Salı günü traduction Français
1,371 traduction parallèle
Etkileyici sonuçlar alamazsak salı günü işimiz çok zor olur.
Si on n'a pas de résultats majeurs, mardi on va galérer.
Salı günü.
- On est mardi.
Hayır, rezervasyonumuz Salı günü başlıyor.
- Nos réservations commencent Mardi.
Salı günü bir toplantı daha var.
Il y a une autre réunion mardi prochain.
Eylem! Salı günü hatırlasana.
Mardi, tu te souviens?
Salı günü bileğini gördü ve hemen odasına koşup... kendini duaya ve tövbelere gömdü.
Le mardi, il entrevit sa cheville et dut se réfugier dans sa chambre pour prier et réfléchir.
Salı günü bir kaç tanesini aradım. ... ve sonunda bir tanesine ulaştım. Kentucky'de bir "İncil Sohbetleri" istasyonu var.
Alors, mardi, je me suis mis à les appeler et je suis tombé sur une radio biblique du Kentucky.
Teşekkürler. Salı günü mü görüşüyoruz?
- Je vous revois mardi?
Ama Salı günü Danimarka'da olacak ve o zaman sizinle buluşabilecekmiş.
Mais il sera au Danemark mardi et pourra vous y voir.
O işi salı günü hallettim.
Je m'en suis occupé mardi.
Salı günü saat 2.30'da.
Le mardi à 14h30. Un instant.
ne zaman gidiyorsun? - salı günü.
- Alors tu pars quand?
Salı günü boşum...
Je ne suis pas là mardi...
Biliyorsun o serseri salı günü ödeme yapmayacak.
Tu le sais bien qu'il viendra pas payer mardi.
Salı günü dersin olmadığı için çok şanslıyım.
Je suis contente que vous n'ayez pas cours le mardi.
Hey, Bender, bu arada salı günü bir holofonör resitalim var. Ve birilerinin gelmesini çok istiyorum. Lütfen.
Bender, j'ai un récital d'holophone mardi et j'aimerais que quelqu'un soit là.
- Salı günü iki film birden izleriz. Çarşamba günü Sapporo var. Perşembe günü bedava makyaj.
Deux films mardi, la boutique de cosmétiques mercredi, une petite séance maquillage jeudi, et on arrive au
- 16 mı? - Salı günü. - Doğum günün kutlu olsun, Doogie.
Quand ils cambriolent ta chambre, les voleurs professionnels commencent toujours par le tiroir du bas et remontent
Çatı tamircileri salı günü geliyorlar.
Le couvreur vient mardi après-midi.
Salı günü okul toplantısı var dedi.
Elle a parlé d'une réunion à l'école.
Onu tekrar salı günü göreceksin. Tanrım. Depozitomu geri almak için birkaç evrak imzalamam gerekliydi.
J'ai des papiers à signer pour récupérer mes arrhes.
- Salı günü Şili'ye gidiyorum.
Je pars au Chili mardi prochain.
Geçen salı, gelen kutusu boşaltılmış. Geçen Salı günü onun bu dengesiz davranışlarını tetikleyen bir şey olmuş. Tamam.
La boîte e-mail a été vidée mardi dernier.
Geçen salı günü onun başına bir şey geldiğini düşünüyoruz, büyük bir şey.
On pense qu'il lui est arrivé quelque chose d'assez grave mardi.
Daha sonra da Salı günü eve geldi, ve anneme ona tecavüz ettiğini söyledi.
Elle est rentrée mardi soir en disant à ma mère qu'elle s'était fait violer.
Bayan Norton bizi, kızının salı günü tecavüz edildiği konusunda bilgilendirdi.
Mme Norton nous a dit que sa fille avait été violée mardi.
Buraya Salı günü geldim.
Je suis rentrée mardi.
Salı günü öğlenden sonra.
Mardi après-midi.
- Ya salı günü senin evindeki?
- Et mardi chez toi?
- Bu salı günü öğleden sonraydı.
- C'était mardi après-midi.
Ama Jennifer kendini birden salı günü sizin evde buldu, ona eski yöntemlerle arka çıktın.
Mais Jennifer a repris ses bonnes vieilles habitudes chez toi mardi soir.
Birinci kayıtlı mesaj salı günü saat 20 : 32'de bırakıldı.
Premier message sauvegardé. Reçu, mardi, à 20 h 32.
- Salı günü gece onbir de.
- Mardi, à 23 h.
- Salı günü öğleden sonra.
- Mardi après-midi.
- Scott MacAllister salı günü burada mıydı? - Evet.
- Scott MacAllister était là jeudi soir?
Bana raporu getir... bende sana salı günü bu dondurucunun anahtarını vereyim.
Tu m'apportes ce rapport... Je te donnerai cette clef mardi matin.
- Salı günü görüşürüz.
- Je te vois mardi.
Salı günü görüşürüz.
À mardi.
Mesele şu ki, Salı günü açık değiliz.
Seulement, c'est que... on n'est pas ouverts les mardis.
Salı günü burada değilim.
Oui, je suis pas là le mardi.
Eğer ben Salı günü burada değilsem... ve Salı günü açık değilsek... ve bugün Salı günüyse ve ben burada duruyorsam, o zaman bu nasıl oluyor?
Je ne suis pas là le mardi, on est fermé le mardi, pourtant aujourd'hui on est mardi et je suis là, comment ça se peut?
Salı günü açık değil.
Il n'est pas ouvert le mardi.
Bugün seçim günü, 8 Kasım 2004, Salı.
C'est le jour de l'élection, le mardi 8 novembre 2004.
Onu salı günü gördüm.
- Tu vois encore Nash? Je l'ai vu mardi.
Pazar günü gelin, detayları tartışalım tamam mı?
Écoute, viens dimanche et on discutera... logistique.
Haydi ama Salı günü ödeyeceğim.
C'mon!
Pazartesi, Salı şort, Çarşamba yıkama günü.
Lundi, mardi, short. Mercredi, on le lave.
Geçen Salı delil gösterilecekti, geçen Cuma oturum yapılacaktı. - Sen Pazartesi günü erkenden gittin.
Pour la déposition de mardi dernier, l'audience de vendredi, et tu es partie tôt lundi.
Pazar günü ortalıkta yoksun. Fakat Salı saha bir orduyla buraya geliyorsun.
On ne vous voit pas à la messe du dimanche, mais mardi, vous débarquez avec une armée.
Salı'ya kadar bekle, belki bir kaç gemi limana yanaşır... ve lanet tebriklerimle, günü kurtarırsın.
Jeudi, sur les deux rafiots qui vont se pointer, on a toutes les chances de faire ceinture, tu vas voir.
Bu Ethan'ın tüm e-mail hesaplarını sildiği gün. Salı günü.
Mardi.