Satın aldım traduction Français
1,792 traduction parallèle
- Yabani bir çocuk. Onu eski Londra'dan altı peniye satın aldım.
Je l'ai achetée pour 6 sous dans la vieille cité de Londres.
32 Sent tutan bir şey satın aldım.
J'ai acheté un truc qui coûtait 32 cents.
Onu satın aldım. Sokaktan.
Je l'ai acheté... dans la rue.
Yıllar aldı ama izini buldum ve bir müzayedede onu satın aldım.
Ca m'a pris des années, mais j'ai remis la main dessus, je l'ai acheté aux enchères.
Lanet olası şeyi ben satın aldım.
J'ai acheté ce truc quand même.
Demin kendi arabalarımdan birini satın aldım.
Je viens d'acheter une de mes voitures.
Aynı prosedür, teklif verdim, satın aldım, organ elime geçti.
- Pareil. J'ai acheté et j'ai reçu.
Ondan sonra bir webcam satın aldım.
la Webcam. Je te google direct.
Joy, pul satın aldım, geri de veremem.
Joy, je viens juste d'acheter le timbre Je peux pas le rendre.
- Satın aldım.
- Je l'ai achetée.
Yandaki binayı satın aldım.
Je viens d'acheter l'immeuble voisin.
Kızımın sevgisini satın aldım.
J'ai racheté l'amour de ma fille.
Yeğeninden satın aldım. Bagajında birkaç şey vardı.
Il avait tout un fatras dans une malle.
Bunu satın aldım.
J'ai pris ça. Elle est pas bien?
onu satın aldım.
Je l'ai acheté.
Bir adam satın aldım..
un homme...
Dostum, ben bunları Philadelphia'daki ticari sergiden satın aldım.
Mec, je les ai acheté lors d'une foire à Philadelphie.
Seattle'dan buraya taşındım. Herkes sadaka beklemeye başladığında.. Barı satın aldım,
Je suis arrivé de Seattle quand les gens ont commencé à trop m'en demander... j'ai acheté le bar, épousé Theresa...
Hatta daha hesaplı olsun diye Popeye şubesi satın aldım.
J'ai même acheté un resto Popeyes, pendant que j'y étais.
Onun resimlerinden birini daha yeni satın aldım. Banyoma astırttım.
Je viens d'acheter un de ses tableaux, il est dans mes toilettes.
Kendim satın aldım.
Je l'ai acheté.
Herşeyini de evde bırakmış Sanırım tavan arasında bir sürü müthiş........ şeyler var, ve o da beraber çalıştığımızı biliyor ve bunları teslim alıp almak istemediğimizi merak ediyor Ben de bir kaç şey satın aldım
Je pense qu'il y avait tout un tas de superbes choses dans la mansarde, et elle savait qu'on travaillait ensemble, et elle voulait savoir si on était intéressées pour tout consigner, donc j'ai rapporté quelques petites choses.
Jonathan Bay Donaghy için yeni bir pantolon satın aldım.
Jonathan... J'ai acheté un pantalon de remplacement à M. Donaghy.
Cybus Endüstrileri, şirketimi satın aldı. Artık bu firmanın bir parçasıyım.
Cybus Industries a raflé ma compagnie, je fais donc partie de cette société maintenant.
Kız arkadaşım SAT sınavından kusursuza yakın bi puan aldı, ama hiç bu kadar mutlu olmamıştık.
Ma copine à presque fait un score parfait au SAT, mais on n'a jamais été plus heureux.
Satın aldım.
Non.
Gidip, satış yaptığını bildiğim beyaz bir çocuktan malı aldım.
Alors je suis allé trouver un autre blanc que je connais.
Bu şeyi gerçekten satın aldığımıza inanamıyorum.
Je ne peux pas à croire qu'on ait effectivement acheté cette chose!
Satın aldığım mumları yakmıştım. Tayland'dan gelen ve seks öncesi masajda kullanılan yağı da hazırlamıştım...
Il y avait des bougies et on utilisait cette huile sexuelle très inflammable.
Satış faturalarından, 6 yıl önce inşaat şirketinde çalışanlarının hepsinin isimlerini aldım.
Je suis en train d'examiner les noms des employés de l'époque ainsi que les factures. Il y a du boulot.
X - ışını gözlükleri yanımda değil ama sanırım bu, yeni satın aldığın arabanın faturası.
Je n'ai pas mes lunettes à rayons X, mais c'est la facture de votre nouvelle auto.
Randevu almakta zorlanırsanız sigortanızı benim satın aldığımı ve elinizde tedavinizi karşılayacak yüksek bir miktar kaldığını söyleyin.
Si vous avez du mal à le rencontrer, dites leur que c'est moi qui vous assure, et que vous avez suffisamment pour payer le traitement.
Çalıştım derken kastettiğiniz onların sigortalarını satın mı aldınız?
Par "faire affaire", vous voulez dire que vous avez racheté leur assurance vie, n'est-ce pas?
Satın aldım.
Ça doit être normal.
- Ne? - İmar planlarına göre bu mülkün... kuzeye doğru 3 metrelik kısmı satın aldığım alanın içinde.
D'après le zonage, la propriété... que j'aie achetée se prolonge de 33 mètres exactement au nord.
Gördüğünüz gibi yeni satın aldığım mülk... Morgan Caddesi'nden başlayıp buraya kadar uzanıyor.
Tu vois, la propriété que je viens d'acheter... va de la rue Morgan jusqu'ici.
Sen beni satın aldın, Şimdi de ben mi seni alacağım?
Tu m'as acheté et maintenant je t'achète?
Satın mı aldı?
Acheté?
Haber aldığımı sanıyorsunuz. Yirmilikler danstan başka bir şey satın almaz. Ama Candy'nin farklı olduğunu düşünmüştüm.
Vous devez penser que j'aurais dû le savoir... les 20 $ ne paient que les danses, rien de plus... mais... je pensais que Candy était différente.
Sandviç satın aldığın her kadın, seninle derhal çıkmak mı istiyor?
Tu achètes un sandwich à quelqu'un et une minute après tu as un rencard?
Tetradotoksini sadece doktorlar satın alabilir. Muayenehanede yaptığımız aramada senin de aldığın ortaya çıktı.
La tetrodotoxine peut être achetée seulement par un médecin, et une enquête sur votre cabinet a révélé que vous en aviez acheté.
Geçen sene, Luthorcorp Jed McNally'nin çiftliğini satın aldı, ve kaçak göçmenlerden zorla çalıştırılmak istemeyenler bir mısır tarlasına gömüldüler.
L'année dernière, Luthor Corp a racheté la ferme de Jed Mcnally, et les clandestins refusant de se soumettre aux travaux forcés ont été enterrés dans un champ de maïs.
Bay Nubal'ın da terör örgütüne satın aldığı da işte buydu, canım.
Voilà ce que M. Voitski a vendu à l'Armée d'Allah, ma chérie.
Her neyse, kazandıktan sonra, satın aldığım ilk şey XIV. Louis'in "ver-say" ındaki aynaların birebir kopyaları oldu.
Enfin, bref, quand j'ai gagné, la première chose que j'ai achetée était des répliques exactes des miroirs de Louis XIV à Versailles.
Hayır, fakat ciddiyim, kabalık yapmak istemedim, markette aldıklarımı paketleyebilirsin, Wal-Mart'ta beni selamlayabilirsin, hatta otobüs durağında senden fahiş fiyattan kalem satın alabilirim.
Sérieusement, sans être grossière, je vous laisserai emballer mes courses, je vous laisserai me saluer au supermarché, je vous achèterai même des crayons à la gare pour un prix exorbitant.
Tenis partnerimin karısıyla yatmıştım, çıkıp bir silah satın aldı.
En plus, j'ai couché avec la femme de mon partenaire du tennis, il a pété les plombs et s'est amené avec un flingue.
Gerçeklerin farkına varınca, ayrıldım. Hükümeti satın aldıklarını...
Je suis parti dès que j'ai vu la corruption.
Cevabı : Dün satın aldığım ayakkabılar.
Réponse... les chaussures que j'ai achetées hier.
Burayı satın aldıran ilk şey bu manzaraydı.
C'est la vue qui m'a convaincu au départ.
Size söyledim, bir yıl önce buraya taşındık, bir eve ihtiyacımız vardı, aceleyle bu evi satın aldık.
Je vous l'ai dit, nous avons emménagé ici il y a un an, nous avions besoin d'une maison rapidement, nous avons acheté celle-ci.
Ve bu da satın aldığına dair fiş. Travis McQueen'nin kredi kartıyla mı doldurulmuş?
Et la preuve d'achat c'est ce reçu, débité sur la carte de crédit de Travis McQueen?