English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ S ] / Salir

Salir traduction Français

1,047 traduction parallèle
Bunu şuraya koyacağım böylece fazla kirlenmeyecek.
Je mets ça là pour ne pas vous salir.
Budala Carrasco. Bu güzel bayanın çalınmış para ve mücevherlerle kendini kirletmesini nasıl beklersin?
Pourquoi cette grande dame irait-elle se salir avec tous ces bijoux et cet argent volés?
Scott, bu mektupları toplayarak ellerini kirletmek istememiştir...
Scott ne voulait pas se salir les mains.
Siz benim adımı karalamayamı çalışıyorsunuz?
Vous essayez de salir mon nom?
Üzeriniz batacak.
Ton kimono va se salir.
Temiz ve tertipli görünmelisin!
Essaie de ne pas te salir!
Yüzüme nasıl böyle bir leke sürersiniz?
Comment pouvez-vous salir ma réputation comme ça?
Hal böyleyken, sen herkesin önünde ve tanrının huzurunda körlüğümle ve ilerlemiş yaşımla alay ettin.
Et, puisque il te paraît juste de salir mon grand âge et ma cécité.
Neden düşüncelerimizi bu aptal oyunlarla kirletiyoruz?
Pourquoi salir nos sentiments avec cette comédie stupide!
Sana daha kaç kere şişelerimi kirletmemeni söylemem gerek?
Je t'ai déjà dit de pas salir les bouteilles!
Üstümü başımı batıracağım.
J'ai peur de salir mes vêtements.
- Elbiselerim kirlenecek.
Non, non! Je vais salir mes habits!
Daha geceyi bitirmedim.
Je n'ai pas encore fini de salir ce soir.
Camdaki her şekil... diğer camdaki anlamsız şekilleri... kirletmeden, anlamlı kılacak.
Un signe sur un verre... corrige sans le salir... un signe peint auparavant sur un autre verre.
Dikkatli olmalarını istediğin şu iki adam var ya, eğer sen eski dostlarının hatırına,... aniden fikrini değiştirseydin, ellerini kirletmeden benim boynuma idam halatını geçirdikten sonra, sana olduça zor zamanlar yaşatacaklardı.
Ces deux gars dont tu as parlé et dont tu veux que je m'occupe, ils ont dû t'en faire voir de toutes les couleurs... pour qu'après m'avoir passé la corde au cou sans te salir les mains, tu changes soudainement d'avis, tout ça au nom de notre vieille amitié, comme tu dis.
Bu dünyada hayatta kalmak için Samurailer ellerini kirletmet zorunda kaldı.
Le monde est ainsi fait qu'il oblige les samouraïs à se salir les mains pour survivre.
Kirlenme korkusu ile kaçtın.
Tu as fui par peur de te salir.
- Güzelim paraşütü kirletemem.
- Salir un joli parachute.
Kötü görünmesini istemedim.
Je ne voulais pas salir sa mémoire.
Şerefine leke sürecek bir şey yapmam.
Je ne ferais rien qui puisse salir votre honneur.
Ailenden intikam alıyorsun kirli çamaşırlarını ortaya seriyorsun.
Tu sais, j'aime pas tellement cette idée de raconter sa jeunesse, de critiquer ses parents, de les salir.
Tachibana ismini asla bu şekilde kirlettirmem!
Qui peut bien salir notre nom ainsi?
- Neden kirleteyim ki?
Euh, pourquoi le salir?
Her şeyi kirletmeden önce şunu götürün.
Emmenez-le. Il va tout salir.
Onlar benim adımı karalamaya çalışıyorlar. Bütün yaptıkları bu.
Ces types veulent salir ma réputation.
Ellerini kirleteceğin bir işte çalışmanı istemiyorum.
Il n'est pas question que tu fasses un métier où tu dois te salir les mains.
Demek artık pis işlerini başkalarına yaptıracaksın?
Vous craignez de vous salir les mains?
Burayı kanla kirletmek utanç verici olur.
C'est vrai, ce serait dommage de tout salir avec du sang.
Ne cüretle namıma leke sürersin sen!
Comment oses-tu salir ma réputation!
Hayır. Ellerinizi kirletirsiniz.
Non, vous allez vous salir les mains.
Arkadakilerden ricam, lütfen halıya pislemeyin.
Je demande à ceux qui sont au fond de ne pas salir la moquette.
Civcivlere yuvalarını kirletmemeleri öğretilmiş, ve çabaları dikkate değer.
Les petits ont appris à ne pas salir leur nid. Ils visent très bien.
Halıyı batırmamaya bak, olur mu evlât?
Essaie de ne pas salir le tapis, d'accord?
Kirli ayakkabılarla pahalı kilimler üzerinde mi yürümek istiyorsun?
Tu veux salir des tapis précieux?
Hiçkimse seni kirletmeye cesaret edemez.
En rien je n'oserais vous salir.
- Giysilerinizi kirleteceksiniz, Dr. Wilbur.
Non, non. - Vous allez salir votre robe.
Yeri kirletmemek için ayakkabılarımı çıkardım.
C'est pour ne pas salir le parquet.
İnanın bana, asla size ya da kocanıza zarar verecek bir şey yapmam, yemin ederim.
Je ne ferai jamais rien qui puisse vous salir, vous ou votre mari, je vous le jure.
Kağıt yüzbaşısı.
qui a peur de se salir les mains.
Onları alamam, halımı kirletir.
Je ne veux pas salir mon tapis.
Bilmiyorum.
J'avais peur de... salir mes vêtements, ou... d'avoir de mauvaises notes sur mon bulletin. Comment dire?
Seni kovalayarak vakit geçiremem.
Je ne veux pas me salir les mains.
Size dokunmam çünkü daha da fazla kirlenirsiniz.
Je ne te touche pas ou je vais te salir encore plus.
Orayı kirletirim.
Je vais les salir.
Pantolonunu kirletiyorsun.
Tu vas salir ton pantalon.
Onları duvarları boktan yapmak için kullanma.
Ne les utilise pas pour salir les murs avec des graffitis.
Fakat dandik şeyler yapacaksan vaktini boşa harcama.
Mais ne gaspille pas ton temps à tout salir.
Kim aynı zamanda hem şık hemde pasaklı görünmek ister?
On va pas se salir alors qu'on est à la mode.
Dünyaya karışmalı, kirlenmeli.
- Il fallait que j'aille me salir.
- Evet. Oh, hayır, hayır.Ellerimi kirletmem.
Je refuse de me salir les mains.
Ellerini kirletmenin vakti geldi, evlat.
Il est temps de te salir les mains, fiston.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]