Taciz traduction Français
3,031 traduction parallèle
- Bu bal gibi de taciz.
- C'est du harcèlement.
Ah evet, şu turistleri taciz edip kendileri ile fotoğraf çektirmeye zorlayan ezik, Susam Sokağı karakterleri.
Oh, c'est vrai, ces affreux, personnages de Sesame Street qui harcèlent les touristes pour leur faire payer des photos avec eux.
Taciz.
Abus.
Kendi araştırmanız gösteriyor ki Chad Raber en az dokuz kadını taciz etmiş.
Notre propre enquête a démontré que Chad Raber terrorisait au moins neuf femmes.
Tek olduğu sürece dengesiz bir kadının taciz iddialarını savuştururdun ama dokuz kurban?
Une femme isolée, instable, se plaint d'un viol, on peut esquiver, mais neuf?
Taciz.
Um, demande.
Gözleriyle yer, bazen de elleriyle taciz eder.
Les reluquer et, vous savez, les peloter parfois.
Bu gittikçe taciz için gerekçe oluşturuyor, Ajan Lisbon.
Cela peut-être pris pour du harcèlement, agent Lisbon.
Bu polis tarafından taciz edildiğimizi biliyor.
Il vous dira qu'on est harcelé par ce flic.
Taciz ediyorsunuz resmen.
Ce harcèlement.
Bizi ilk günden beri taciz ediyorsun.
Vous nous harcelez depuis le début.
Zorla yere yatırılmışlar. Dövülmüş, taciz edilmişler.
Ils ont été humiliés, frappés, maltraités.
Neden taciz etmiş?
Pourquoi l'avoir maltraité?
Aynı hayır kurumunun arkasına sığınıp yıllarca fakir ve risk altındaki gençleri taciz eden Jerry Sandusky gibi.
Tout comme Jerry Sandusky, qui se cachait derrière sa fondation non lucrative pour défavorisés et jeunes à risque afin d'abuser de jeunes garçons pendant plusieurs décennies.
Sandusky oyuncularını taciz etmemişti.
Sandusky n'a pas molesté ses joueurs.
İstatistiksel olarak çok az taciz kurbanı tacizci olur.
Statistiquement, peu de victimes d'agression deviennent des prédateurs.
Birkaç taciz davası açılmış ama gençken mühürlenmiş bir dosyası var.
Il a quelques plaintes de harcèlement Mais il a un dossier juvénile scellé.
Kız taciz edildi, öldürüldü ve limana atıldı.
La fille a été abusée et assassinée.
Küçük bir kız taciz edildi ve öldürüldü.
La petite a été abusée et tuée.
Karısı kocasını, çocuklarından birine taciz etmekle suçladı.
Sa femme l'a accusé d'agression sexuelle sur un des enfants.
Cinsel taciz bu.
C'est du harcèlement sexuel.
Kurban rahatsız hissederse, cinsel taciz olur bu, bilmiyor musun?
C'est du harcèlement sexuel quand la victime n'est pas contente.
Biliyorum ama, cidden Cath listeye ben eklersem taciz ediyorum gibi görünecek.
Je sais, mais sérieusement Cath, Si je la met en interdiction de vol, ça aura l'air d'être du harcèlement.
Bu zaten taciz.
C'est du harcelement.
Yaptığınız düpe düz taciz ve ben avukatımı arayacağım.
C'est du harcèlement et j'appelle mon avocat.
Detroit öğretmen sendikası grev yapmaya karar vermiş Kim Jong II, Sarıdeniz'de ciddi savaş hazırlıkları yapıyor ve Doğu Sudan'daki NATO üssündeki cinsel taciz suçlamalarına altı suçlama daha eklendi.
L'union des professeurs de Détroit semble avoir decidé que maintenant serait le bon moment pour monter au créneaux Kim jong-il s'engage dans un formidable combat de sabre dans la mer jaune et il y a eu six allégations supplémentaire d'agression sexuelle sur la base NATO à l'EST du Soudan
Cinsel taciz gibi geldi bana.
C'est du harcèlement sexuel.
Robby, cinsel taciz ile olağanüstülük arasında kalın bir çizgi vardır.
Il y a une différence entre harcèlement sexuel et un truc génial.
Taciz etme beni.
Dis ça encore une fois, je te frappe.
Onu kontrol altına aldığına göre zanlı silahlı olmalı. İşkence ya da cinsel taciz izi var mı?
Pour la contrôler, le tueur devait avoir une arme.
Çocuklara zehrini satıp bundan yararlanmadığı zamanlarda memnuniyetle onları taciz ediyor.
Quand il ne teste pas ses poisons sur des enfants, il abuse d'eux.
Sabıkasında cinsel taciz kaydı varmış.
Il est enregistré comme délinquant sexuel.
Dedektif Coop pahalı bir ev ararken, evin etrafındaki cinsel taciz suçlularının kaydına bakan bir adam.
Vigilante Coop est juste un mec qui a parié sur une maison et qui après a vérifié le fichier des délinquants sexuels.
Cinsel taciz kaydı var.
Il est enregistré comme délinquant sexuel.
Bilmiyorum, cinsel taciz semineri veren adam getirdi onları.
Je ne sais pas. C'est le type qui donne les séminaires de harcèlement sexuel qui les a amené.
- Babam beni taciz etti.
- Mon père me molestait.
- Blades kardeşimden bahsetmişken eşini sürekli telefonla taciz eden ve teşkilattan olan sapıklar bulundun mu?
- En parlant de Frère Blades, est-ce que ces incapables en uniforme ont trouvé le pervers qui n'arrête pas d'appeler sa femme?
Ona defalarca işkence eden babası tarafından taciz edildi.
Il a été agressé sexuellement et souvent torturé par son père.
Ebu Garib'de taciz edilen tutukluların resimleri neler olduğunu anlamamıza yardım ediyor.
Les photos des détenus maltraités à Abou Ghraib nous aident à comprendre ce qui s'y passait au juste.
İsveçli yetkililer iki ayrı cinsel taciz ve tecavüz kuşkusu nedeniyle tutuklama emri çıkardı.
Les autorités suédoises ont lancé un mandat relatif à deux affaires distinctes de viol et d'agression.
İki yıldır çeşitli şekillerde taciz ediliyorum.
Je subis toutes sortes de harcèlement depuis deux ans.
Flörtleşmelerde şiddet ve taciz her tarafta oluyor.
La violence chez les ados est un vrai fléau.
Bay Sazlıdere'nin taciz ettiği ilk misafir ben değildim herhalde.
Je ne suis pas la première agressée par M. Wattlesbrook.
Hırsızlık, cinsel taciz geçmişi var, muhtemelen kekeliyor.
Ayant volé et violé par le passé. Il pourrait bégayer.
Benim mesela, sözlü taciz.
Dans mon cas, c'était de l'abus verbal.
neden beni taciz geliyor
alors pourquoi il vient me molester
Rahul, Sadece düşünün Bugün taciz alacaksın Karın kontrol edemez, çünkü
Rahul, Il suffit de considérer que Aujourd'hui, tu vas etre molesté parce que ta femme ne peut pas contrôler
Gidip başkasını taciz edin.
Allons-y.
- Bakın, bu düpedüz taciz.
Ecoutez, ceci est du plus haut harcèlement.
Buna taciz derler!
Vous me harcelez, bon sang!
CİNSEL TACİZ MAĞDURU KORKU VE ÖFKE DOLU
Abusée - Déprimée - Timide...