Salgın traduction Français
2,386 traduction parallèle
Çiçek salgınıyla ilgili bir durum varmış.
À cause de la variole.
Şu anda salgın kanalları aşıp Christiansborg'a ulaştı.
Aujourd'hui, l'épidémie a franchi les canaux et atteint Christianbourg.
Çiçek salgını insan ayırt etmez, Bay Guldberg.
La variole n'est pas sélective.
Uzun yıllar önce, veba salgını olduğu zamanlarda.
Il y a plusieurs années, il y a eu une épidémie.
Londra'nın Doğu tarafında virüs salgını vardır ve hızla merkeze doğru yayılmaktadır.
Il y a une infection virale concentrée dans l'Est de Londres... qui se propage rapidement vers le centre.
Merakıma yenik düşüyorum ama acaba burada bir salgın mı çıkmış?
Je m'interroge... Y a-t-il eu une pandémie?
Tedavi bulmak ve yeni bir salgını engellemek için DNA'ndan yararlanıyorduk.
On utilisait votre ADN pour trouver un remède et y mettre un terme.
İnan bana salgın çıkarsa işin başında olmak istemezsin.
Et croyez moi, vous ne voulez pas vous retrouvez dans le pétrin pour une contagion à grande envergure.
Sana bulaşan virüs St. Petersburg salgını kaynaklı.
Le virus que vous avez est connu sous le nom de souche de St Petersburg.
Avrupalıların açgözlülüğün salgın bir hastalık olduğunu unutmaları durumu haricinde.
Mais les Européens avaient compté sans le fait que la cupidité était contagieuse.
Orada hastalığa neden olabilecek... Is there anything in there that could cause disease,... bakterisel bir salgın ve mutasyon var mı?
Y a t-il quelque chose là-dedans qui pourrait causer la maladie, épidémie bactérienne, ou mutations?
Burada bir tür salgın yaşıyoruz.
nous avons une sorte d'épidémie ici.
Tıbbi bir salgın var Claridge'de.
Une épidémie médicale ici dans Claridge.
Bir tür virüs arıyorduk. Bir tür virüs salgını.
Nous cherchions une certains types de virus, une sorte d'épidémie virale.
Hükümetin resmi kanalı salgının mevsim dışı yüksek su sıcaklıklarına bağlı ortaya çıktığını söyledi.
La ligne officielle du gouvernement était que l'épidémie était due à une température anormalement élevé de l'eau
Kominist salgını var ve sosyalistler felan... her neyse işte bir kanser gibi toplumumuzun birliğini yok ediyorlar.
Leur influence insidieuse. Les socialistes, les gauchisants! Ils sapent les fondements de notre société.
Kırmızı Kraliçe tehdide yanıt Aşırı bir şekilde viral salgının..
La Reine Rouge a répondu à la menace de l'épidémie virale d'une manière extrême.
Orman yangını gibi viral salgın yayıldı
L'épidémie virale s'est propagée comme une traînée de poudre.
Onlar New York'un merkezinde, simüle bir salgın, yeniden Ruslar bunu gösterdi ve onlara virüs sattı..
Ils ont recréé le centre de New York, simulé une épidémie, l'ont montré aux Russes, et leur ont vendu le virus.
Onlar Moskova'da simüle bir salgın ve Amerikalılara sattı
Ils ont simulé une épidémie dans Moscou, et l'ont vendu aux Américains.
- Tokyo'da salgını.
- Une épidémie à Tokyo.
- Çin'de bir salgın.
- Une épidémie en Chine.
Salgın mı?
Quelle terrible maladie!
Kendi şehrini veba salgını ile hasta ettiğine inanmamız için nedenler var.
Nous le soupçonnons d'avoir infecté sa propre ville avec la peste qui l'infeste.
Bu salgına sebep olan kişinin cezalandırıldığını görecek kadar yaşayacak mıyım?
Vivrai-je assez longtemps pour voir le responsable de cette peste... châtié?
Salgın neticesinde canından olmak istemiyorsa elbette.
Sauf si il veut mourir lui même de la peste.
Napoli salgınına tutuldum.
Nous avons la fièvre Napolitaine.
Bu bölgede bir salgın başladı ve ben de inceleme yapıp sorun olup olmadığına bakacağım.
Il y a eu une épidémie dans toute cette zone, et je veux juste faire une inspection, assurez-vous que le, euh, périmètre soit sécurisé.
Biliyorsun, etrafta salgın gibi bir şey var.
Tu sais, y a quelque chose qui traine dans l'air.
- Salgın gibiler lan!
Une épidémie!
Bilim adamları Bezoar salgınına engel olmanın tek yolunun asıl Bezoar'ı öldürmek olduğunu söylüyor.
D'après les chercheurs, le seul moyen d'arrêter l'épidémie est de tuer le premier bézoard.
Viktorya devrinde, hayat sigortasının gelişiyle arseniğin sinek kâğıdında kullanılmaya başlanması ile birlikte zehirlenme salgınları başladı ve kadınlar asıl mesleklerinin'katil'olduğunu keşfetti.
Ça va déranger qui? Où est cette boite des affaires inexpliquées.
Tony, Dünya Sağlık Örgütü'nü ararsak, basına, tifüs salgınına ClearBec'in neden olduğunu açıklamış kadar oluruz.
Appeler l'OMS reviendrait à admettre publiquement que ClearBec est à l'origine du typhus.
Hayır, ama bana bunun akıl almayacak bir felaket olduğunu, ancak o şekilde tifüs salgınını önleyebileceğini söyledi.
Non, mais il affirme que vu le désastre, c'était le seul moyen de contenir l'épidémie.
Francis filtreleme tesisimize girip sisteme zarar verdi. Bu da tifüs salgınına neden oldu.
Francis a saboté le système de filtration, causant l'apparition du typhus.
Tifüs salgını çıktığında onu ziyarete gitmiştik.
On lui rendait visite.
Son salgın kaydı 1919 yılına aitmiş.
La dernière épidémie connue remonte à 1919.
X sendromu bir hastalık salgını.
Le syndrome X est une épidémie...
Çünkü İnternet'te bozulmuş kavunların sebep olduğu salgını okumuştu.
Parce qu'il lisait un article en ligne sur les effets néfastes de la consommation d'un melon avarié.
Korkarım ki zorbalık salgın hastalık gibi yayıldı.
Le harcèlement est devenu un fléau.
Zorbalığın salgın hale geldiğini hepimiz biliyoruz.
Le harcèlement est devenu un fléau.
Kyle da ben de istediğimizi alacağız. Baylar bayanlar, ülkemizde bir salgın kol geziyor. Obezite vergi mükelleflerine milyon dolarlara mal oluyor ve bazıları bu açığı suistimal ediyor.
et moi aussi. une épidémie touche le pays. et certains profitent de ce mauvais système. et mon associé a édité cette vidéo choquante.
Şişman çocukların makarnada güreşmesine nasıl izin verdik? Obezitenin bir hastalık değil, salgın olduğunu anlamalıyız artık.
Quand avons-nous régressé au point de faire lutter des enfants obèses? mais pas une maladie.
Bence bir salgın var.
Je pense qu'on a un début d'épidémie.
Hani kadınlar orgazm olduğunda bir beyin kimyasalı salgılandığını söylemiştin ya?
Tu m'avais parlé d'une substance chimique du cerveau produite quand une femme jouit?
Şimdi, bu normal vibrio belirtilerinden biraz farklı. ya da "Cryptosporidium" salgınından.
ou une épidémie de Cryptosporidium.
Zombi salgınıyla mı ilgili?
Un fléau de zombies?
MR sonucu prolaktin salgılayan tümör varlığını doğruladı.
L'IRM confirme le macroprolactinome.
Salgıların dengelenmesi için kanaması gerekiyor.
Il faut saigner afin de faire sortir les humeurs.
Şarap beden salgılarının dengesini bozacaktır!
Le vin va déséquilibrer les humeurs du corps!
Beyninin noradrenalin salgıladığını hissettin.
La noradrénaline relâchée dans ton cerveau.