Says traduction Français
87 traduction parallèle
Siz buradasınız diye kendini şanslı saysın.
Il a de la chance que vous soyez là.
Prensiplerini kanıtlama uğruna neden hayatını hiçe saysın ki?
Aucun intérêt à ficher sa vie en l'air juste pour le principe.
O da bana dedi ki'Bırak dalga geçmeyi'
And she says : Yeah, man You're just kidding me
O da bana dedi ki'Peki neden oynamıyorsun onlarla'
And she says yeah, man Why don t you play with it?
O da bana dedi ki'Neden çıkarmıyorsun'
And she says : Yeah, man Why don t you take it off?
O da bana dedi ki'Neden çıkarmıyorsun'
And she says : Yeah, man Why don t you slip it off?
O da bana dedi ki'Haklısın, ne saçma bir film'
And she says : Yeah, man it s a stupid movie
Biri saysın. 1, 2, 3, başla.
Dites 1, 2, 3, partez.
Bayan Drake says binada deli bir bombacının olduğunu söylüyor.
Mlle Drake dit qu'il y a un plastiqueur fou dans l'immeuble.
Birini bulabilirse kendini şanslı saysın.
Trop contente de trouver.
- Hatırlayamadım Majesteleri.
J'says pus Vot'Majesté.
# He says "Murder", he says # Every time we kiss, he says "Murder", he says
Il dit "meurtre", À chaque baiser, il dit "meurtre"
# Keep it up like this and then "Murder", he says
Il continue à répéter "meurtre"
Neden uzun ve parlak bir hizmet geçmişi olan bir adam tüm hayatı boyunca inandığı uğrunda savaştığı temel prensipleri bir anda hiçe saysın?
Pourquoi un homme, avec un long et brillant service, abandonnerait-il les principes fondamentaux pour lesquels il s'est battu toute sa vie?
General, Trimble sends his compliments and says that if the troops he had the honor to command this day cannot take that position, all hell can't take it.
Mon général, Trimble envoie ses compliments et dit... que si les troupes qu'il avait l'honneur de commander ce jour... ne peuvent pas prendre cette position, personne ne le peut.
- He says, "Yanlız yatmak istemem."
"Je ne veux pas rentrer seul."
Biraz saysısız mizah.
Un humour un peu irrévérencieux.
Bırakın on emiri saysın.
Laissez-la les réciter.
Rutin uydu kontrolleri, saysıla veriler, programıma takılan her şeyi tarıyorum.
La surveillance satellitaire habituelle. Des images numérisées, tout ce que mon programme peut déceler de bizarre.
Last night was a rerun, which says to me...
La nuit dernière, c'était une rediffusion, ce qui indique- -
Bu sabah benim küçüğe veda ederken bana
Ce matin, je dis au revoir à mon plus jeune et il says-
# Onların, hayatımızın parçası olduğunu kim söylemiş?
# Who says they re part of our lives?
I love it when Janey says hi
J'adore quand Janey dit "salut"
I love it when Janey says See you in English
J'adore quand Janey dit "on se voit en anglais"
Coach says it's okay to bleed from the ears.
Le coach dit que c'est rien de saigner des oreilles.
Ma says Annem "Tanrı bize asla taşıyamayacağımızdan... fazla sorumluluk vermez" der.
La mère dit que Dieu n'envoie pas de fardeau plus lourd... que ce qu'on peut porter.
Yeah, he says they need weavers in Hegel's Port.
Ouais, il dit qu'ils ont besoin de tisserands au Port d'Hegel.
J.D., hangi filmlerde çıplak gözüktüğünü saysın.
JD est capable de dire dans quel film elle était nue.
Mama says it's more than fair Mama says it's more than fair
Maman dit qu'elle le mérite bien Maman dit qu'elle le mérite bien
And the law says anyone who's loved one is killed... Has to pay a couple of millions so you could execute the murderer?
Et la loi dit que si une bien-aimée est tuée... on doive payer deux millions pour que le meurtrier soit exécuté?
Yoksa niye Ramon'un söylediklerini yok saysın ki?
Pourquoi aurait-il ignoré l'info de Ramon sinon?
Beni ne için saysınlar ki
Ils comptent sur moi pour quoi?
Yani neden avantajlarını hiçe saysınlar ki... yıldızgeçidinin ötesinde başka bir yerde yığınlı insan varken? Bizim silahlarımız çalışıyor değil mi?
Je veux dire, pourquoi risqueraient-ils autant, quand il y a plein d'autres peuples, à travers n'importe quelle Porte?
Tamam, şimdi herkes benimle birlikte saysın.
Allons-y. Comptez tous avec moi.
Öldürmediğimiz için kendini şanslı saysın.
Il a de la chance qu'on ne l'ait pas tué.
Tamam, o zaman herkes bu sahneyi işaretlendi saysın.
Alors, considérez toute cette scène comme "repérée".
Onların tahminlerine uydum. Tahminlerine saysı gösterdim.
J'ai pris bonne note de leur suggestion,
Sizler "Frankie gevşemenizi istiyor" yazan tişörtleri giyerken ben belirtileri bu şekilde başlayan 73 yaşındaki bir kadını tedavi ediyordum.
Pendant que vous portiez tous votre T-shirt "Frankie says relax", je traitais une femme de 73 ans qui a traversé cette progression de symptômes.
Ve o polis bozması da kıçını kurtarırsa kendini şanslı saysın.
Ce faux flic a de la chance.
Buralarda saysısız parti yapardık.
Il y a plein de fêtards, ici.
Çünkü içinde'pow ( esir )'lafı var da..
'Cause it says- - it says "pow" right in it.
Maddi güvenceyi yok saysın demiyorum.
Je ne dis pas de négliger la sécurité financière. - D'accord.
Herkes benimle birlikte geriye saysın.
Maintenant tout le monde compte avec moi.
Herkes benimle birlikte geriye saysın.
Tout le monde compte avec moi.
Babam cezaevine gireceğini söylüyor.
Dad says you re going to prison.
He Le kendini şanslı saysın orada olmuş olsaydım yüzünün tam ortasına geçirmiş olurdum.
He Le a eu de la chance. Si j'avais été là, je lui aurais botté les fesses.
# She says, " We've gotta hold on To what we've got
# She says, " We've gotta hold on To what we ve got
* Sinema karardı, şov başlamadan önce * * ve güzel bir kadın fark ettin, oturan senin sıranda * * "Merhaba" dedi, sarılar giymişti *
and then you spot a fine woman sitting in your row she s dressed in yellow she says "hello"
* Harika bir parti, davullar çalıyor * * Kıza baktın, kalbin çarpıyor * * "Başka bir tarzda dans etmek istiyorum" dedi *
reception s jumpin', bass is pumpin'look at the girl and your heart starts thumpin'says she wants to dance to a different groove now you know what to do, g, bust a move you want it,
* Bıraktım sınırlamaları kabul etmeyi * * sadece öyle söyledi diye biri... *
l'm through accepting limits 'Cause someone says they re so.
- Tamam, şimdi saysınlar.
Faites-les compter.