Roue traduction Français
2,412 traduction parallèle
Noel yardımı olarak beni aldığına üzgün müsün?
Désolé tu m'as appelé comme roue de secours?
Bildiğim şu ki, Ben'in çarkı çevirdiği gün seninle bir kütüğün üzerinde oturuyorduk. Parlak bir ışık ve şiddetli bir ses oldu sonra birden ortadan kayboldun.
Je sais que le jour où Ben a poussé la roue, toi et moi étions assis sur une souche, une lumière brillante est apparue avec un grand bruit, et puis tu as... disparu.
Eğer böyle taklalar atacaksan başka şekilde giyinmelisin ;
Si tu fais la roue, tu devrais pas porter ça.
Eli en iyi olan GGD Müdürü'ymüş.
L'ICE a la meilleure main avec une roue * ne tirant aucune autre carte.
Lastik değiştiremiyor musun?
- T'arrives pas à dévisser une roue?
Gelecek hafta benim oldugum Çarkıfelek bölümü var.
{ \ pos ( 192,210 ) } Ma Roue de la Fortune va passer.
Bir ölüm bir girdap gibi çeker götürür, ne varsa çevresinde. Koca bir çarktır o, en yüksek dağın başında dönen. Binlerce eklenti takıntı vardır bu çarkın büyük kollarında.
C'est une roue colossale fixée sur le sommet de la plus haute montagne et dont forment les rayons gigantesques dix mille menus morceaux, adaptés et joints,
Birisi dönme dolaba binmek için çok şişkosun derse inan bana çok canın yanar.
Ça fait mal quand on te dit trop grosse pour monter dans la grande roue.
Bir vagon tekeri ayarlayabiliriz.
On peut prendre une roue de charrette.
Bu yüzden beni son dakkada davet ettin?
Et donc tu m'as proposé. Je suis la roue de secours?
Yağmur altında lastik değiştirmek pek eğlenceli değil, değil mi?
C'est pas drôle de changer une roue sous la pluie, hein?
Lastiği değiştirdiğin için teşekkürler.
- Merci pour la roue. C'était gentil.
Tanıdığım en komik, gereksiz kişi.
La 3e roue la plus drôle de ma vie.
Stepne.
La troisième roue.
Hayatımda çok defa stepne oldum.
J'ai si souvent été la troisième roue.
Annem bir keresinde daha iyi hissetmemi sağlayan bir şey söyledi. Arabayı yürütenin stepne olduğunu söyledi.
Une fois, pour me remonter le moral, ma mère m'a dit... c'est grâce à la troisième roue que le tricycle existe.
Biri arabasının tekerleğinin içinde, diğeri de kaputun altında.
Un sous la roue de secours, l'autre sous le capot.
Baskin-Robbins Dondurma Keki almak için, ki daha sonra ondan çok zevk aldık, arabamı geri geri yola çıkarıyordum ve kazara kafasını ezdim, hem sol arka hem de sol ön tekerleğimle.
Alors que je reculais dans l'allée pour aller acheter un gâteau glacé chez Baskin Robbins, que nous avons tous très apprécié, j'ai accidentellement roulé sur sa tête avec ma roue arrière gauche, et ensuite avec ma roue avant gauche.
Doktor, izler görüyorum.
Regardez ça, doc. Une trace de roue.
Aranızda lastik tamir etmekten anlayan birileri var mı?
- Hé. L'un de vous sait comment changer une roue?
Hatırlasana, ilk öpüşmemiz dönme dolapta olmuştu.
{ \ pos ( 192,200 ) } On a échangé notre premier baiser sur la grande roue, tu t'en souviens?
Arabanın tekerleklerini bir dakikada söker.
Retirer une roue de voiture, il sait!
Trenimin tekerleği çıktı.
La roue est partie de mon train.
"Gecenin Azgını" yarışmasının ödülü diyelim.
Non, c'était pas le destin. J'étais le gros lot de la "Roue du Rut".
Ben olsam takla atardım.
Je ferais la roue en ce moment.
Burası da benim tarafım.
De la fin de la roue de secours, aux câbles de démarrage.
Hadi değirmene dönelim, Çarkı döndürelim!
Revenons à l'usine, Allons tourner cette roue!
Büyük bir sirk çadırında, çatlak insanların yanımda hafta sonumu kaybediyorum yani, senatör ortalıkta yok. Bir iki alarm vermelisin. Sence de öyle değil mi?
Même si j'ai passé mon temps à faire la grande roue, un sénateur qui disparait, c'est quand même alarmant, non?
Kendisini temizleyen bir süpürge, en az tekerlek ve camsil kadar önemli bir icat.
Un aspirateur autonettoyant! C'est comme la roue ou le produit à vitres.
Kendinizi beşinci ve altıncı tekerlek gibi hissetmenizi istemeyiz.
On ne voudrait pas que vous vous sentiez comme la cinquième et la sixième roue.
Ofisteki tek eksik hamster tekerleğiyle talaştı.
La seule chose qui manquait dans ce minuscule bureau, c'était une roue de hamster et des copeaux de bois.
Bu Palettone renk havuzu.
C'est la roue de couleurs Palettone.
İkinci duvar resminde de insan boyutunda bir fare bulabilirsek, bir tekerleği çevirecek ve şişman bir adam da bir yandan çığlık atarak çiğ et yiyecek.
Ça, c'est une roue pour hamster à taille humaine qui sera fixée au mur si on en trouve une, elle tournera. Il y aura toujours un gros dedans en train de crier, de manger de la viande crue, et du sang sortira de sa bouche et tout.
Kararı ben vermiştim. Hayatı boyunca hep fikri en son sorulan ben.
Moi qui avais toujours été la dernière roue du carrosse, je venais de prendre seule une décision.
Evet, peki, yedek lastiğim vardı... ama bir salak onu Kancalı Halata yer açmak için dışarı çıkardı.
J'avais une roue de secours... mais un abruti l'a enlevée pour faire de la place à son grappin.
Benim de kahve desteğine ihtiyacım vardı
Ma roue arrière est crevée. Mais ça va, j'ai appelé des renforts.
Sen arabamı tamir et
- Réparez ma voiture! - Vous avez une roue de secours?
Bu demir çember hazır olunca, herkesi geri getirecek, ve sonra "seyyah sirk" ten "seyyah" kelimesini çıkarabiliriz.
Quand la grande roue sera terminée, tout le monde reviendra. Et le cirque itinérant ne sera plus itinérant.
Çamurdan bir taşıyıcı yaptık.
"C'est de l'espace vide que la roue tire son utilité. " Nous fabriquons des vases avec une motte de glaise,
Takla atabilirim.
Je peux faire une roue.
Birinciliği Paul Bunyan'nın 12 metrelik siktirik yan taklalarına veriyorum.
Superbe roue de 12 m pour notre bûcheron.
- Hadi ama. - Bagajında yedek var değil mi?
T'as une roue dans le coffre?
Bahse girerim iki, üç tane alıp birbirine bağlasam çok güçlü bir tekerlek yapabilirim!
Tiens. Si j'en prends deux ou trois et que je les relie, je pourrais faire une roue très résistante!
Dönme dolap gibi.
- Comme une grande roue de fête foraine.
Kaderin tekerleği durduruldu ve seni tekrar tamamen mağlup bir şekilde yalnız bıraktı.
La roue du destin s'est arrêtée et t'a jeté encore ici, totalement vaincu.
Ne ekersen onu biçersin, tatlım.
La roue tourne, ma chère, vous voyez?
Traktör tekerleği.
Une roue de tracteur.
- Tekere benziyor.
- On dirait une roue.
- Motosiklet tekeri.
- Une roue de vélomoteur.
Ev işi çarkım.
- Ma roue de la corvée.
Sahipleri tarafından dövüldüklerinde.
Le comportement d'un chien que son maître a roué de coups.