Sanmıyorum traduction Français
34,496 traduction parallèle
İşe alınacak birinin dinlenmeye müsamaha göstereceğini sanmıyorum.
Je n'imagine pas une nouvelle recrue accepter d'être sur écoute.
Ben sadece... Bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
Je ne pense pas pouvoir le faire.
Ruhun geri dönebilse bile ikinizin de kokuya dayanabileceğinizi sanmıyorum.
Même si ton âme pouvait retourner vers lui, je doute qu'aucun de vous deux supporteraient l'odeur.
- Üzgünüm Cruella ama senin yarım kalan işinin, seni istediğin bir yere götüreceğini sanmıyorum.
Désolé, Cruella, mais je doute que ce qui te retiens ici-bas t'emmène où que ce soit qui te plaise.
- Soyadını bildiğimi sanmıyorum.
Je doute connaitre votre nom de famille.
Daha önce kucağıma bebek aldığımı dahi sanmıyorum.
Je ne sais même pas si j'ai déjà tenu un bébé.
Bu kadının yıllardır bir fincandan daha ağır bir şey kaldırabildiğini sanmıyorum.
Je doute qu'elle ait déplacé plus lourd qu'une tasse de thé depuis longtemps.
Okuduklarından başka sana söyleyebileceğim başka bir şey olduğunu sanmıyorum.
Je ne pense pas pouvoir vous dire quoi que ce soit que vous n'ayez déjà lu.
- Hayır, hiç sanmıyorum.
Je ne crois pas.
Sanmıyorum.
Je ne crois pas.
Sanmıyorum.
J'en doute.
Sanmıyorum.
Je ne le pense pas.
Kalbimin daha fazlasını kaldırabileceğini sanmıyorum, herhalde iyi haberin de vaftiz anne olacak olmamdır değil mi?
Je ne pense pas que mon cœur peut prendre plus de cela, donc, euh, Je suppose que les bonnes nouvelles est que je suis la marraine?
Ben sadece... hayır mülakata gideceğimi sanmıyorum.
Je, je ne sais... Je ne pense pas que je vais aller à l'audition.
Oh, ı bunun doğru olduğunu sanmıyorum.
Oh, je ne pense pas que ce soit vrai.
Bir hırsız olduğunu sanmıyorum.
Je pense pas que vous soyez un voleur.
Bunun ilişkimizi etkileyeceğini sanmıyorum.
Ben, je ne vois pas vraiment en quoi cela va affecter notre relation.
Düşündüğümüzü sanmıyorum.
Je ne pense pas qu'on pensait.
- Sanmıyorum.
Je ne pense pas te le vendre.
Bunun olağandışı olduğunu sanmıyorum.
C'est si inhabituel?
Bunun doğru olduğunu sanmıyorum.
- Je doute que ce soit exact.
Hayır. Üzgünüm ama Yüzbaşı Hicks'in neden burada olduğunu öğrenmeyi istiyorum ve bunu merak eden tek kişi de ben olduğumu sanmıyorum.
Pardon, mais je voudrais vraiment savoir pourquoi il n'est pas là, et d'autres le veulent aussi.
Bunu kabul edeceğimi sanmıyorum.
J'en ai pas trop envie.
Resmi olarak tanıştığımızı sanmıyorum.
Bien, je ne pense pas que nous ayons été formellement présentés.
Resmi olarak tanıştığımızı sanmıyorum.
Nous n'avons pas été officiellement présentés.
Sanmıyorum.
Je ne pense pas.
Nedenini kimsenin öğrenebileceğini sanmıyorum.
On ne saura jamais, je pense.
Nasıl yapacağımı hatırladığımı sanmıyorum.
Je ne pense pas que je vais me souvenir.
Çünkü şüphelinin Hindistan'ın 61 yaşındaki İngiltere Büyükelçisi Ekselansları Dr. Sanjay Shah olduğunu sanmıyorum.
- Pourquoi? Car je doute que notre suspect soit son Excellence Dr Sanjay Shah, ambassadeur indien de 61 ans au Royaume-Uni.
Oraya dönebileceğimi sanmıyorum.
Je ne crois pas que je puisse y retourner.
Ülkenin nasıl bir karmaşa içinde olduğunu bildiğinizi sanmıyorum.
Je ne pense pas que vous réalisez le désordre dans ce pays.
Hayır. Rory'nin henüz geldiğini sanmıyorum.
Je doute que Rory soit déjà là.
Hiç sanmıyorum.
J'en doute.
Sanmıyorum.
Ça ne me dit rien.
Artık beni dinlediğini sanmıyorum.
Elle ne m'écoute plus.
Rahibeler satmak istiyor, alıcıları var ve hemen kredi bulabileceğimi sanmıyorum.
Les sœurs veulent partir vite. D'autres gens sont intéressés. J'ignore si je peux obtenir un crédit aussi vite.
Önemsediğini sanmıyorum. Forklift kullanma, yeter.
Il s'en fiche sûrement, mais ne conduis pas après.
Nat'ten bir şey almanın başka bir yolu olduğunu sanmıyorum.
Il a déjà un pied dans la tombe.
Bu haneye tecavüz işini bildirdiğini sanmıyorum.
Vous n'avez pas signalé ça?
Ondan hoşlandığını pek sanmıyorum.
Je ne crois pas qu'elle l'aime.
Tam tersi olsa Roman'ın St. Petersburg'a dükkan açmamızdan hoşlanacağını sanmıyorum.
Et si les rôles étaient inversé, Je suis sur que Roman serait ravi de nous voir installer la boutique à Saint-Pétersbourg.
Hayır, sanmıyorum.
Non, je ne crois pas.
Sorun değil ama bu adamın yalan söylediğini sanmıyorum.
Ça va, mais ce gars semble dire la vérité. C'est un idiot,
Burada bir mesele olduğunu sanmıyorum o halde.
- Bon. Je ne pense pas qu'il y ait une solution ici alors.
Hayır, sanmıyorum.
Je ne pense pas que ce soit ça.
Bu eski evi sevdiğini biliyorum ama bize iyi geldiğini söyleyebileceğini sanmıyorum.
Je sais qu'on aime cette vieille maison mais je doute qu'on puisse dire que ce lieu nous a été bénéfique.
- Baştan başlayabileceğini sanmıyorum.
Je ne pense pas pouvoir, Norman.
Aksi takdirde, bu düzenin böyle süreceğini gerçekten sanmıyorum.
Ou notre arrangement ne pourra pas durer.
Çekingen bir kadının açıkçası dominant olmakta ısrarcı olacağını sanmıyorum.
Je ne suis pas sûre qu'une femme qui soit réservée insisterait pour se faire dominer.
O mezelerin iyi hazırlandığını sanmıyorum.
Je crois que les amuse-bouches ne passent pas.
Seni gördüğünü hiç sanmıyorum.
Je ne crois pas qu'il t'ait vu.