Tabıkı traduction Français
17 traduction parallèle
Fotoğrafı tab edip karanlığa ışık tutacak.
Développons-la, tout sera éclairci.
Lütfen kırmızı ışığı yakın sonra da tab etme tablasındaki örtüyü kaldırın.
S'il vous plaît, allumez la lumière rouge, puis retirez la protection sur les révélateurs.
Tabı karanlık odada yapabilirim.
Je vais les développer dans la chambre noire.
Artık sana ihtiyacımız yok Tab.
On n'a plus besoin de toi.
özellikle de Bristol'a saldıran mutasyona ugramış plasentaları anlatan, Afterbirth kıtabımdan.
Parmi lesquels "Mort après la Vie" où un placenta mutant attaque Bristol.
Bir daha düşün, elimde Sharad ´ in güzel bir kıtabı daha var.
Penses-y, j'ai un autre bon livre de ton Sharad.
Eğer TAB'ınız kırmızıya dönerse ve screamer etkisi hale gelmezse, sinyalinizi ayarlamanız gerekir.
Si votre TAB vire au rouge et que le Hurleur n'est pas désactivé, vous avez besoin de moduler le signal.
Bakalım TAB'ın ne kadar iyi çalışıyor babalık.
Voyons comment marche ton TAB, vieil homme.
Eğer bu işi kıtabına uygun yapacaksak, Dedektif Moore'un amirinin İfadesini alarak başlamalıyım.
Si on suit les consignes à la lettre, je dois recueillir d'abord le témoignage du supérieur hiérarchique de l'inspecteur Moore.
Tabıl, sıkıştıracağım sana şimdi.
je suis empalé sur une tige.
Archie'nin dolabında tek kullanımlık bir kamera bulmuştum ve filmi tab ettirdim.
J'ai trouvé un appareil jetable dans le casier d'Archie et j'ai fait développer la bande.
Ashkhan yemeğine attığın minnacık tab'den oluyor bunlar.
C'est la nano-tab que j'ai glissé dans le ashkhan.
Kendine karanlık bir oda kurup... -... tab etmeyi öğrenirsin.
Tu pourrais toujours installer ta propre chambre noire, et apprendre à développer toi-même.
Çok güçlü ve tehlikeli bir büyü kıtabı bu.
C'est un livre des sorts puissant et dangereux.
Hemen karar vermek gıbı olmasın da adam hakkında bulduklarım dırek şaıbelı koca kıtabından çıkma.
Sans jugement hâtif, patron, mais ce que j'ai déterré sur ce gars sort tout droit du manuel du mari véreux.
Kızlar, hindi, cipsli beyaz Velveeta ve bir de Tab istiyorum.
Les filles, je voudrais de la dinde, du fromage avec des frites sur un plateau.
Bir gün, karanlık odada fotoğrafları tab ederken ertesi gün gerçekten karanlıkta uyanıyorsun.
Un jour, on développe des photos dans la noirceur. Le lendemain, on se réveille dans le noir.