Rushmore traduction Français
105 traduction parallèle
Niye? Rushmore Dağı'na çok yakın.
C'est près du Mont Rushmore.
Rushmore Dağı'nı gördüm.
Je connais le Mont Rushmore.
Peki bunun Rushmore Dağı'yla ilgisi ne?
Et le Mont Rushmore intervient là-dedans?
... Rushmore Dağı'ndaki meşhur anıtları görmek için parka gelmiş... insanların korkulu gözleri önünde, Bay Kaplan'a iki el ateş etti.
Elle a tiré deux fois sur M. Kaplan devant l'assistance horrifiée, venue admirer le Mont Rushmore.
Rushmore Dağı'ndaki kafeteryada çalışan Chris Swenson... seslerin yükseldiğini duyunca...
Chris Swanson, employé de la cafétéria, entendit des éclats de voix...
Vay canına! Rushmore Dağı!
C'est le Mont Rushmore!
Rushmore dağından inip etrafına bakınmanın zamanı çoktan geldi.
Il est temps que tu descendes de ton rocher et que tu regardes autour de toi.
Adamın neredeyse heykelini dikecekler.
Il est digne du mont Rushmore.
Mount Rushmore anıtı gibiler.
Quelle galerie!
O halde, döndüğüne göre, şimdi ne yapacağız? Senin için Mt.Rushmore'da oda yok.
Alors, qu'allons-nous faire maintenant que tu es de retour... et qu'il n'y a pas de place pour toi sur le mont Rushmore?
- Rushmore dağı var. Parthenon.
Il y a le Mont Rushmore, le Parthénon.
Rushmore dağını görecek ve biraz da buzda balık tutmayı sıkıştıracağız.
Assez pour voir le mont Rushmore et pêcher un peu sous la glace.
Yanlış yola mı girdiniz? Rushmore Dağı'nı mı arıyordunuz?
On a loupé la sortie pour le Mont Rushmore, les mecs?
Belki de beni görmüşsünüzdür. Yüzüm... -...
Mon visage se trouve sur... le mont Rushmore.
Bu arada, Count Rushmore diye biri yok.
Au fait, il n'y a pas de Comte Rushmore!
İşte Rushmore Dağı'nın oradayız.
Ca, c'était au mont Rushmore.
Reklamlarda kamyonların Rushmore dağına çıkıp Abraham Lincoln'ün... başına park ettiğini görmekten bıktım.
Les pubs qui montrent des camions sur Ie Mont Rushmore qui se garent sur Ia tête d'Abraham lincoln.
Rushmore.
RUSHMORE
Sadece, Rushmore ile ilgili görüşlerinize tamamen katıldığımı belirtmek istemiştim.
Je voulais vous dire que je partage votre point de vue sur Rushmore.
Gerçekten, Rushmore konusunda haklı olduğunuzu düşünüyorum.
Je pense que vous avez raison sur Rushmore.
RUSHMORE ARICILAR KULÜBÜ BAŞKANI
Président des apiculteurs de Rushmore
Annem oyunu okuduğunda Rushmore'da okumam gerektiğini düşünmüştü.
Ma mère l'a lue et s'est dit que je devais aller à Rushmore.
Benim içinse bu ; Rushmore'a devam etmek.
Pour moi, c'est venir à Rushmore.
Ve Rushmore'da ilk yılınız?
Et c'est votre première année à Rushmore.
- Rushmore'da öğretmen olmaya nasıl karar verdin?
Pourquoi enseigner à Rushmore?
Rushmore bir akvaryumu hak ediyor.
Rushmore mérite un aquarium.
Geçenlerde atıldığım Rushmore akademisinin eski öğrencisiyim.
Je suis un ancien élève de Rushmore, d'où j'ai été renvoyé.
Yine de Rushmore'u özledim.
Ça va, mais Rushmore me manque.
Rushmore'da görev yapıyordu. Bu yüzden, öldüğünde buradaki kütüphaneye bağışladım.
Alors à sa mort, je leur ai donné.
Rushmore Arıcılar Kulübü'nün üyesiydin, değil mi?
Tu faisais partie du club d'apiculture de Rushmore?
Beni Rushmore'a bırakabilir misin?
Tu me déposes à Rushmore?
- Benim için hayat, Rushmore'du...
- Rushmore, c'était toute ma vie.
O benim Rushmore'um, Max.
Elle est mon Rushmore, Max.
Bunları Rushmore'da kazanmıştım.
Je les ai eus à Rushmore.
Rushmore'a.
- À Rushmore.
Aslında, farklı bir versiyonunu iki yıl önce yazmıştım. Fakat Rushmore'da oynatamamıştım. - Sahi mi?
J'ai fait une autre version de la pièce, il y a deux ans, mais je n'ai pas pu la monter à Rushmore.
Başkan Washington, Jefferson ve Lincoln ile birlikte, yüzü Güney Dakota'nın Rushmore Dağı gibi görünen kişi.
Avec ceux des présidents Washington, Jefferson et Lincoln... son visage apparait sur le Mont Rushmore.
- Başkan Rushmore kimdir?
Le Président Rushmore.
Bekle bir saniye, Rushmore Dağı ve Pisa kulesi mi?
Le mont Rushmore, la tour de Pise :
Rushmore Dağını hep görmek istemişimdir.
J'ai toujours voulu voir le Mont Rushmore.
Bugün Rushmore'daki havuza başladık.
On a commencé une piscine à Rushmore, aujourd'hui.
O.opsu çocuğunun biri Rushmore tarafının en büyük bölümünü alıyor.
Cet enfant de salaud a la plus grosse pierre tombale du coin.
Baldwin'in ateşli konuşmasından etkilenen yüzlerce insan bugün Rushmore Dağı'nda toplanıp protesto etti. Barış Vatanseverliktir
Émus par le poignant discours d'Alec Baldwin, des milliers de gens manifestent au mont Rushmore.
Bu ben, Mount Rushmore'da iken Görüyormusun?
C'est moi au Mont Rushmore.
Hemen şurada, Başkan Rushmore'un ağzında.
Il est, euh, juste là dans la bouche du président Rushmore.
Ryan... Rushmore Dağına hiç gitmiş miydin?
Ryan, tu as déjà vu le Mont Rushmore?
Üzerinde Rushmore Dağı desenli bir tişört vardı ve o adamlar hiç bu kadar güzel görünmemişlerdir. Özellikle Jefferson ve Lincoln.
Sur son T-shirt du Mont Rushmore, les présidents étaient superbes surtout Jefferson et Lincoln
- Jackie Chan filmi seyrettik. Rushmore dağını havaya uçuracak teröristleri durdurduğu bir film.
- Le film où Jackie Chan tente d'empêcher des terroristes de faire sauter le Mont Rushmore.
Buraya gelirken yemin ederim Mount Rushmore'daki kafalardan birinin esnediğini gördüm.
En le survolant, je jure avoir vu l'une des têtes du Mont Rushmore bâiller.
Count Rushmore be adam!
C'est le Comte Rushmore!
O zamanlar, 30 yaşındaydım.
Il était venu visiter l'Angleterre et il est allé à Rushmore.