Soda traduction Français
3,142 traduction parallèle
Zor oldu tabi
Vous voulez un soda? Non, ça va.
Bunların doğru olduğunu sanmıyorum.
Dis-moi quel genre de soda tu aimes.
Neden gidip birer gazoz almıyoruz?
Pourquoi ne pas aller prendre un soda?
Kirazlı gazoz alalım.
- En fait, vous savez quoi? Allons-y avec... soda à la cerise.
İçecek bir şeyler alır mısın Larry?
- Tu veux un soda ou autre?
Ama sallanıyor değil mi sonuçta? Tabii içecek sallanmış olur.
- Mais il te passe un soda secoué.
O içeceği bilerek salladın, şimdi tavanı zangırdatıyorsun,..
Tu as secoué exprès la cannette de soda.
- İçeceğin patlaması?
- Le soda?
İçeceği salladı, sonra açınca üzerime döküldü.
Il a remué un soda qui s'est renversé sur moi.
- Gazozun ne kadar?
Combien, pour un soda?
Bu gazoz değil.
Ca n'est pas du soda!
Salı gecesi bir çılgınlık yapıp dostlarımla gazoz içeceğim.
C'est mardi. On fait les fous. On boit du soda entre potes.
Brad az önce, bir kutu gazozla bagaja mı girdi?
B-rad vient de monter dans le coffre avec du soda light?
Melissa'nın, prenses kıyafetini ve pembe şampanyayı hazır yiyecek ve buzlaşla değiştirmesi sence de garip değil mi?
Tu ne trouves pas ça bizarre? Melissa qui troque sa robe de fée pour un soda dans une épicerie?
Kola alabilir miyim? Keyfine bak.
- Je peux prendre un soda?
Gazozum nerede?
T'as oublié mon soda.
Avukat istemediğimi söylemiştim. Ama diyet kola alabilirim.
J'ai dit que je voulais pas d'avocat, mais là, je voudrais bien un soda allégé.
Soda içiyorum ve depresif değilim.
C'est un soda, et je ne suis pas déprimée.
Bir noktayı kaçırıyorsun. Çünkü okyanusun dibinde bir arabayı soda kutusuna çevirecek kadar basınç var.
Le truc, c'est que la pression à cette profondeur peut faire une canette avec une voiture.
- İki gündür limon, tartar kremi ve soda ile - masayı temizliyorlarmış.
Ils l'ont nettoyé ces deux derniers jours avec du citron, de la crème de tarte et du bicarbonate de soude.
Çok yazık, çünkü biraz yunus sodasını tercih ederdim.
Dommage, je siroterais volontiers un soda au dauphin.
- Bir soda veya bir kahve?
- Un soda, ou un café?
Hazır gitmişken, bana bir soda getir.
Prends-moi un soda, pendant que tu y es.
Gazozunu tazelememi ister misin? Belki biraz vişne?
Tu veux un truc pour pimenter ton soda, une douceur?
Önden soda getirmemi ister misiniz?
Je vous sers d'abord une eau pétillante?
Soda istiyor
II veut un soda.
Ayakkabı satarsak, "Giydiğiniz En İyi Ayakkabı" olur, Satılmış En İyi Filmden "Sürdüğünüz En İyi Araba" Satılmış En İyi Filmden "İçtiğiniz En İyi Meşrubat".
De la meilleure chaussure jamais portée, à la meilleure voiture jamais conduite, ou le meilleur soda jamais bu.
Bu da İçeceğiniz En İyi Floozie bardağı, Tam şurada,
Le gobelet du meilleur soda, en vente chez Sheetz.
Açsan şurada bir soda kaynağı var.
Si tu as faim, il y a un snack.
Hayır. Onu sormuyorum, bana içi kremalı lolipoplardan getirdiniz mi?
Non, je veux dire, tu m'as ramené une sucette au soda?
Bir keresinde iş arkadaşımın suratına geğirdim.
J'ai fait faire son rot à une collègue qui s'étouffait avec du soda.
Birazdan geleceğim. Ona portakallı soda ve turta aldım. Şimdi tekrar karavana kilitleyeceğim.
Je reviens, j'ai son soda et sa tarte, je la remets dans le van.
Sonra yatmak bilmiyorsun.
Pas de soda. Sinon, tu dormiras pas.
Tamam, kolejdeyken bir yetişkin filminde oynadım.
Alors approche, cher frère, et fais-le! Avant, je tournais au soda. Puis je suis passé à la bouteille.
Mesele bu insanların alkolik olması değil.
Mais certaines des bouteilles contenaient encore un peu de soda.
Muhtemelen portakal özlü soda, değil mi Esther?
Notre crème d'oranges sûrement, c'est ça, Esther?
Konu sanırım şu sizin doğal içeceğinizle alâkalı.
Ça concerne votre soda naturel?
Fernanda, evsiz insanlara versin diye arkadaşı Valerie Bestin'e içeceklerden veriyordu, değil mi?
Fernanda donnait des caisses de soda à son amie Valerie pour les sans-abris, c'est ça?
Barınaktaki herkes içeceklerinizden içtiklerini teyit edecek.
Tous ceux de l'abri confirmeront avoir bu ce soda.
Esther'a göre içeceklerin asitleri çok hızlı kaçıyordu biz de bunu önlemek için glikoz kullanmaya başladık.
Esther a dit que le soda perdait trop son goût. On a donc commencé à utiliser du glycol en stabilisateur.
Alt tarafı içecek.
C'est juste du soda.
Sodyum bikarbonat.
( SNlFFS ) Bicarbonate de soda.
Su olur, gazoz olur, Purple Stuff olur.
On pourrait avoir de l'eau, du soda, le truc violet.
Gazoz.. Kafein?
Soda, caféine.
Soda, lütfen.
Un soda.
Gabe'in annesi... Mm, Gabe'in annesi?
Pizza, soda, la Lune, quelqu'un pour partager ça...
Pizza, gazot, Ay ve paylaşabileceğin biri.
Pizza, soda, la Lune, quelqu'un pour partager ça...
Ooh, soda.
Il me devait une faveur.
Gazoz olmadığı anlaşıldı değil mi?
Mince, c'est pas du soda?
Barmen, iki viski ve soda lütfen.
Deux whiskys-cocas.
Nefes almadan soda içiyordu, benim de boşluğuma geldi.
J'ai fait ça d'instinct.