Taklit traduction Français
2,513 traduction parallèle
Ama eğer yeterince taklit edersen...
Mais si tu fais semblant trop longtemps...
Taklit çanta, çalıntı telefon satıyor.
Il vend des sacs contrefaits, des téléphones volés.
Çok miktarda para büyük bir cazibeyi temsil eder... Dur. ... çalmak için, öldürmek için, taklit etmek için.
Les grosses sommes d'argent attisent toutes les tentations... de vol, de meurtre, de contrefaçon.
Lenfomayı elemiştik. Başka hangi kanserler büyüme hormonunu taklit edebilir?
Hormis le lymphome, quel cancer peut avoir cet effet?
Ortostatik etkisi POTS'u taklit ediyor.
Les troubles orthostatiques imitaient un STOP.
- Senin de giyinişini taklit ettiğin biri vardır. - Evet. 20'lerimdeyken, birkaç yıl, Elvis gibi giyinmiştim.
Oui, quand j'avais 20 ans, je copiais Elvis.
Vicent çok daha iyi taklit ediyor.
Vicent l'imite mieux.
Pekala, her şeyden önce, ne zaman bir beyazı taklit etsen, "Egzoz borumdaki hiç bir muza aşık olmayacağım." demeyi bırakmalısın.
D'abord, tu dois arrêter d'utiliser ta voix "Y a bon Banania", quand tu imites un blanc.
Bakın, ben onu öldürmeye niyet etmemiştim. Biz sadece tüm dünyaya onun kocaman bir taklit olduğunu göstermek istedik.
Je ne voulais pas la tuer, on voulait juste montrer au monde entier qu'elle n'était qu'une farce.
Doktorlar stajyerlere iş yaptırırlar, hemşireler imzaları taklit ederler, reçeteler çatlaklardan geçebilir.
Mais c'est possible. Les docteurs commandent des choses grâce aux internes, les infirmières imitent les signatures, des ordonnances passent à travers les mailles du filet.
Maymun gördüğünü taklit edermiş.
Fais ci, fais ça.
Ne, sen Boston'da iken bir oda taklit servisi kullanmıyor musun?
- Vous n'utilisez pas le service de duplication de bureaux?
Taklit edilmemiş. Jason Wilkie yakalanmadan önce böyle bir kayıt yapmış olamaz mı?
Tu crois que Jason Wilkie aurait pu enregistrer ça avant son arrestation?
İbadet amacını anlıyor musun baba, yoksa taklit mi yapıyosun?
Tu comprends, quand tu fais ta prière, ou tu fais semblant, papa?
Thierry'nin planı işin içine sadece resimleri değil, heykelleri ve döşemeleri katarak boş bir alanı sokak sanatı etkinliğine çevirerek Banksy'nin Los Angeles sergisini taklit etmekti.
Le plan de Thierry était d'imiter le show de Banksy à LA en transformant cet énorme espace en une exposition spectaculaire de street art remplie non seulement de peintures, mais aussi avec des sculptures et des installations
İster Banksy'i taklit etsin.
Un type dont tu peux dire qu'il copie Banksy
Ama taklit, türevdir zaten.
- L'imitation est dérivée.
Dalga mı geçiyorsun? Taklit miydi o?
Une imitation?
Dram ve bilimkurgu olarak berbat, ve kötü bir taklit.
C'est vrai. C'est pauvre sur le plan du récit, et c'est d'un manque d'originalité affligeant.
İmzalarını taklit etmekten ya da onları kovmaktan başka ne yapabilirim?
À part falsifier leurs signatures, ou les virer, je ne peux rien faire d'autre.
Sarayda herkes taklit eder.
A la cour, tout le monde imite.
Siz de taklit edin.
Imitez.
Baş şüpheli DNA raporunu geciktirmek için Ajan Washington'u taklit ettin.
Vous vous êtes fait passer pour l'Agent Washington pour retarder le rapport ADN.
Sahnede beni taklit etme, olur mu?
{ \ pos ( 192,50 ) } Bon, écoute, n'essaie pas d'être un prise Jared.
Patricia çok iyi imza taklit eder. Ve kafeteryada tek başına yemek yersen,
Patricia est une excellente faussaire.
Bu mal bir taklit ya da eski parti üretimlerden kalmış olabilir.
C'est peut-être un faux ou un reste de fournée.
Taklit olduğunu nereden biliyorsun?
Comment sais-tu qu'il est faux?
Felci taklit etmiş.
- Comme pour une attaque.
Andy, sen Ellie'nin taklit elmastan tasması olan finosusun.
Andy, tu es très prêt de devenir le chien d'Ellie.
Northbrook ile birçok ortak noktası olabilir ama bu nişancı, bir taklit.
- Quoi? Il y a des similarités avec Northbrook, mais c'est un copieur.
Genç Gleen Childs'ın sesini taklit eden birinden "Çifte Gökkuşağı" videosu.
Une vidéo "double arc-en-ciel" avec un doublage de Glenn Jr.
- O ses de ne öyle? Siyahî sesi taklit ediyorsun ama bu ırkçı olmuyor mu?
- Faire le Noir, c'est pas raciste?
Siyahî sesi taklit etmekle hiç sorunum yok.
Faire la voix me gêne pas.
Dudaklar olmadan sesi taklit edemezsin.
Les lèvres vont avec la voix.
Silah satıcıları için, her ikisini de taklit etmek çok kolaydır.
C'est trop facile pour les trafiquants d'armes de falsifier les deux.
Şimdiye kadar yaptığım en iyi taklit.
- C'est le meilleur faux que j'ai jamais fait.
- Ve şu kadın taklit etme işi?
- Et un penchant pour se travestir.
Bence, Bunu ytanrıları taklit için yaptılar.
À mon avis, ils l'ont fait pour imiter les dieux.
Bazı insanlar uzaylıların uzun başlara sahip olduğunu ileri sürer, ve görünen o ki, eski insanlar bu kafa taslarını taklit ettiler.
Certaines personnes ont suggéré que les extraterrestres avaient des crânes allongés, et apparemment les peuples antiques imitaient ces crânes.
Ama gerçekten ilkel toplumlarda yaşayan biri böyle bir görünüşü taklit etmek kafatasının şeklini bozmak ister mi?
Mais est-ce que quelqu'un dans une société primitive voulait vraiment reproduire cette apparence et déformer son crâne?
Ve onlar diğer gezegenlerden ziyarete gelen gerçek varlıkları mı taklit ediyorlardı?
Et ont-ils imiter des êtres réels venus d'autres planètes?
o da dünya dışından gelenlerin görüntüsünü taklit etmiş olabilir mi?
Se pourrait-il qu'il imitait aussi l'apparence d'extraterrestres?
Goran'ın sesini taklit edip edemeyeceğimize bakalım.
- On reproduit la voix de Goran.
Kimi taklit ediyorlar?
Qui imitent-ils?
Birisi seni taklit ediyor diye heyecanlanmışsın.
- Tu es ravi d'être imité.
Taklit edilmek gurur okşuyor.
Imitation, flatterie...
Taklit edilmenin Oscar kazanmak gibi bir şey olduğunu mu sanıyorsun?
Tu penses qu'être imité revient à remporter l'Oscar du crime.
[FATİH TERİM'İN İNGİLİZCESİNİ TAKLİT EDER]
C'est pas grave pour nous Pas pour moi.
Bak, taklit ettim.
J'ai fait la voix.
Claire onun gibi gülebilir. Taklit yeteneği- -
Claire l'imite vraiment...
Zamo, bir taklit yap.
Fais une imitation.