English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ S ] / Sarımsak

Sarımsak traduction Français

504 traduction parallèle
Ama bunun yerine kapı kenarında sattığımız sarımsak gibi kalbim yerlerde paramparça oluyor.
Au lieu de ça, mon coeur est par terre Écrasé comme l'ail que l'on vend derrière la porte.
Bir sürü sarımsak.
Tout plein d'ail.
Sorun ne? Sarımsak.
De l'ail!
Keşke büyükbabası, o ufacık göğsüne birazcık sarımsak sürmeme müsaade etseydi.
Il faudrait frotter sa poitrine avec de l'ail. De l'ail? N'est-il pas assez malade?
Size söylemeyi unuttum. Aynı zamanda el falına bakarım. Yemek yaparım, becerikliyimdir, kendi çorap söküklerimi dikerim, asla sarımsak ya da soğan yemem.
J'oubliais : je lis des poèmes, je cuisine, j'avale des sabres, je recouds mes chaussettes, ne mange ni ail ni oignon, que désirer de plus?
- Biraz sarımsak?
Un peu d'ail?
Ama hâlâ sarımsak ve kırmızı şarap kokusuna bayılırım.
Mais j'aime toujours l'odeur de l'ail et du vin rouge.
Belki de, o sarımsak ve yağ yüzünden.
Peut-être toute cette huile et cet ail.
On-on iki diş sarımsak alıp ezin sonra da bunları koltukaltınıza koyun.
Une douzaine de gousses d'ail. Tu les réduis en bouillie, et tu t'en badigeonnes les aisselles.
Sarımsak!
De l'ail...
Çünkü sarımsak yedim.
Parce que j'ai mangé de l'ail.
- ve biraz sarımsak.
- Oui. - Et un peu d'ail?
Derisine sarımsak sürüyor mu?
Se frotte-t-elle la peau d'ail?
- Bayılmam doktor... Tabi eğer ameliyattan önce sarımsak yememeye söz verirseniz.
- Non, docteur, si vous me promettez de ne plus manger d'ail avant une opération,
Orada kızıl saçlı bir biri vardı..... ağzı sarımsak kokan bir yahudiydi.
"Elle s'était mise sur la paille Pour un maquereau roux et rose " C'était un Juif, il sentait l'ail
Sarımsak ve kuzu bacağı olmadan Deniz kabuklusu yemeği yapılırsa... Çalacak bir şey bulamayan hırsıza dönersiniz, Tanrı bile affetmez.
Une paella sans coquillages, c'est un gigot sans ail, un escroc sans rosette, quelque chose qui déplaît à Dieu.
Sarımsak.
L'ail.
Sarımsak, öcüyü uzak tutmak için.
De l'ail pour effrayer le démon.
Sarımsak, evladım. Sarımsak.
De l'ail, beaucoup d'ail.
Lütfen sarımsak olmasın.
Je vous en prie, pas de l'ail.
Her yere bol bol sarımsak.
Beaucoup d'ail un peu partout..
Sarımsak, pencereye barikat, haçlar buraya, şuraya, şuraya.
Ail, fenêtre condamnée, crucifix ici, là là.
Burnuma sarımsak sosu kokuları geliyor.
Il y a une odeur de saucisson à l'ail.
Sarımsak.
De l'ail.
Patatesli keki de seviyorum. Soğanlı sarımsak sosu!
Et j'adore les galettes aux pommes de terre... les saucisses à l'oignon...
Ve salata sosunun içinde sarımsak vardı.
Et la vinaigrette avait trop d'ail.
Sarımsak var.
- De l'ail.
Biraz yağ kızdır, sonra biraz sarımsak at.
Regarde! Une goutte d'huile, tu fais revenir un peu d'ail.
Ketçap, hardal ve soğandan uzak dur... ve sarımsak, çay ve kahveden... tütün, viski... burbon, votka ve cinden...
Evitez le ketchup, la moutarde, les oignons... l'ail, le thé, le café... le tabac, le scotch... le bourbon, la vodka, le gin...
Şey, merak ettiğim şuydu : Bir şeker hastası sarımsak yer mi?
Je me demandais si un diabétique pouvait manger de l'ail.
Sarımsak mı?
De l'ail?
Niçin sarımsak olmasın?
- Pourquoi pas d'ail?
Ve onun diyetinde sarımsak yoktu.
L'ail n'était pas dans son régime.
Sadece Doktorun listesindeki yemekleri. Hiç sarımsak görmedim.
Mais uniquement les plats recommandés par le docteur.
Bur durumda sarımsak yemek için nereye gittiği konusunda bize doğruyu söylemedi. O halde kim sorumlu, ha?
Il ne nous a pas dit où il était allé manger de l'ail, donc qui est responsable?
Sarımsak, gömlekler konusunda önem verdiğiniz şey nedir?
Pourquoi me parlez-vous d'ail et de chemises? Quoi?
Fransız lokantalarını araştırmağa başladık, çünkü Bay Dudek'in gömleğinde sarımsak lekeleri bulduk.
On a fait le tour des restaurants car on a trouvé des taches d'ail sur sa chemise.
Kısacası, eğer şans gülmese idi ve bir şeker hastasının gömlek kollarında sarımsak kokusu almasaydık ikinizin burada bulunduğunu asla bilmeyecektik.
Si je n'avais pas remarqué cette odeur d'ail sur la chemise d'un diabétique, on n'aurait pas su que vous vous étiez vus.
.. Sarımsak ve limonlu tavuğu..
Le poulet farci à l'ail et au citron...
Biz de bu sarımsak ağızlılarla uğraşıyoruz.
Nous devons passer notre temps avec ces bouffeurs d'ail.
Ve sarımsak ile de terbiye edilsin...
Et j'aime la vinaigrette à l'ail...
Üzerinede biraz yağ ve sirke gezdirin... Sarımsak koymayın.
- Un fin filet d'huile et de vinaigre avec zeste d'ail,
Ne zaman spagetti pişirsem sadece yağ tuz ve sarımsak koyarım.
Dans mes spaghettis, je ne mets que du beurre et de l'ail.
Bir demet sarımsak al ve beş ya da yedi kere dolaştır.
Prenez une gousse d'ail et... hachez-la 5 ou 6 fois.
İyi bir Burgundy ile pişmiş et kekik, bir tutam maydonoz. Kapari, taze defne yaprağı ve sarımsak.
Un bon bourgogne récent, un fond brun... du thym, du persil, juste un brin, des câpres... une feuille de laurier et de l'ail.
Sarımsak sevdan devam ediyor ha?
Toujours l'ail, hein?
Nasıl sarımsak kokabilirim?
Fiston, n'exagère pas.
Sarımsak!
De l'ail!
Sarımsak...
De l'ail.
- Sarımsak. - Sarımsak. - Hayır, hayır, hayır.
Ah, l'ail...
Sonra sarımsak.
Maintenant de l'ail.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]