Säpo traduction Français
60 traduction parallèle
- Zalachenko onlar için çalışıyordu.
Alexander Zalachenko était membre de la Säpo.
SAPO üyelerinden biri olan Gunnar Björck ile ilgili yürütülen soruşturmanın bir kopyası.
Une copie de l'enquête menée par un fonctionnaire SÄPO, Gunnar Björck.
SAPO araştırıyor ama muhtemelen adam akıl hastasıydı.
La SÄPO poursuit ses investigations mais visiblement cet homme était mentalement malade.
Burada hayatlar söz konusu, yabancı ülkelerle olan ilişkilerimiz SAPO'nun gizli bağlantıları.
C'est au sujet de vies humaines, de nos relations avec des pouvoirs étrangers et des contacts secrets de la SÄPO.
Aynı şey SAPO için de geçerli.
C'est la même chose avec la SÄPO.
Kendisi, SAPO içinde 70'li yıllardan beri gizlenen ve Alexander Zalachenko'yu koruyan bir örgütün üyesidir.
Il fait partie d'un groupe clandestin de la SÄPO, qui depuis les années 70 protégeait Alexander Zalachenko.
- Säpo bilgilendirildi.
La SAPO est informée.
Säpo'dan Ewa'yla kime çalıştığını bulmak için çalışıyoruz.
Ewa essaie de trouver pour qui il travaille.
Must ve SÄPO daha önce işbirliğinde bulunamadı.
Le MUST et la SAPO ne savaient pas collaborer auparavant.
Ewa Tanguy, Säpo'da terörizm ve emniyet uzmanı ; sorularımızı yanıtlayacak.
Ewa Tanguy, experte en questions de sécurité et de terrorisme à la SAPO.
SÄPO müdürü Ewa Tanguy'nin açıklamaları yurt dışında sert tepkilere yol açtı.
Les propos d'Ewa Tanguy, de la SAPO, ont suscité de vives réactions à l'étranger.
Säpo ona iş veriyor.
Elle travaille pour la SAPO.
Säpo'nun değil.
Ce n'est plus pour la SAPO.
Säpo'daki sorumlu kişiyle görüşmek istiyorum!
Je vais aller voir la SAPO. Calme-toi.
Kontrol etmeden, SAS olayı hakkında Säpo'yla konuşma.
Ne leur parle pas du SAS avant que j'aie pu le vérifier.
SÄPO tüm bağlantıları inkâr ediyor.
La SAPO nie avoir fait partie de...
Bu sırada insanlar meydanda dans edip şarkı söylüyordu. Bense bir ağacın gölgesinde durmuş paralarını deliklere atmalarını seyrediyordum.
Pendant que la foule dansait et jouait, je suis resté à l'ombre d'un arbre et je les ai regardé jeter des pièces au sapo.
Ayrıca üç polis biri Ahlak Bürosu'nda, biri de SEK'te görev yapıyor.
Trois flics, dont un des Mœurs et un de la Sapö, la police secrète.
Bana yalan söyledin. 1970'lerde Bjurman ile birlikte çalışmışsınız.
Vous m'avez menti. Bjurman a travaillé avec vous à la Sapö dans les années 70.
Tüm köprüleri yıktığını fark ettikten sonra İsveç'e gitti, güvenlik polisiyle irtibata geçti ve sığınma talep etti. - Sonra?
Il a alors réalisé qu'il se trouvait au pied du mur et s'est rendu en Suède, a contacté la Sapö et a demandé l'asile politique.
Şunu ifade etmeliyim ki devlete, hükümete, SAPO'ya ve ortada hiçbir sebep yokken 12 yaşındaki bir kız çocuğunu akıl hastanesine kapatarak yetişkinlere karşı savunmasız bırakan tüm sikkafalılara çok kızgınım.
Permettez-moi de vous dire... Je suis très très énervé, le gouvernement, la SAPO, et tous les autres enculés qui, sans raison, s'en prirent à une gamine de 12 ans l'ont enfermée dans un asile et qui l'ont déclaré légalement irresponsable.
1993'te Gunnar Björck ile birlikte ki kendisi SAPO için yer alan yasadışı bir örgüt üyesidir bir psikiyatrik rapor yazmış ve yalancı şahitlik yaptırarak Lisbeth Salander'in psikiyatri hastanesine kapatılmasını sağlamıştır.
Il a, en 1993 avec Gunnar Björck qui faisait partie d'un groupe illégal au sein de la SAPO - la police de sécurité, écrit une expertise psychiatrique falsifiée dans le but de réduire au silence un dangereux témoin et donc, Lisbeth Salander, fut emprisonnée dans une clinique spécialisée.
Top Säpo'da.
C'est pour la SAPO.
El Sapo.
El Sapo.
"El Sapo" ismini araştırır mısın?
Tu peux chercher quelqu'un appelé "El Sapo" pour moi?
Hayır, bana El Sapo adındaki bir hırsızı araştırmamı söyledi.
Non, elle m'a demandé de me pencher sur El Sapo.
Bu yüzden bu El Sapo denen adam dışında kimse onun malını almak istemiyor.
Maintentant personne ne veut acheter ce qu'il vend sauf ce gars, El Sapo.
El Sapo değil "El Angut", anasını satayım.
Putain d'El Sapo, plutôt "El Idiot".
Hırsızlık masası El Sapo adını bilmiyordu çünkü o bir hırsız değil.
Quinn ne connaissait pas le nom d'El Sapo parce que ce n'est pas un voleur.
El Sapo geldiğinde Deb, Briggs'in yanında olursa Deb'i de öldürebilir.
Si Deb est avec Briggs quand El Sapo débarquera, il est susceptible de l'éliminer aussi.
El Sapo hırsız falan değil, kiralık katil.
El Sapo n'est pas un acheteur. C'est un tueur à gages.
Ama El Sapo gelirse, o bir seri katil ve- -
Mais si El Sapo arrive, c'est un tueur à gages...
"El Sapo" ismini araştırır mısın?
Tu peux faire une recherche pour moi sur un type nommé El Sapo?
El Sapo hırsız falan değil, kiralık katil.
El Sapo n'est pas un receleur. C'est un tueur à gages.
Sokaklardaki lakabı El Sapo'ymuş.
Il se faisait appeler El Sapo.
El Sapo, Briggs'i öldürmesi için gönderilen kiralık katildi.
El Sapo était le tueur à gage envoyé pour tuer Briggs.
El Sapo'nun kanı tümüyle içeride kalmış.
Le sang d'El Sapo est à l'intérieur de la voiture.
El Sapo ölmüş.
El Sapo est mort.
El Sapo mu?
El Sapo?
El Sapo, Briggs'in zulasını sakladığı depoya kadar beni takip etmiş. Boğuştuk, malı aldı.
El Sapo m'a suivie au garde-meuble... où Briggs gardait son stock, tu sais.
El Sapo öldü.
El Sapo est mort.
El Sapo'yu öldüren kişi senin peşine de düşerse peki?
Et si celui qui a tué El Sapo vient après toi?
Bununla El Sapo'nun katilini bulursam Deb güvende olmuş olur.
Si le tueur d'El Sapo est retrouvé, Ça garderait Deb en sécurité.
El Sapo'yu o öldürmüş.
Elle a tué El Sapo.
El Sapo hakkında mı?
C'est à propos d'El Sapo?
El Sapo ve Briggs.
El Sapo et Briggs.
Onu izlerken, malı El Sapo'ya satacağına kulak misafiri oldum.
J'étais en train de le pister, et j'ai entendu qu'il allait livrer le butin à El Sapo.
O akşam El Sapo'yla buluşacaktı.
Il était censé rencontrer El Sapo cette même nuit.
Ateş edenin, araca arkadan yaklaştığını düşünüyoruz. Sonrasında El Sapo silahına el attı ama ateş eden kişi- -
Donc on pense que le tireur s'est approché du véhicule par derrière... et ensuite El Sapo a sorti son arme.
El Sapo'yu öldürdüğünü biliyorum.
Je sais que tu as tué El Sapo.
El Sapo'nun torpidosunda bir silah bulduk.
On a trouvé un flingue dans la boîte à gants d'El Sapo.