Sana bir şey diyeyim mi traduction Français
126 traduction parallèle
Sana bir şey diyeyim mi? Eğer kalırsan yapılacak bir sürü iş olacak, çünkü burası için düşündüğüm fikirler var.
Bon, si tu restes... n'oublie pas que le travail ne manque pas par ici.
Sana bir şey diyeyim mi, Verna sırtımı Büyük Ed'in beni arkamdan vurmasına yetecek kadar uzun bir süre dönecek olsam sırtımda bir delik olurdu.
Ecoute, Verna, Si je tiens à me faire baiser par Big Ed, j'aviserai!
Sana bir şey diyeyim mi?
Écoutez-moi bien.
Sana bir şey diyeyim mi? Utanç verici bir şey? Bunca yıldır başka bir kitaba bir defa olsun dokunmamıştım.
Le pire dans tout cela, c'est que depuis, je n'ai plus ouvert un livre.
Sana bir şey diyeyim mi!
Je vais vous dire ce que j'en pense.
Sana bir şey diyeyim mi? Önce bana geldiğine çok sevindim.
Je suis reconnaissant que vous soyez venue me voir d'abord.
Baksana Paul, sana bir şey diyeyim mi...
Ecoute, Paul, faut que je te dise...
Sana bir şey diyeyim mi?
Je vais te dire quelque chose.
Sana bir şey diyeyim mi? O kişi ben olmayacağım!
ce sera pas moi.
Sana bir şey diyeyim mi, bu karınla ilgili en kötü anınsa çok mutlu bir adam olmalısın.
Si c'est la pire histoire sur ta femme... tu dois être un homme heureux.
Sana bir şey diyeyim mi?
- Tu sais quoi?
Sana bir şey diyeyim mi evladım, benim asıl zevkim... senin gibi gençlerle bizim gençlik merkezinde çalışmak.
Ma plus grande satisfaction, c'est de travailler avec des jeunes au Centre de la Jeunesse.
Sana bir şey diyeyim mi?
Tu sais quoi...?
- Charlie, sana bir şey diyeyim mi?
- Charlie, tu sais quoi?
- Sana bir şey diyeyim mi? Öldüm öldüm dirildim, sürtük. Sen evde oturmuş Kaptan Kanguru'yu izleyip kakaolu sufleleri yerken -
J'ai été en enfer pendant que tu regardais la télé.
Fakat sana bir şey diyeyim mi?
Mais je vais te dire un truc.
Sonuçta hepsi hak ediyor. - Bıktım müvekkillerimi savunmaktan. Sana bir şey diyeyim mi?
Si ça fait du mal, c'est toujours des gens qui le méritent.
Sana bir şey diyeyim mi, dostum.
Je vais te dire un truc.
Sana bir şey diyeyim mi, şef.
Je vais te dire, sachem.
Sana bir şey diyeyim mi? Sana inanmıyorum.
J'aime pas qu'on se foute de moi.
Sana bir şey diyeyim mi, canım? - Ne diyeceksin?
- Avançons petit á petit par lá.
Sana bir şey diyeyim mi?
Et tu sais quoi?
Sana bir şey diyeyim mi? Açık konuşacağım.
Tu sais, Kostia... je vais être franc :
Sana bir şey diyeyim mi Lisi, hiç tahmin etmezdim bu filmin...
Franchement... - Je ne pensais pas que le film...
Sana bir şey diyeyim mi? Sorunlar yaşayan bir kadına bakıp ihtiyacı olan şey iyi bir düzüşme diyen salak adamları bilirsin değil mi?
Vous savez, ces salauds qui disent des femmes qui ont des problèmes :
Sana bir şey diyeyim mi? Sana yakın insanlar uçurumdan düşüyor.
Tu sais... ceux qui t'ont approché ont fini dans des canyons.
Sana bir şey diyeyim mi canım, günün birinde bu ev çok derli toplu olacak.
Je vais te dire quelque chose, ma chérie. Un jour, cette maison sera beaucoup plus nette.
Sana bir şey diyeyim mi?
D'accord. Tu sais quoi? Je peux être honnête avec toi?
Sana bir şey diyeyim mi?
Tu peux me croire...
Sana bir şey diyeyim mi?
Je peux te dire un truc?
Ben sana bir şey diyeyim mi?
Je peux te dire un truc?
Sana bir şey diyeyim mi, artık seninle yarışmam gerekmiyor.
Je vais te dire une chose. Pas besoin de rivaliser avec toi.
Sana bir şey diyeyim mi, dünyadaki gelişmelere paralel, değerler değişti.
J'ai quelque chose à te dire. Depuis les attentats, les valeurs ont changé.
Gerçekten. Sana bir şey diyeyim mi?
Vraiment, Ray.
Sana bir şey diyeyim mi, her kimsen defolup git!
Je sais pas qui vous êtes, mais à votre place, je foutrais le camp!
Sana bir şey diyeyim mi, Tara?
Tu veux que je te dise, Tara.
Sana bir şey diyeyim mi, o nefreti istersin.
Crois-moi, cette haine est nécessaire.
Sana bir şey diyeyim mi? Benim bu işte Tony B'ye ihtiyacım yok, ancak 3.bir taşak kadar gerekli.
En tout cas, j'avais pas plus besoin de Tony que d'une autre couille.
Sana bir şey diyeyim mi?
Drôle de coïncidence.
Sana bir şey diyeyim mi, Beth?
Tu sais quoi, Beth?
Bir şey diyeyim mi, böyle bir gün sanki biri sana hediye vermiş gibi hissediyorsun.
J'aime repasser pour toi!
Bir şey diyeyim mi? Keşke evlenirken sana bu setin geri kalanını da alabilseydim.
Tu sais... c'est dommage que je n'aie pu t'acheter la parure entière.
Sana bir şey diyeyim mi?
Tu sais quoi?
Baksana Paul, sana bir şey diyeyim mi,
Ecoute, Paul, faut que je te dise...
Sana bir şey diyeyim mi.
- Je lui envie ça.
- Eminim. Sana bir şey diyeyim mi Sam?
Tu sais quoi?
Bir şey diyeyim mi sana?
Tu veux que je te dise?
Sana bir şey diyeyim mi? Bu çok utanç verici.
C'est affreux!
Tabii, tabii, bir şey diyeyim mi, okuldaki çocuklar özel bir giysi giydiğini gördüklerinde, o giysi üzerindeyken sana vurmak isterler.
Oui, oui. Maman, laisse-moi te dire quelque chose. Quand les autres à l'école voient que tu es en ravissant petit costume, ils n'ont qu'une envie, c'est de te taper dessus.
Ve bugün burada durmuş tam önümde sana bakıyorum. Üstelik beni yenebileceğini düşünecek kadar da cüretkarsın. Bir şey diyeyim mi dostum?
Mais quand je te vois la, devant moi, assez arrogant pour croire que tu peux me battre, je te le dis, ça me donne envie de botter tes fesses de carotte!
Sana o kurallar hakkında bir şey diyeyim mi?
Vous voulez mon avis sur le règlement?