Sigorta traduction Français
4,463 traduction parallèle
Hayır, burası bir Alman sigorta şirketi. Depo 8'in olduğu yere kurulmuş.
Non, c'est une compagnie d'assurance allemande... construit au dessus de ce qui a été l'Entrepot 8.
Ben sigorta araştırmacısıydım.
Moi, j'étais enquêteur d'assurance.
Ama tabii, ekonominin şu durumunda belki de fazladan sigorta parasına ihtiyacınız vardır.
Mais encore une fois, dans cette économie, peut-être avez-vous besoin de l'argent d'une assurance supplémentaire.
- Öyle mi? FBI'ı ya da OSHA'yı aramamı ister misin ya da sadece sigorta danışmanına düşüncemi aktarmamı?
Je devrais appeler le FBI, ou l'OSHA, ou peut être juste l'expert en assurance
Makas köprüsü sigorta parası için ayarlanmıştı.
La grue a été truquée pour l'assurance.
Sigorta mı?
Assurance-vie?
- Sigorta poliçemi aktif hale getiriyorum.
On active mon assurance.
Sigorta kurumu, bileğe sahip olmanın önceden var olan bir durum olduğunu iddia etti.
Ils m'ont dit qu'avoir un poignet était un état préexistant.
İlgilenmem gereken çok şey vardı- - Faturalar, sigorta işleri...
Il y a tellement à s'occuper... les factures, l'assurance.
Beyaz Saray kayıtlarına baksanıza senatör. Büyük ilaç şirketlerinin, NRA'in sigorta şirketlerinin kodamanları, Hollis Doyle gibi petrol zenginleri Beyaz Saray'da cirit atıyor.
Les invités à la Maison-Blanche, c'est le gotha de la NRA, des assurances, et autres.
Ehlert sigorta olayını fark etmeden önce daha iyi bir dişçiye gitmeye çalışacağım.
Ah, je devrais appeler le dentiste et voir si il peut me prendre avant que Ehlert réalise que je suis toujours assurée.
Kurtzman Sigorta'da.
Chez Kurtzman Insurance.
Kurtzman Sigorta'ya.
Kurtzman assurance
Sarhoş hâlde araç kullanmaktan sigorta primim tavan yapmıştı.
Mec, cette conduite en état d'ébriété a foutu en l'air mon assurance.
Yakalanma ihtimalime karşın bir sigorta.
Une petite assurance au cas où je suis pris.
- Sigorta. Bir şey olma ihtimaline karşı onu dünyaya yayacaktım.
S'il nous arrive quelque chose, je suis censé l'envoyer au monde entier.
B.T. sigorta şirketinde çalışıyorum.
Je travaille chez IT, une compagnie d'assurance.
Evet, sigorta şirketi mi?
Oui, est-ce la compagnie d'assurance?
Kaza yaptıktan sonra sigorta şirketini aramak, bilmediğimiz bir şey değildi.
Appeler la compagnie d'assurance après un accident n'était pas quelque chose qu'on ne connaissait pas.
Komutanım ben geldim trafoda sigorta çıkmış.
Le fusible du transformateur manquait.
Hiç kimse sigorta poliçesi yapmaz.
- Personne prend l'assurance.
Ryan üç gün önce sigorta talebinde bulunmuş.
Ryan a rempli une réclamation d'assurance il y a trois jours.
Sigorta olarak dusun bunu.
C'est juste une façon de garder un filet de sécurité.
Sigorta şirketi para vermez!
l'assurance ne marchera pas.
Sigorta için, uygun bi hırsızlık olmak zorunda.
Ça doit ressembler à un vrai cambriolage.
Tanrım, çok üzgünüm Oregon, yeni bilgisayarın sigorta dışı olduğu için.
Oh, je suis tellement désolé, que tu aies un tout nouvel ordinateur grâce à l'assurance que j'ai aussi payé.
Ayrıca adam evini yakıp sigorta sahtekarlığından altı sene içeride yatmış.
Et écoutez ça, il vient faire 6 ans pour avoir mis le feu à son appartement dans une histoire de fraude à l'assurance.
Poker sitesi paranı sigorta kurumunun kirli ellerini süremeyeceği bir yerde güvenli bir şekilde saklar.
Le site de poker garde juste ton argent en sécurité dans un endroit où la FDIC ne peut pas mettre ses sales petites mains!
Daha çok sigorta. Pek muhtemel olmayan bir olayda ülken için bir yük haline gelebilirsin.
C'est une assurance au cas impropable où tu devienne une gêne pour ton pays.
Sigorta için soygun süsü veririz.
Pour avoir l'assurance.
Sigorta şirketi patronuyum.
J'ai une compagnie d'assurance.
Yüksek sigorta talepleri karara bağlanacaktı.
Ils devaient régler certaines choses pour l'assurance.
"Bütün güzel şeyler sigorta parası için eninde sonunda yanmalıdır."
"Toute bonne chose doit un jour " être carbonisée pour toucher l'assurance. "
Gördüğünüz gibi, Bay Cassidy, son iki prosedür sigorta kapsamında değildi.
Comme vous le voyez, monsieur Cassidy, les deux dernières procédures n'étaient pas couvertes par l'assurance.
Umarım yüklü bir sigorta poliçen vardır Houston.
J'espère que vous avez une sacrée police d'assurance, Houston.
Benim asıl istediğim bu yeri yakıp sigorta parasını almak. Şimdi yakmasan olmaz mı?
Ce que je veux c'est brûler cette taulière et récolter l'assurance.
Şimdi bana bir sigorta gerekiyor.
Alors, j'ai du mal. J'ai besoin de garanties.
Babam Hartford sigorta şirketinde risk analizcisi olarak çalışıyordu.
Mon père était actuaire pour une compagnie d'assurance à Hartford.
Tressler Sigorta.
Les Assurances Tressler.
Ailesinin iddiasını geri çeviren sigorta şirketinin adı neydi? Tressler Sigorta.
L'assureur qui a refusé d'indemniser sa famille... les Assurances Tressler.
Sigorta şirketin bunları karşılayacağından emin değilim.
les réparations à 100 %. Alex?
Ve 300 Dolarlık bir sigorta çeki.
Il y avait une montre Timex et 300 $ d'indemnités pour sa putain de vie.
Şirket kurallarına göre, maaşını dondurmak zorundayız. Tabi sigorta soruşturması tamamlanana kadar.
Les règles de l'entreprise nous obligent de suspendre les salaires jusqu'à la fin de l'enquête des assurances.
Yeni bir valf, iki iğne ve yeni bir sigorta ile yepyeni olacak.
Une nouvelle vanne, deux vis, un fusible et c'est comme neuf.
Bana sigorta yapacaklarini sanmiyorum.
Ils ne voudraient pas m'assurer.
Sigorta atmış.
Un fusible a sauté.
Sigorta dolandırıcılığı onu içeri tıkmaya yeter mi?
On peut l'embarquer pour fraude?
Hâlâ sigorta sahtekarlığı için çıkan arama izniyle cinayeti çözmek mi istiyorsun?
Vous perquisitionnez pour fraude afin de le coincer pour meurtre.
Herhâlde sigorta dolandırıcılığı var.
Il sera inculpé de fraude.
Sigorta.
Il prend des assurances.
Lloyd Kurtzman, Kurtzman Sigorta Aracısı'nın C.E.O'su. - Sabıkası var mı?
Des a priori?