Sadık traduction Français
5,604 traduction parallèle
Bu kadar büyük ya da sadık ordusu, olan başka birisini tanıyor musun?
Et en les payant bien. Connaissez-vous quelqu'un d'autre avec une armée aussi large que fidèle?
- Ona çok sadık oldular.
Ils ont été loyaux envers lui.
Ben ve onun bütün sadık dinleyicileri bizler Oz Turner'ın havarileriyiz.
Que moi et tous les fidèles auditeurs sommes et resterons des disciples de Oz Turner.
Merhaba Roger. Lağım farelerin umduğun gibi sana sadık kalmamışlar anlaşılan.
On dirait que tes rats d'égouts ne sont pas si loyaux que ça.
- Ve ona sadık olanları.
Et ceux qui lui sont loyaux.
- Ya da bu kadar sadık?
- et aussi loyale?
Olmaz ama sağ olun, ilk planıma sadık kalacağım sanırım.
Merci mais je crois que je vais m'en tenir au plan de base.
MI6 dünkü problemi nasıl hallediyor ve eğer başkaları bizi sorgularsa Watson ve ben hangi yalana sadık kalmalıyız?
Le sujet? Comment le MI6 gère-t-il le bourbier d'hier soir et à quels mensonges devons-nous, Watson et moi, adhérer, si d'autres personnes nous interrogent?
Lağım farelerin umduğun gibi sana sadık kalmamışlar anlaşılan.
Il semble que tes rats d'égouts ne sont pas aussi loyaux qu'espéré.
Nevison anlaşmaya sadık kaldı mı yoksa polise gitti mi diye merak ettim de.
Je voulais savoir s'il s'en sort, et s'il était allé voir la police.
% 8'lik kısım sadık ve emektar bir çalışan olan Genevieve'e verilecek.
8 % ira à Genevieve pour ses nombreuses années de loyaux services.
Evet ama öyle yapıyorum diye sadık olmayı bırakacak değilim.
Ouais, mais ça ne veut pas dire que je vais arrêter de lui être fidèle.
Ben bu sıkıntılı dönemde bile Jenna'ya sadık kalmayı başarabiliyorsam Ryan bence sen de kardeşinin yanında olabilirsin.
Si j'ai pu rester fidèle à Jenna en ces temps difficiles, Ryan, alors je pense que tu peux être présent pour ta sœur.
Kime sadık olmaya çalışıyorum?
À qui suis-je fidèle?
Bize sadık olduklarını sanıyorsun.
Tu pensais qu'ils nous seraient loyaux.
Ve, babamın dediği gibi,... köpeğinin sana sadık olduğundan emin olmak istiyorsan,... ona sopanı en az bir kez göstermelisin.
Et, comme mon père avait l'habitude de dire..... pour t'assurer que ton chien t'obéisse, tu dois montrer le bâton de temps en temps.
- Sözüne sadık kalamadın.
Tu n'as pas tenu ta part du contrat.
Keşke Julien de senin kadar borcuna sadık olsaydı.
Si seulement Julien avait votre grandeur de sentiments.
Trey Willie asıl tanıklığına sadık kalıyor.
Trey Willie maintient sa première version.
Ve sadık mısın?
Et loyal?
Hak eden kaptana, sonuna kadar sadık kalırım.
À un capitaine digne de confiance, je reste loyal.
Sergileyecek yeni şeylerimiz olmazsa en sadık patronlarımız bile evde oturup Ed Sullivan izlemeyi tercih eder.
Sans de nouvelles expositions, même nos clients les plus loyaux préféreraient rester chez eux et regarder Ed Sullivan.
Bu senin hikayen ve buna sadık kalıyorsun.
C'est votre histoire et vous vous y tenez. J'ai compris.
- Anlattıklarına sadık kaldı.
Il s'est tenu à son histoire.
- Plana sadık kal.
- On s'en tient au plan.
İstediğini söyleyebilirsin tabii ama o oldukça sadık biri.
Pense ce que tu veux, mais il est fidèle.
Pek çok maceramda sadık yol arkadaşım olmuştur.
Il est mon compagnon loyal dans beaucoup de mes aventures.
Yıllar geçmesine rağmen nakliye bağlantıları ona sadık kaldı.
Ses partenaires commerciaux lui ont toujours été fidèles.
Hainler, askerî tutuklular ve özel sektördeki satışlar arasında S.H.I.E.L.D.'a sadık sayılabilecek muhtemel kişiler hiç de etkileyici değil.
Entre les traîtres, les détenus militaires et les vendus dans le secteur privé, les gens qui pourrait être considérés loyaux envers le SHIELD ne sont pas nombreux.
Çünkü ben bir liderim ve lider bir kaptan takımına sadık olmalı.
Parce que je suis le chef et que je suis loyal envers mon équipe.
Evet, sana sadık kalarak hizmet ederken suç ortağın oldum.
Oui, je suis complice, parce que je vous ai servi loyalement.
Plana sadık kalmalıyız.
Je pense qu'on ne doit rien changer.
- Gilzean sadık biri.
- Gilzean est loyal.
Sadık ve sevgi dolu Tanrım.
Dieu d'amour et de paix,
Sadık faytoncunuz sizi bekliyor.
Votre cocher royal vous attend.
Plana sadık kal.
Reste sur notre objectif.
Roma'ya sadık ama Roma hukukuna tabi değil.
Loyal envers Rome, mais exempt des lois romaines.
- Sadık kaldığın bir anlaşma söyle.
Cite moi quelqu'un que tu n'as pas baisé.
Fatah, ailesine sadık biri.
Fattah, sa loyauté et à sa famille.
- O da var. Ama benim sadık olduğum şeylerle senin planların ayrı düşmeye başladı.
Ça aussi, mais ma loyauté et ton programme ne sont pas compatibles.
Bizim gibi sadık değil.
Il n'est pas fait comme nous.
Sadık biri olduğumu ve yardımcı olmaya hazır olduğumu söylüyorum.
Je vous dis que je suis loyal. Et prêt à vous servir.
Orijinal Doğu Ekspresi'ne tamamen sadık tasarlanmış.
Une imitation fidèle de l'Orient Express original.
Bu Anton, çok sadık ve çok tehlikeli bir arkadaş.
C'est Anton, un très fidèle et dangereux ami.
Kısa zaman içinde, ıstırabın katlanılamaz olacağı ve yalanlar prensinin sadık hizmetkârının bile artık yalan söyleyemeyeceği o hassas ana geleceğiz.
Très bientôt, on arrivera à ce moment précis où l'agonie sera si insupportable que même une loyale servante du prince des tromperie ne peut plus tromper.
Ona sadık.
Fidèle à lui.
Oldukça kısadır.
Elle est plutôt petite. Dans les 1 m 65.
Arka tarafta ikinci bir bar var bekleme sırası daha kısadır.
Il y a un deuxième bar au fond où il y a moins de queue.
Plana sadık kalmadım.
Je m'excuse.
Benim kızıma sadık kalamadım.
Et j'étais tellement excité par mon plan, que je n'ai pas tenu compte de ma copine.
Kızım, ben de sözüme sadığımdır.
Fille, moi aussi je garde mes promesses.