rhume."
Bu utanç ve rezillik yüzünden buradan uzaklaştırılacaksın!
"pour cette honte et cette infamie, vous êtes renvoyée."
Bu nasıl bir rezillik ahlaksızlık, kepazeliktir!
Combien le vice et l'imprudence entraînent de détresses!
Güpegündüz bu ne rezillik!
Une telle malveillance en plein jour!
Evet, bu rezillik, bir lağım çukuru, toplumumuzun bir ayıbı.
C'est une honte, un cloaque, une tache pour notre communauté.
25 yıldır böyle rezillik görmedim!
En 25 ans de carrière, je n'ai jamais vu un tel merdier!
İki milyon benim mi olmak zorunda yani? Bu rezillik!
Et ces deux millions devraient me rester?
Ne rezillik!
Honte et abjection...
Her türlü rezillik içler acısıdır.
La mauvaise tenue est déplorable.
Ne biçim bir rezillik peşindesin?
Mais quel genre de salopes vous avez ici?
" Rezillik değil mi bu
"N'est-ce pas scandaleux?"
" Rezillik değil mi bu
" N'est-ce pas scandaleux
.. onun kalbi pislik içinde ümitsizlikle katılaşmıştır. Hayatını günah.. .. ve rezillik içinde harcamıştır.
Il se dégoûtait lui-même, songeant à sa vie de pêcheur, honteuse et infâme!
Rezillik!
quel spectacle!
Pislik, rezillik akıyor.
C'est racaille et compagnie.
Ama lokanta servis ettiğiniz çürümüş et gibi. Tam bir rezillik.
C'est un scandale de servir de la viande avariée dans un tel établissement.
Öyle mi? Rezillik!
Ah, oui?
Bu rezillik.
C'est affligeant.
Rezillik.
- C'est vraiment trivial!
Tam bir rezillik.
C'est une honte!
Sana göre rezillik.
Pour toi, oui.
Dinleyin, umarım küçük rezillik için fazla kızmamışsınızdır. Yok yok...
Vous m'excuserez de cette petite erreur!
Bunun nasıl bir rezillik olduğunu biliyor musun?
Savez-vous à quel point c'est humiliant?
Rezillik bence.
Des cochonneries, oui.
Her yerde aynı rezillik, burada olmanın tek farkı, burada patron benim, unutma Soft!
C'est partout la même merde, la différence c'est qu'ici je suis le patron, ne l'oubliez pas, Soft!
Böylesine bir utanç ve rezillik içinde yaşamaktansa, fakirlik içinde ölmek evladır.
Sans hésiter! Mieux vaut mourir que de vivre dans l'ignominie!
Bu rezillik.
C'est scandaleux.
Ne rezillik!
Quel gâchis!
Rezillik.
Scandaleux!
Bu rezillik be dostum.
C'est nul.
Dün geceki rezillik için özür dilerim.
Pardon du scandale d'hier soir.
- Evlilik rezillik değildir baba.
Il n'y a aucune honte à se marier, père.
Buna rağmen bunda bir rezillik olduğunu inkar edemezsin.
Mais il faut admettre qu'il est un peu ignoble.
Bütün bu rezillik dahil yani? Çiftçiler aynı şeyi istemeyebilirler yalnız.
- Malgré tout?
Rezillik.
Vous savez combien de hamburgers ça fait?
Rezillik değil mi bu?
C'est immoral!
Bu ne rezillik! Bu küçük köpek ne istiyor benden?
Sale clebs!