Sığınak traduction Français
1,187 traduction parallèle
Bu köhne kilise bir sığınak haline gelmiş.
Cette chapelle merdique est une façade pour les Triades.
Belki bir sığınak bulmalıyım.
Il est temps que je trouve un endroit où coucher.
Burası eski bir sığınak.
C'est un ancien abri antiaérien.
Güvenli bir sığınak yarattıklarını düşünüyorlar... dış dünyanın tüm tehlikelerinden korunan bir topluluk.
Ils pensent avoir créé un paradis. Une communauté qu'aucun danger extérieur ne peut toucher.
Hayatının kalanını kaçarak geçirmektense kendine sığınak aradı, kimsenin onun gideceğini düşünmediği bir yerde kendi halkının en nefret ettiği düşmanının yanında.
Au lieu de fuir jusqu'à la fin de sa vie, il se réfugia là où personne n'aurait pensé : dans une forteresse érigée par les ennemis les plus chers de son peuple.
Ve onlara acilen bir sığınak gerekiyordu. Kış gelmeden önce
Il leur fallait un abri avant que l'hiver arrive.
Irkımın, o aciz gezegeninizden kaçışını görüyorum- - bir gurubun dokunaklı bir sığınak için, sürünerek ve alelacele galaksinin yarısını aşarak bu yeri kendilerine mülk edinmeleri.
Je vois mon espèce fuir votre maudite planète, un groupe de pitoyables réfugiés rampant à travers la galaxie et arrivant à grand peine sur ce territoire.
Evdeki kurşun boya katmanları, evi mükemmel bir sığınak haline getirdi.
C'est la peinture au plomb qui a protégé la maison.
Dolayısıyla, Missouri'nin yumuşak kireçtaşı zemininde muazzam mağaralardan oluşan bir sığınak şebekesi hazırladık ve bu sığınaklar tamamlanmak üzere.
C'est pourquoi, au cœur des roches calcaires du Missouri, nous avons aménagé des abris souterrains. Ils sont presque achevés.
İtfaiyecilerin çoğu sığınak hazırlama çalışmalarına çağrıldığından yangınlara müdahale edilemiyor.
Or les pompiers ont été réquisitionnés pour la construction d'abris.
"ARK Sığınak Bölgesi Missouri Kireçtaşı Yarları"
Arche souterraine : Falaises calcaires du Missouri.
Şehrin dışına doğru bir akın var, sanki New Jersey ve Long Island bir sığınak olacakmış gibi.
La population quitte la ville comme si Long Island ou le New Jersey étaient plus sûrs.
Rüyalar için son bir sığınak. Ve barış için son ve en büyük umudumuzun adı :
Refuge final de nos rêves et dernier espoir de paix :
Peter'la aynı sığınma evinde hayır işleri yapıyorduk. Peter evsizler için bir sığınak açmıştı.
J'étais bénévole au foyer que Peter dirige pour les sans-abri.
- Sığınak gerek bize.
- Il nous faut des abris.
Belki içerlerde bir sığınak bulmuşlardır.
Ils ont peut-être trouvé refuge à l'intérieur.
Kaleler, bataklıklar, mezarlıklar gibi yerler vampirler için bir sığınak vazifesi görmüşlerdir. Ama ne yazık ki burada bunlardan hiçbiri yok.
Les cimetières ont toujours été le lieu de prédilection des vampires, comme les châteaux, les catacombes et les marais, mais il n'y en a pas ici.
-'Sığınak şoku'olabilir mi?
Une psychose traumatique?
- Sığınak, efendim.
- Des bunkers.
Kerbela dışında bir dizi sığınak.
Les bunkers sont près de Karbala.
İneğin, sığınak dışındaki nöbetçi olduğunu varsayalım.
On va dire que cette vache monte la garde devant le bunker.
Sığınak nerede?
Où est le bunker?
- Öteki sığınak, öteki köy.
- Autre bunker. Autre village.
- Öteki sığınak mı?
- Un autre bunker?
- Bu sığınak değil mi?
- Pas celui-ci?
Sonraki sığınak nerede?
Où est le prochain bunker?
Eminim orada sığınak var.
Je parie qu'il y a un bunker.
Sığınak göremiyorum.
Je ne vois pas de bunkers.
Uçurumun içinde bir sığınak var.
Il y a un bunker bâti à flanc de colline.
Sadece boş bir sığınak var.
Ce n'est qu'un bunker vide.
# Ağaçların altındaki bu sığınak #
Et à l'abri, dans la forêt,
Yakınlarda bir sığınak var.
Tous aux abris.
Sana sığınak ve gerçek inancı sunduk sense bizi suçluyor musun?
On t'offre le gîte... et la vraie foi... et tu nous accuses?
Burası sığınak olarak kullanılırken Dr. Vannacutt onu ilham verici bulurmuş.
Du temps de l'asile, le Dr Vannacutt y puisait son inspiration.
Sığınak!
Asile!
Sığınak isteyen!
Asile!
Sığınak!
D'asile!
Sığınak bulun!
Trouvez un abri!
Sanırım kendilerine bir sığınak kazmadan önce saldırmalıyız. Ally, sen yardımcı avukat ol.
Voyons le greffier avant qu'ils creusent un bunker.
Türümüzün diğerleri, orada bir sığınak buldu.
Nos semblables y ont trouvé refuge.
- Bir sığınak gibi mi?
- L'Armée du Salut?
İnanabiliyor musun? Zeyna bana kılıç sallamasını öğretti... ve düğün sandığım için keten bezine nakış işledi.
Elle m'a appris à manier l'épée et à faire de la broderie.
- Burası bir sığınak Buffy.
- C'est un abri antinucléaire, Buffy.
Veronica Franco, Engizisyon Mahkemesi kurbanları için evini sığınak olarak kullandı.
L'époque des courtisanes était révolue.
- Sığınak bulmalıyız.
Il faut un abri!
Tapınak yandığında, Talmud'un bize söylediğine göre Dini Lider alevlere doğru yürür.
Lorsque le temple brûla, le Grand Prêtre s'avança dans les flammes.
Biz bu tür bir sığınak değiliz.
Navrée.
İtiraf etmeliyim ki, zenci kardeşlerim için sığınak sayıImaz.
Ca vous a pas manqué?
Güverte 5'e ulaşabildim, ama sanal güçler yarığın olduğu yere yığınak yapmış durumdalar.
J'ai réussi à atteindre le pont 5, mais les forces sont près de la brèche.
Eğer aday gıda veya barınak yardımı almadan üç boyunca beklerse içeri gelip eğitimine başlayabilir.
S'il attend trois jours sans manger ni dormir, il peut entrer et entamer son entraînement.
Bugün, Nak'ın ruhunun yaşadığı kafatası kalıntısı adı sanı bilinmeyen bir yerde kayboldu.
Aujourd'hui, l'os où vit l'esprit de Nak est perdu au pays de Nulle Part.