Supplies traduction Français
185 traduction parallèle
- Hep götürmemi istersin.
- Mais tu me supplies d'y aller.
Her defasında çıkmaza düştüğünde bana yalvardın!
À chaque fois que tu as le bec dans l'eau, tu me supplies!
Uzun zamandır bu anı bekliyordum, senin böyle yalvarışını görmeyi.
J'ai longtemps attendu ce moment... Que tu me supplies.
İnan bana, bir atı boğmaya yetecek kadar merhamet dilekçesi sundum.
Croyez-moi, je les ai supplies d'etre clements.
- Madem yalvarıyorsun, tabii.
Si tu me supplies, je cède.
Merhamet dilen, durmamı iste.
Supplies moi d'arrêter.
Ama yalvarırsan iş değişir.
A moins que tu ne me supplies de le faire.
- Evet.
- Tu me supplies?
Deli mi? - Bana yalvarmanı istiyorum.
- Je veux que tu me supplies.
Neden aşağı inip ona gelmemesi için yalvarmıyorsun?
Pourquoi tu ne Ie supplies pas de ne pas entrer?
Yalvarınca çok tatlı oluyorsun.
Tu es si mignon quand tu me supplies.
Yalvarmanı istiyor.
Il veut que tu supplies.
Dedi ki, neden seni şu sokağa çıkarıp ölmek için yalvarana kadar neden dövmesin?
Pourquoi il ne te tabasserait pas dehors jusqu'à ce que tu le supplies de te tuer?
"Bu konuda konuşmak istemiyorum" demek, konuşmam için yalvardığın anlamına geliyor. Konu her ne olursa olsun.
Tu dis que tu ne veux pas en parler, mais en réalité, tu me supplies d'aborder ce sujet avec toi.
Meade will eхpect him to swing around to the south in an attempt to cut him off from the capital, his supplies and reserves.
Meade s'attendra à ce qu'il tourne vers le sud... Dans une tentative de le couper de la capitale, ses approvisionnements et réserves.
Lütfen, ayakkabılarımı giy.
Je t'en supplies, mets mes chaussures.
Sen yalvarıyorsun : "Bunu babam için yap, sadece 6 ay için."
Puis tu le supplies : "Fais-le pour papa... " juste pour six mois. "
Yalvarsan da götürmem artık.
Même si tu me supplies, je ne t'amènerai pas.
Yalvarman şeyimi gıdıklıyor.
Ca me fait bander que tu me supplies.
Merhamet için yalvarmanı istiyorum.
Je veux que tu me supplies d'arrêter.
Alo, ben Empire Büro Gereçleri'nden Phoebe.
Ici Phoebe, de Empire Office Supplies.
Ben Empire Büro Gereçleri'nden Phoebe.
C'est Phoebe, de Empire Office Supplies.
Ben sadece... şey... sadece bunun için yalvarmanı istiyorum.
Eh ben, je veux que tu me supplies.
Sen neden bahsediyorsun? Buraya gelmem için aylardır yalvarıyorsun.
Tu me supplies de venir ici depuis des mois!
Hiçbir koşul altında sigara içmene izin vermememi tembihledin.
Tu m'a dit de ne pas te laisser refumer, sous aucun prétexte, même si tu supplies. - Je plaisantais.
O çocuğa çarp sonra gelip benden yardım dilen.
T'écrases ce gosse et tu me supplies de t'aider.
Bugün yakarıyor ve dua ediyorsun.
Aujourd'hui, tu supplies, implore.
Bunun için haftalarca yalvardın.
Tu me supplies de t'acheter ce jeu depuis deux semaines.
Yalvarırsan kalırım.
Si tu me supplies, je reste.
Ona uzun süre senin ağzının kapalı kalması garanti olsun diye sırtında bir delik açayım diye yalvardım.
Je les ai suppliés de me laisser te tuer pour être sûr que tu te taises.
Yalvardım!
Je les ai suppliés.
Askeri törenle öldürülmesini istedim.
Suppliés de lui accorder une mort digne, face à un peloton d'exécution.
Onlara yalvardım. Yakardım...
Je les ai suppliés, suppliés!
Yalvardım.
Je les ai suppliés.
3 aydır başımızın etini yiyen sen değil misin?
Tu nous as suppliés..
Aflarını istedim.
Je les ai suppliés de me pardonner.
Ama bize sürekli yalvardı ve bir şans daha istedi.
Mais elle nous a suppliés avec insistance de lui laisser sa chance.
Ayağıma kadar gelip kendi istedi.
Elle nous a suppliés.
Poker oynayalım diye yalvardım mı?
Je vous ai suppliés pour le poker?
- İstasyondan gittiler. - Ne? Kalmaları için yalvardım.
- Je les ai suppliés de rester.
Eğer seni parçalamazsam, bunu bir zafer saymayacağım.
Je te frapperai jusqu'à ce que tu me supplies.
İlk benimkine bakmanız için yalvardım. Yalvardım!
Je vous ai suppliés de regarder le mien en premier.
Geçti. Onlara yapmamalarını söyledim, ama beni dinlemediler.
Je les ai suppliés, mais ils n'ont rien écouté.
Çok acı çekiyordu. Morfin diye yalvardı.
Elle souffrait tant, je les ai suppliés de lui donner de la morphine.
Jim üç defa kalabalığı durdurmaya çalışarak, ve ellerini adamın şunu söylemiş :
Jim s'est mis trois fois à genoux et les a suppliés :
Kalabalığa 20 dakika yalvararak :
Il les a suppliés 20 minutes à genoux :
Tekrar tecavüze uğruyormuşum gibi geliyor.
Je vous ai suppliés de me laisser tranquille. Nous sommes navrés.
Çok fazla değişken var.
- Me supplies-tu de t'épargner?
Onlara yalvarmıştım.
Je les ai suppliés.
Yolda askerlerle karşılaşmışlar. Eve dönmek için onlardan yardım dilenmişler!
Sur la route, ils ont croisé des soldats, les ont suppliés de les accompagner, de les aider à regagner leurs foyers.
Onlara benim yerime başkasını bulmaları için yalvardım.
Je les ai suppliés de me remplacer.