Sakar traduction Français
802 traduction parallèle
Nasıl da sakarım.
Quelle sans tête je fais!
Ajans umarım sakar olmayan birini gönderir.
Puisse l'agence m'en envoyer un qui ne casse pas tout!
Hayır, buradaki sakar bir erkek bulut... şuradaki yumuşacık minik bir dişi bulutla karşılaşınca, dişiye doğru kabarır dişi telaşla uzaklaşır, erkek dişi buluta doğru yelkenlerini şişirir.
Quand un gros nuage rencontre une petite nuée, il se précipite sur elle. La petite nuée s'enfuit.
Sakar bir erkek bulut, yumuşacık minik bir dişi bulutla karşılaşınca!
Quand un gros nuage rencontre une nuée.
- Hayır, sadece sakarım.
Ah! t'es maladroite!
Ona eskiden Sakar Shaw derdik.
Charlie Shaw! Ça alors!
Sıradan, bildiğiniz sakar bir tesisatçı.
Un ordinaire et maladroit plombier.
Önüne baksana sakar öküz...
Regardez où vous allez, gros bœuf maladroit.
Öyle sakar ve aptalım ki, sizi asla hak edemem.
Je sais que vous pouvez trouver mieux que moi.
Jackie, tanıdığım en tatlı sakar kadın sensin.
Jackie, tu es une femme délicieusement maladroite!
- Daha da sakar olmak isterdim.
- Je voudrais l'être plus!
Ama yere indiklerinde, güçsüz, zavallı ve yardıma muhtaçtırlar. Çocuklar gibi sakar olurlar.
Quand ils retouchent terre, ils sont faibles, pauvres, désarmés, maladroits comme des enfants.
- Sen tuğla taşıyan, sakar bir moronsun.
- Oui, et vous ramassez les briques.
- Sakar!
- Espèce d'empoté!
Ne sakarım!
Quel maladroit!
Ne sakarım.
Comme je suis maladroite.
Nazikçe, seni sakar işe yaramaz!
Doucement! Maladroit! Bon à rien!
Çek şu ayağını gözümden, seni sakar öküz.
Enlevez votre pied de mon œil, grosse dondon.
Benim için açar mısınız lütfen, çok sakarımdır da.
Pourriez-vous l'ouvrir pour moi? Je suis très maladroit.
Sakar filler dekorumu mahvettiler.
Ils ont massacré mon décor.
Kes şunu, sakar herif!
Arrêtez, maladroit!
Elleri bugün biraz sakar da.
On est maladroit, aujourd'hui.
Seni sakar şey!
Espèce de maladroite!
Seni sakar, küçük aptal.
Petite imbécile maladroite.
Biraz sakar olduğunu düşünmüştüm. İlk başladığında sen nasıldın.
Je la trouve un peu gauche.
Çek şu sakar ellerini.
Enlève tes grosses pattes.
Sürücüm çok sakar. Mühim değil.
- Mais pas du tout.
Ne sakarım!
Je ne suis qu'une sotte.
Hem sadece sakar da değil, ben... -
Et moi, j'ai pas été que maladroite, j'ai été.
Ama belki de bu sakar bunağın dedikleri doğrudur.
Mais cet idiot dit peut-etre vrai.
Ama ben çok sakarımdır.
Je suis si maladroit!
Affedersiniz. Ne sakarım.
Excusez ma maladresse.
- Hayır, ben sakarımdır.
- Je ne sais pas danser.
- Sakar mı? Siz mi?
- C'est en fendant du bois.
Sakar bir çocuk
Et maladroite!
Sakar şey, ne yaptın öyle?
Idiot, ne fais pas de bruit!
Ackerman, bu berbat kitaba bakıyordum da. Birleşik Devletler Piyadesindeki en sakar asker sensin.
Vous êtes le soldat le plus sujet aux accidents de toute l'infanterie.
Seni sakar, küçük budala!
Petite maladroite!
Bu sakar ahmağın yüzünden biri burada olduğumuzu biliyor.
Grâce à ce crétin maladroit, quelqu'un nous sait ici.
Biraz sakarımdır ama elimden geleni yaparım.
Et voilà, j'suis un peu maladroit c'est vrai Mais je fait tout c'que j'peux
- Çok sakarım. Özür dilerim. - Kurur.
- Je suis tellement maladroite.
Sakar mısın sen?
Tu peux dire que tu es lent.
Savunma makamının, bu mahkemeye yaptığı, Zalimce ve sakar ataklardan dolayı tessüf ederim suçluluğun yükünü Kalbi kırık Bay Hubble'ın ölmüş ve masum oğlunun üstüne atıyor
Je ne peux que déplorer, tout comme ce tribunal, la tentative cruelle et maladroite de l'avocat de la défense de rejeter la culpabilité sur le fils décédé de cet homme au cœur brisé, M. Hubble.
- Evet. - Artık sakar değil.
On l'appelait Shaw le grand sot!
Ne kadar sakarım böyle.
Maudite soit ma maladresse.
Çok sakarım...
Maintenant, souriez.
Ne kadar da sakarım.
Maladroit!
Sakar bahriyeli, gittiğin yere baksana.
Maladroit, ouvrez l'œil.
Ne sakar şeyim.
Suis-je maladroite!
Ne kadar da sakarım.
Pardonnez-moi! Je meurs de honte!
Odun keserken elim yaralandı. Ne kadar sakar olduğumu bilirsiniz.
- Vous êtes blessé?