Rien traduction Français
372,425 traduction parallèle
Lazer ışınlı H.I.V.E. dronlarıyla uğraşıp parti modundan çıkmak gibisi yok.
Rien de tel qu'un tir de laser de drone pour gâcher une fête.
Hiçbir şeyi kaçırmadığımızdan emin olmalıyız.
Pour être sûrs de n'avoir rien raté.
Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
Tu ne sais rien de lui.
Davamıza sadakati olmayan bu sözde kahramanlar laik idollerden başka bir şey değildir ve sona erdirilmelidir.
Ces soi-disant héros infidèles à notre cause ne sont rien d'autre que des idoles séculaires et doivent disparaître.
Ve hiçbir şey yolumuza engel olamaz.
Et rien ne se mettra en travers de notre route.
Hiçbir şey.
Rien.
Onlara bunun olmasını hiç sormadılar, ama...
Ils n'ont rien demandé, mais...
- Hiçbir şey olmadı, unuttun mu?
- Il s'est rien passé.
- Hayır, korkutmadın.
- C'est rien.
Dostum, son defa söylüyorum, Alex'le aramda bir şey yok!
Je te répète qu'il ne se passe rien avec Alex.
Sende olmayan bir sürü şey.
Tu n'as rien de tout ça.
Hayır, sorun değil. Bu...
Non, ce n'est rien.
- Sorun değil.
- De rien.
Hiçbir şeyim yok.
Je n'ai rien.
Tek bir şey bile yapmıyorsun.
T'as rien foutu du tout.
- Evet ama sen yaramıyorsun.
- Oui, mais t'as rien fait.
- Hayır, sorun değil.
- Non, c'est rien.
- Hayır, sadece...
- Pour rien.
Hiçbir şey yapmadın mı?
T'as rien fait?
Son defa söylüyorum Cooler, onunla ben hiç ilişki yaşamadık.
Je te le répète, il ne s'est rien passé avec elle.
Ama bir şey söylemezsem o zaman George...
Mais si je ne dis rien, George...
Evet, George bir şey söylemez.
George ne va rien lui dire.
Hiçbir fikrim yok.
J'en sais rien.
Ama sana söylemedim ki.
Je ne t'avais rien dit.
London burada hiçbir şey yok.
London. Il n'y a rien, ici.
- Bilmiyorum.
- J'en sais rien.
Dostum, burada içecek bir şeyin falan var mı?
Mec, tu n'as rien à boire?
- Sorun yok Dennis.
- C'est rien, Dennis.
- Hayır. Sorun var.
- Non, c'est pas rien.
Dennis, 18 ay boyunca içtim ve kimse fark etmedi.
Dennis, j'ai bu pendant 18 mois et personne n'a rien remarqué.
Sadece ikimiz.
Rien que tous les deux.
Belki daha fazla bozmuş olabilirim ama ben bozmadım.
J'ai rien réparé, mais je l'ai pas cassée.
Hayır. İçeride hiçbir şey yok.
Non, rien dans le frigo.
Bana söylemedi, hiçbir arkadaşına söylememiş, telefonunu bile açmıyor ve...
Elle n'a rien dit à personne et elle répond pas au téléphone.
Kötü bir şey demedim ki.
J'ai rien dit de mal.
- Sorun değil.
- C'est rien.
Bana kızgın falan değilsin, değil mi?
Tu m'en veux pas ni rien?
- Ne demek.
- De rien.
Senin bana milyon defa yaptıklarının yanında bu hiçbir şey kalır.
Je t'ai rien fait que tu m'aies pas fait un million de fois.
Bunun seninle bir alakası yok dostum.
Rien à voir avec toi.
Bir de konmaktan bahsediyorsun.
Voler une copine, c'est rien.
- Anlatmadı.
- Elle a rien dit.
Dostum, bu sabah uyandım ve "Karım, çocuğum, güzel bir evim var ve 15, 20 yıldan fazla zamandır başaramadığım her şeye rağmen işte buradayım."
Je me suis réveillé ce matin en pensant : " J'ai une femme, un enfant et une belle maison. Même si je n'ai rien accompli du tout en 15, 20 ou je sais pas combien d'années, voilà où j'en suis.
Hiç kimse hiçbir şeye hazır olmaz Cooler.
Personne n'est jamais prêt pour rien.
Hey, bunun aramızdaki hiçbir şeyi değiştirmediğini biliyorsun, değil mi?
Tu sais que ça change rien entre nous, hein?
- Bu sana karşı hislerimi değiştirmez ama ben sadece...
- Ça ne change rien à mes sentiments pour toi, mais je...
Bir şey söylemediler.
Ils n'ont rien dit.
Sheldon. Annenin bunu dert etmeyeceğini biliyordum çünkü ona çoktan söyledim.
Sheldon, je savais que ta mère ne dirait rien car je lui avais déjà dit.
- Hiç, bunlar mutluluk gözyaşları.
Rien, ce sont des larmes de joie.
Bir süredir kiliseye gitmiyorum ama bu hiç tanıdık gelmedi.
Ça fait un moment que je ne suis pas allée à l'église mais ça me dit rien.
Bir derdim yok.
Rien.