English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ R ] / Rm

Rm traduction Français

47,166 traduction parallèle
Tanrım, tamamen aklını kaçırmış.
- Seigneur, elle est folle.
Audrey sen kırmızı ve mavisin.
Audrey, tu es rouge et bleue.
Resmen aklımı kaçırmıştım.
J'ai déliré.
Aklımı kaçırmış olmalıydım.
J'étais tellement perdue.
- Diğerleri bizi rahat bırakırmış.
- Les Autres nous laissent en paix.
Los Angeles, moda anlayışını canlandırmıştır diye düşündüm sadece.
Je pensais que Los Angeles réveillerait ton sens de la mode.
Doğru. Kırmızı ve yeşil kabloları al.
Prend les câbles rouges et les câbles verts.
Yine kırmızı kafaya dönüşmeden önce sakin ol.
Calme-toi avant de te transformer en Larusso.
- Henüz kırabilen olmadı ve oldukça güçlü bireyleri barındırmışlığı var.
- Personne n'a encore réussi à en sortir, et ça a retenu des personnes très puissantes.
Lucy bana yaptığı gibi ona da hastalık bulaştırmıştı.
Il a été infecté par Lucy, il a vécu la même chose que moi.
Korku ve toplum baskısından.. kendini arındırmış bir adam gördüm.
J'ai vu un homme libéré de... la peur ou de l'obligation sociale.
Her ne kadar kendisini kötü tarafından ayırmış olsa da... Kötülük potansiyeli kaldı.
Bien qu'il était séparé lui-même des ténèbres... la capacité de faire le mal demeure.
Kırmızı olanlar standartlara uymuyor.
Celles en rouge ne respectent pas les normes.
Tropikal ormanların yok olmasının en önemli sebebi kırmızı et.
De toutes les causes de la déforestation tropicale, la première est l'élevage bovin.
Kırmızı et, gezegenimizdeki en verimsiz kaynaklardan biri.
C'est l'une des utilisations les plus inefficaces des ressources de la planète.
Diğer kaynaklardan salıma kıyasla, kırmızı et tüketiminin sebep olduğu ne kadarlık bir yüzdeden bahsediyoruz?
Par rapport aux émissions provenant d'autres sources, quel pourcentage représente la consommation de bœuf?
Beslenme değişimini, hatta bu konuda kırmızı etten tavuğa geçmek gibi küçük bir değişimi bile hayal etmek oldukça kolay.
Mais on peut facilement concevoir un changement de régime, même mineur. Par exemple, passer du bœuf à une autre viande, comme le poulet.
Pirinç, patates veya buğdaya kıyasla, kırmızı et için 50 kat daha fazla toprak kullanılır.
Comparé au riz, à la pomme de terre et au blé, le bœuf occupe 50 fois plus de terrain.
Outlaws patronu, kendisine Şeytan diyen adam bu Maggot'a karşı biraz ilkel davranmış adamı böcek gibi parçalarına ayırmış.
Le chef des Outlaws, le mec qui se fait appeler "Le Diable", il y est allé sauvagement avec ce Maggot et il l'a démembré... comme un insecte.
Bu şeyi kaldırmış olmasına imkan yok.
Impossible qu'il ait soulevé ce truc.
Beton önceden hazırlanan türden değil, yani kendi kumu, çimentosu ve çakılını karıştırmış.
Ce n'est pas du genre pré-mélangé prêt à l'emploi, il s'est donc donné beaucoup de mal pour mélanger son propre sable, ciment et gravier.
Ama anne, arkadaşlarımı yüzmeye çağırmıştım.
Mais, maman, j'ai invité les gars à venir nager.
Birlikte olmanın yanlış olmadığına kendini inandırmış olabilir.
Il s'était peut-être convaincu pouvoir coucher avec elle.
Metronun kırmızı hattı dünden beri çalışıyor.
La ligne rouge fonctionne depuis hier.
- Bizi çağırmışsınız. - Evet.
- Vous vouliez nous voir?
- Biri videoyu sızdırmış.
- Quelqu'un a parlé. - Qui?
Beni çağırmışsın.
Vous vouliez me voir?
Beni çağırmışsınız.
Vous vouliez me voir?
Sen aklını kaçırmışsın!
T'es devenue folle.
Bana daha çok kırmızı göründün.
Tu m'as l'air plus "rouge" que "blues".
İç Savaş sırasında Başkan Lincoln, ihzar müzekkeresini kaldırmıştı ve bir hukukçuyu, Federasyon birliklerinin bozulmasını önlemekten tutuklamıştı.
Pendant la guerre de Sécession, le président Lincoln a suspendu l'habeas corpus et arrêté un parlementaire qui essayait d'empêcher les troupes d'aller au sud.
Ayağına basıp üç parmağını kırmıştım.
J'ai marché sur son pied et j'ai cassé trois de ses orteils.
Ben de bunu yapabilirsem, onu onurlandırmış olurum.
Et si je fais ça, je pourrais l'honorer.
Bu organizma kırmızı kan hücrelerimi absorbe ediyor gibi görünüyor. ... DNA'ma yeni bir şey yazıyor.
Mon organisme semble absorbé les cellules de mon sang réécrivant mon ADN en un nouveau.
Z'arr kökü yerine kırmızı biber kullandım.
J'ai utilisé du piment pour reproduire le goût des racines z arr.
Onu kıl payı kaçırmış olmalı.
Elle l'a surement loupé.
- Kara'ya da bulaştırmış mı?
A-t-il infecté Kara?
Birbirimizi kaçırmış olmalıyız.
On a dû se manquer.
Babam annemi sigaraya alıştırmıştı.
Papa l'a fait fumer.
Kiracıları iki kategoriye ayırmıştı. "Yerliler" ve "Göçebeler".
Il avait divisé les locataires en deux categories, les "natifs" et les "nomades".
Uzun uzun çaldırmış olsan da aramamı beklediğini biliyorum.
Même si tu ne réponds jamais Je savais que tu attendais mon appel.
Kiracıları iki kategoriye ayırmıştı. "Yerliler" ve "Göçebeler".
Il avait divisé les locataires en deux catégories, les natifs et les nomades.
Bağırmıyorum!
Je ne crie pas!
Söyleyin lütfen, Dedektif Lau soruşturduğu davaları size hiç anlatırmıydı?
Dites-moi, le détective Lau a t-il discuter des affaires qu'il traitait avec vous?
Kırmızı, mavi, yeşil, mor...
Rouge, bleu, vert, violet...
Sanırım sert adamı oynamış ve.. bu gerçek sert adamları kızdırmış. Hedef oymuş.
Selon moi, il a joué au dur et énervé de vrais gros durs qui l'ont éliminé.
Scorsese, partiyi kaçırmışsın.
Scorsese, t'as raté une sacrée fête.
Tarihleri karıştırmış olmalıyım.
J'ai dû mal noter les rendez-vous.
Bak bakalım bir sürü MG-10 silahı göndermek üzere kim ayırmış.
Matte qui a approuvé une quantité de MG-10.
Amerika'nın toplam salımının yüzde 10 ila 12'si kırmızı et kaynaklı.
Environ 10 à 12 % des émissions américaines sont dues au bœuf.
Kırmızı tüplerden yiyorum. Mükemmeller.
Je mange ces tubes rouge.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]