Rhinoceros traduction Français
384 traduction parallèle
Evet. Biraz da gergedan.
Oui, et le rhinocéros.
Gergedan mı yaptı?
C'était un rhinocéros?
Belki bir gergedan ya da timsah görürsün.
On va peut-être voir des rhinocéros ou des alligators.
Gergedan.
Des rhinocéros.
- Gergedan bile mi?
- Méme pas un rhinocéros?
Gergedan çıldırmıştı, değil mi?
Il était furieux, ce rhinocéros.
Ses benzemek gergedan.
Fait bruit comme rhinocéros.
Tumbo'yu gördüğümde bir gergedan onu öldürecekti.
Un rhinocéros l'attaquait.
Gel, yaklaş, kudurmuş Rus ayısı! Azılı gergedan, cana susamış kaplan!
Viens donc, pareil à l'ours de Russie, au rhinocéros armé, au tigre d'Hyrcanie!
Yünlü gergedan, bence!
- des rhinocéros laineux, je crois.
Ancak bir gergedan kadar görgülü.
Elle a autant le sens des convenances qu'un rhinocéros.
Gergedan gibi kokuyorsun.
Tu sens le rhinocéros.
Ve Çinli'ler gergedan boynuzu yiyorlar.
Et les chinois mangent bien des cornes de rhinocéros!
- Gergedan.
- Rhinocéros.
"Gergedan :"
" Rhinocéros...
Magnum kurşunun özelliği... size saldıran bir gergedanı bile... yere serme gücüne sahip olmasıdır
D'abord, cette arme a une charge assez puissante pour abattre un rhinocéros qui viendrait vers vous.
Ne gergedan, ne kaplan korkusu duymadan dolaşır.
Il peut marcher sans crainte des rhinocéros ou des tigres.
- Onda, gergedanın boynuzunu saplayacağı bir yer yoktur.
- Le rhinocéros ne trouve... aucun point en lui où planter sa corne.
Paralar, durun!
Rhinocéros, halte!
Kantalup ye, seni gergedan!
Mangeur de melon. Rhinocéros à jambes arquées.
Trenin solunda ise gergedan ve zebraları görebilirsiniz.
A gauche, vous apercevrez notre rhinocéros blanc et notre zèbre.
Günümüzde Hollandalılar dev yırtıcılar kuşlar, gergedanlar leoparlar ve diğerleriyle bu hikayeleri canlandırdılar.
Les Hollandais rapportent des récits... de chasseurs géants... de dodos... de rhinocéros... de léopards... et autres créatures.
Gergedan, kendince, yangın koruma görevlisidir.
Le rhinocéros est le meilleur pompier qui soit.
- Gergedan.
- Le rhinocéros.
Hangi kahrolası gergedan?
Mais quel rhinocéros?
Bayan Thompson, ateş yakarsanız, ve bir gergedan görürse gelip söndürür.
MIle Thompson, quand vous faites un feu et qu'un rhinocéros le voit... il se rue dessus pour l'éteindre.
Gergedanlar yapar bunu.
Les rhinocéros font tous ça!
Gergedanların yangın söndürdüğünü söylerler size.
Ils vous diront que les rhinocéros éteignent le feu.
Bir gergedanın ateş görünce söndürdüğü doğru mu?
C'est vrai que les rhinocéros éteignent les feux?
Yabandomuzu ve gergedan hakkında bana inanmadı.
Elle m'a pas cru, pour le phacochère et le rhinocéros.
- Ne gergedanı?
- Quel rhinocéros?
Bazı gemiciler gergedanı iple teraziye asacak... ve bu da onu güverteye kaldıracak.
Deux volontaires vont déposer le rhinocéros sur le palan... Et le cabestan le hissera surle pont.
Gergedan sütünün birinci sınıf olduğunu biliyor muydunuz?
Vous saviez que le rhinocéros donne un lait exquis?
Ne diyeyim? "Gergedan" mı?
Tu préferes "rhinocéros"?
Gergedan kadar büyüktü.
Aussi énorme qu'un rhinocéros.
Sabahları yediğim mısır gevreğine bir miktar gergedan boynuzu tozu koydurtuyor Vera'ya.
Il a dit de mettre de la poudre de corne de rhinocéros sur mes céréales.
Bu sabah biraz hassas olabilirim, ama dün gece içtiğim şey... -... gergedanı bile yere yıkardı.
Ce matin je suis un rien alangui, mais ce que j'ai bu cette nuit aurait tué un rhinocéros.
Bir gergedan gibi yere devirdiğim halde o deli yeniden ayağa kalktı.
Ce louf, il s'est relevé... alors que je l'avais truffé comme un rhinocéros.
Çiftleşen bir gergedan kadar cinsel kapasitesi olan milyoner bir aristokrat olmadığım gerçeği sinir bozucu bir hale geldi.
Ne pas être un aristocrate richissime avec la vigueur sexuelle d'un rhinocéros en rut est un regret constant.
İşte, Amerika'nın ne kadar telefon hastası olduğunun kanıtı. Telefonda, ailen için mesajlar alıyordum.
On dirait deux rhinocéros qui jouent gentiment sous une bâche.
İnsanı kıçından boynuzlayan bir gergedan kadar hınzır bir kadın.
Cette garce est aussi subtile qu'une corne de rhinocéros dans les fesses.
Küçük bir Afrika gergedani.
Un petit rhinocéros d'Afrique Centrale.
Gergedan, granit.
Du rhinocéros, du granit...
Kımıldama, seni hastalıklı gergedan penisi.
Plus un geste, espèce de queue de rhinocéros.
Vahşi bir gergedan bataklıkta geçen zor bir gün sonrası evine gelip de, beni pijamalarını giymiş, purolarını içmiş, karısıyla yataktayken yakalasaydı, bundan daha çok dehşete düşmezdim.
Je suis aussi terrifié que si un rhinocéros rentrait du marigot après le boulot et me voyait dans son pyjama avec sa pipe au bec et au lit avec sa femme!
- Bebek gergedan var.
- C'est à cause du bébé rhinocéros.
- O kahrolası gergedan.
- Ce rhinocéros!
Gergedan gördün mü?
- Et des rhinocéros?
Ya gergedanları?
- Et des rhinocéros?
"Onu bir gergedanla çarpıştırırdım."
"Un billard français avec le rhinocéros."
Kafeste bir gergedan.
Un rhinocéros en cage.