Soyguncu traduction Français
421 traduction parallèle
İhtiyar soyguncu.
Ça alors...
Kringelein, ihtiyar soyguncu. Sizinle oyun oynanmaz.
Bandit de grand chemin...!
Polis ya da soyguncu, rahip ya da kilise ziyaretcisi, herkes söylüyor : Seni seviyorum!
Le policier, le cambrioleur, le curé et ses ouailles tous le disent : je t'aime!
Hayır, ben bir soyguncu değil, sadece bir baş belasıyım.
Non, je ne suis pas un gangster. Je cherche à vous embêter.
Elsie Mae Adele Brunch Sousè'nin babası, az önce soyguncu yakaladı. Bu kadar uzun bir bıçakla boğazını kesmeye çalışmışlar.
Le père d'Elsie Mae Adele Brunch Sousé a attrapé un voleur... et il a tenté de lui trancher la gorge avec un couteau grand comme ça!
Tamam soyguncu.
Bon, va pour 145 cageots.
"Diğer işçiler gibi sıraya girdiklerinde... " göze batan hiçbir terslik yoktu. " Kapıdaki bekçi, dört soyguncu...
Rien ne distinguait les intrus des autres ouvriers...
Burası küçük, soyguncu bir kulüp.
C'est de l'arnaque.
Siz soyguncu musunuz? Para mı istiyorsunuz? Bu bir soygun mu?
Vous venez nous dévaliser?
Orada bolca soyguncu ve hırsız var.
Il y a eu plusieurs vols et Maman s'inquiète un peu.
Gittiğimiz yer soyguncu memleketi.
Ça manque pas.
Belli ki, tecrübesiz bir soyguncu ama kurban için işkence.
Une petite frappe a subi un coup du hasard... Mais sa victime, elle, subit une tragédie.
Soyguncu mu öldürmüş?
Il y a eu un cambriolage.
O aynaya baktığımda, bana arkamdan bakan bir soyguncu görmek istemiyorum.
Moi, je ne veux pas voir un braqueur dans ma glace.
Böyle bir gecede soyguncu olmak...
Oh, être bandit de grand chemin par une nuit pareille.
Bugün suç tarihinin en cesur ve dikkatli hazırlanmış planlarından biri yaşandı. Tek başına maskeli bir soyguncu bir çuvala doldurarak yaklaşık 2 milyon doları Landsdowne Hipodromu bürolarından aldı.
Dans un des hold-up les plus osés et soigneusement exécutés de l'histoire... un bandit solitaire portant un masque, a emporté dans un grand sac marin... un butin estimé à 2 millions de dollars des bureaux de l'Hippodrome Landsdowne.
Her biriniz. Soyguncu ve hırsızsınız aynı onun gibi 50 $ lık çizmeler ve 12 $ lık otel odaları.
Vous êtes aussi voleurs que lui, avec vos prix qui grimpent.
Soyguncu olduğumu kim söylüyor?
Ai-je l'air d'un voleur?
Soyguncu da öyle. Yanlışlar aynı.
L'auteur du hold-up a fait exactement la même faute!
Baron, evinizde bir soyguncu ve katil bulunuyor.
Il est très affable. - Et alors? - M. le Baron n'a pas lu ma lettre?
Aşağılık soyguncu!
Sale voleur!
Soyguncu bir çete olduğunu duymuştum, Mito'dan Tengu ya da öyle bir şeydi, son zamanlarda etrafta dolanıyormuş.
J'ai entendu parler d'une bande de voleurs, Tengu de Mito ou de... quelque chose comme ça, rodant dans les environs récemment.
Seni rezil soyguncu.
Canaille! Voleur!
Soyguncu bir çete olduğunu duymuştum, Mito'dan Tengu ya da öyle bir şeydi, son zamanlarda etrafta dolanıyormuş.
J'ai entendu parler d'une bande de voleurs, Tengu de Mito ou quelque chose comme ça, rodant dans les environs récemment.
Biz soyguncu değiliz.
On n'est pas des bandits.
Bir katil çetesi olan çok tehlikeli bir soyguncu.
Un dangereux bandit avec sa bande de tueurs.
En azından soyguncu değildi, buna şükretmeliyiz.
Ce n'était pas un voleur. Soyons reconnaissants.
Eğer onu burada tutarsak, hiçbir soyguncu buraya yaklaşamaz.
- D'accord, Mark, mais...
Soyguncu Shagal'ın yemek ve yatağı kaça biliyor musun?
Sais-tu combien nous a demandé ce voleur de Shagal pour le loyer et la nourriture?
Soyguncu. At hırsızı. Gaspçı.
Voleur de chevaux, maître chanteur, soupçonné de meurtre.
Eski hükümlü. Soyguncu. Araba hırsızı.
A fait de la prison, voleur d'autos, soupçonné de meurtre.
Seni soyguncu.
Très bien, voleur.
Soyguncu herif!
Profiteur!
Küçük bir ayrıntı soyguncunun kimliğini... ele verebilir.Heyecanlanınca... Soyguncu telaş yapıyor ve...
Sa tête représente donc un poids trop important pour ses cervicales.
Soyguncu şanslı Ned Pepper'ı tanıyor musun?
Vous connaissez le voleur Ned Pepper Le Veinard?
Haze adında bir soyguncu ve şişman atlı bir Meksikalı da onunla berabermiş.
Il était avec un voleur nommé Haze et un Mexicain sur un gros poney.
İhtiyar soyguncu.
Quel voleur.
Soyguncu, başka kim olacak?
- Le voleur, bien sur.
Radikal ve uç fikirli olabilirler ama bana soyguncu gibi gelmiyorlar.
Ce sont peut-être des extrémistes mais des malfaiteurs, j'en doute.
Şimdi ise iyi bir soyguncu ve atıcı.
C'était un bon voleur, un bon tireur.
Caine soyguncu değilsen, gezgin müzisyen değilsen, sen nesin?
Caine... si vous êtes ni malfrat, ni musicien itinérant, vous êtes quoi?
Ailesinden biri yada hepsi bir soyguncu tarafından öldürülen birini arıyor olabiliriz.
Nous cherchons un homme dont un membre de la famille... a été tué par des agresseurs.
Bilmiyorum. Artık bir soyguncu kime bulaştığını iki kere düşünmeli.
Les agresseurs n'attaqueront plus n'importe qui.
Pete aşkına Erik. Beyazdan çok siyah soyguncu var.
- Il y a plus d'agresseurs noirs.
Ölen soyguncu, Red Bonnet Otelin önünde park halindeki arabasında otururken kanun adamları tarafından vurularak öldürüldü.
Il a été tué par des policiers dans sa voiture devant le Red Bonnet Hotel.
Hep soyguncu değildiniz zannediyorum.
Vous n'avez pas toujours été un hors-la-loi.
Higgins değerli biri idi ve de zeki bir soyguncu.
Higgins était un homme de valeur et adroit, mais il avait votre mauvaise habitude de poser trop de questions.
- Soyguncu!
D'abord nous allons voir ce qui est dans votre coffre-fort.
Posta arabası hırsızlığı. Soyguncu. Gaspçı.
Cambriolages en tous genres, détournements de fonds, meurtres au 1er degré.
Soyguncu. Araba hırsızı. Rüşvetçi.
Cambriolages, extorsion de fonds, meurtres au 1er degré...
BOB : Şerefsiz soyguncu herif.
Salaud de proprio!