English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ R ] / Rouler

Rouler traduction Français

2,850 traduction parallèle
- Mary Warnock,... Don Petheridge'i sözde golf oynamaya gideceği gün Muhafazakârlar Kulübünün dışında Andrea Groom'u öperken görmüş.
Mary Warnock a vu... Don Petheridge rouler une pelle à Andrea Groom devant le Conservative Club le jour de son soi-disant golf.
Evet? İşi yürüttüğüne göre,. yatırımımı almasam nasıl olur?
Vu que ça semble rouler pour toi, qu'arriverait-il si je ne récupérais pas mon investissement?
Onunla arabada olmak çok eglenceli olacak.
Ça va être marrant de rouler avec lui.
Bunun olması için aşağı doğru koşan 90 kiloluk bir adam gerekir.
Il aurait fallu un homme de 90 kilos pour le faire rouler comme ça.
Civarda o bisiklete binen bir çocuk gördüm, ben de onun babasından satın aldım.
J'ai vu un garçon rouler dessus. J'ai été voir son père, je l'ai racheté.
Burası cam ve çivi dolu.
T'as dû rouler sur un clou.
Ergen erkek arkadaşınla şehri boydan boya turlarsınız.
Toi et ton petit ami ado pourriez rouler en ville avec.
Daha yeni ehliyet almaya çalışıyorsan Maserati sürmeye çalışmayacaksın arkadaş.
Évitez de rouler en Maserati quand vous êtes jeune conducteur.
Günbatımına doğru mu?
Tu vas seulement rouler vers le couchant?
Koltukta falan sevişmeyeceğiz.
Et on va pas se rouler des pelles sur le canapé.
Kandırıldık.
On s'est fait rouler.
Çünkü Scott ve Stiles dışarıda insanların ölmemesini sağlamaya çalışırken sen burada gerçek katilin yanında yatıyordun.
Parce que pendant que Scott et Stiles sont là dehors essayant d'aider les gens à ne pas être tués, tu étais là, à te rouler dans les draps avec le vrai tueur.
Şehir dışlarında, federal yönetmeliklere göre yerleşim alanlarına yakın yerlerde tren istasyonlarına izin verilmiyor.
Hors des villes, les lois fédérales n'autorisent pas les trains à rouler près des maisons.
Bir cumartesi günü, onun maçı varken müzik mi dinler, kaplumbağa mı sever öğrenmek için veya elbiselerinin içinde yuvarlanırım diye gizlice odasına girdim.
Alors un soir de match, je suis entrée dans sa chambre pour voir ce qui le branchait, me rouler dans ses vêtements...
Bir gece kazançlı bir mahalle için kadeh kaldırırken dilini boğazıma sokmaya çalıştı.
Une nuit, on trinquait à un bon coup, quand elle a essayé de me rouler un patin.
Artie, uçakla mı gideceğiz, yoksa arabayla mı?
Artie, on va voler ou on va rouler?
Devamlı yuvarlanıyordu.
Il ne pouvait pas arrêter de rouler encore et encore.
İnmiş lastikle araba sürdüğünüz için sizi alıkoyamam.
Vous pouvez pas rouler comme ça.
Sürsene sen de.
Tu veux le faire rouler?
Kanın köpüklenmesi trakeal kanamaya işaret ediyor. Kurban dizlerinin üzerine düşmüş... İç yaralardan akan kanın yarattığı drenaj bir yerde toplanmış, etrafa dağılmamış.
Le sang écumeux suggère une hémorragie trachéale et la victime est tombée à genoux mais le drainage des blessures internes a coulé, pas éclaboussé donc il a du rouler sur le côté et le tireur a avancé pour le tir meurtrier.
Gidelim.
On va rouler.
Evde, arabamın üzerinde geçebileceği bir düzeneek yaptım.
J'ai installé des trucs chez moi pour que ma voiture puisse rouler dessus.
Bunu çatıdan atabilirim. Arabamla ezebilirim. Çamura gömüp, geri çıkarttığımda, gene de ateş eder.
Tu peux lui rouler dessus, l'enterrer, il marchera encore.
Bir an babanız öğretmenlerinizin başını şişirip sizi oradan çıkardı sandınız.
Je suis habillé comme votre père pour rouler vos profs et partir.
Çekimde miyiz?
On était en train de rouler?
Eminim dikkatli bir şekilde kullanabilirim.
Je suis sûr que je peux rouler prudemment
Olmaz, şurada kıvrılıp yatacaktım.
J'allais me rouler en boule.
Onları nihayet kilisede yakaladığımızda, kilisenin otoparkında arabalarıyla bilgisayarlarının üstünden geçiyorlardı.
On les a retrouvés dans le parking, ils utilisaient leurs monospaces pour rouler sur des ordinateurs.
Neden biraz dolaşmıyoruz etrafta?
On peut juste rouler sans but, non?
Yine rüzgâr gibi gideceksin. Louis.
Tu vas pouvoir rouler.
Yanıma yanaştın, duygularımızdan filan bahsettik sonra beni kandırmana izin vereceğimi mi sandın?
Un tour du FBI? On s'est confiés l'un à l'autre, et vous pensez me rouler?
Bak, kartelle iş yapmanın ciddi bir şey olduğunu biliyorum ama artık cebim para görsün istiyorum.
Je sais que rouler avec le Cartel, c'est pas rien. Je veux plus de fins de mois difficiles.
Ders'ü dinleme bile. Bugünün senin için sıkı bir göt deliği olacağına eminim arkadaşım.
Je sens que ça va rouler pour toi, aujourd'hui.
Acıkana kadar daireler çizerek sürmeye devam edeceğim!
Je dois continuer à rouler en cercles jusqu'à avoir faim!
Biraz uzağa gitmemiz gerekebilir.
Il faudra peut-être rouler longtemps.
Cassie Blake her zaman duygusaldır ve gidip onları kontrol etmek istiyor.
C'est toujours le drame avec Cassie Blake, tout le temps, et elle veut rouler jusque là-bas et vérifier que tout va bien.
Muhtemelen, işteyken bir şeyin üstünden geçtim.
J'ai dû rouler sur quelque chose.
Gerçekten sarılıp öpmeyi çok istiyorum.
Je veux lui rouler une pelle.
Bilime göre kendi lastiğini değiştiremeyen bir kadının, bölge başsavcısı olma şansı ne kadar? Yedekle kullanabilirsin, ama yeni bir lastik almalısın.
Vous pouvez rouler, mais changez de pneu rapidement.
Neredeyse üstünden geçiyordum.
Je lui ai presque rouler dessus.
- Tamam, tamam, yeter.
Stop. Contente toi de rouler.
- En iyisi ben yuvarlanıp gideyim artık. - Yuh artık!
"Bon, je vais rouler loin."
Kırık farla dolaşma benim etrafımda.
Vous avez du cran pour rouler dans ma ville avec un phare cassé.
Ama sadece sana, tek bir limuzin turunu çılgın Max zırvalamaya başlamadan tamamlayabileceğimi ispatlamak için.
Juste pour te prouver que je peux rouler sans que Max le dingo n'ouvre sa bouche.
Bayılıyorum seninle ahlaksız teklifçilik oynamaya!
J'adore me rouler dans l'argent avec toi!
Hepsini kullanıp o kadar büyük bir sarma yapacağım ki tüm hücum hattımız bir haftada anca bitirecek.
Et je vais l'utiliser pour rouler un méga pétard géant qu'il nous faudra tout notre ligne offensive et une semaine pour le finir
Çocuğu buldunuz mu?
On ne savait pas. On s'est tous fait rouler
Ayrıca bu araba seni hızlı kullanmaya teşvik ediyormuş gibi hissediyorum.
Et j'ai l'impression que tout ça te donne envis de rouler vraiment vite.
Seni iyileşmiş istiyorum.
Je veux marcher jusqu'à l'autel, pas y rouler.
Eğer oraya gitmezsem iş yapamam.
Pour bosser, faut rouler.
Sadece sür!
continues de rouler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]