Tender traduction Français
48 traduction parallèle
1000 rulo "Sev Beni Aşkım" tuvalet kağıdı.
Papier hygiénique "Love Me Tender".
Aptal Zorro kostümünle etrafta zıplayıp, "Love Me Tender" kasetimi kırdığın zamanı hatırlıyor musun?
Kennedy Président Tu te souviens la fois où tu te démenais dans ce costume de Zorro... et tu a cassé mon disque de Love Me Tender?
Bahriyeli, neden benim için "Love me tender" i söylemedin?
Sailor, pourquoi tu ne m'as pas chanté "Love me tender"?
Ne kadar isterdim, benim için "Love me tender" şarkısını söylemeni.
J'aimerais tellement que tu me chantes "Love me tender".
Vagon kömür dolu.
Non, le tender est plein de bois.
Çünkü o çocukluk ve lütuf kadar inceydi.
Elle était plus pleine de douceur, plus tender qu'un enfant...
Aslında, Lula ve Denizci mutlu sonda birbirlerine sarılıp "Love me tender" ı söylemeden önce Denizci birkaç yıl hapis yatacak.
Avant gue dans le happy-end de "Sailor et Lula" ils murmurent "Love me tender",
Ama Shaggy'nin hikayesinden önce Tender Trio'nun hikayesini anlatmalıyım. Shaggy?
Mais pour raconter l'histoire de Tignasse, faut commencer par celle du Trio Tendresse.
Adı çıkmış Tender Trio Tanrı Kent'te bir efsane haline gelmişti.
Le célèbre Trio Tendresse a marqué l'histoire de la Cité.
O zamanlar Tender Trio Çetesi'ndekilerin Rio'nun en tehlikeli gangsterleri olduklarını düşünürdüm.
A l'époque, je croyais que les mecs du Trio Tendresse étaient les bandits les plus dangereux de Rio. Tenez!
Tender Trio'nun hikayesi sonuna yaklaşıyordu.
C'était la fin de l'histoire du Trio Tendresse.
¤'... sıcaklığın ve nazik dokunuşun olmasa. ¤'
¤'If it wasn t for your warm and tender touch ¤'
Don't, don't leave me this way I can't exist I'll surely miss your tender kiss so don't leave me this way Baby!
Non, ne me laisse pas comme ça Je ne peux pas exister Je manque sûrement ton baiser tendre alors ne me laisse pas comme ça oohhh...
- Nazik ve şeffaf bir dokunuş hissediyorum.
L feel the touch Of hands so kind and tender
"Love Me Tender" nasıl olur?
Qu'est-ce que vous pensez de "Love me tender", je vais vous jouer ça.
- Tabiî. - Evet.
- Love me tender, ce sera super.
Her neyse, Tango'da küçük bir parti yapıyorum.
J'organise une petite fête au Down and Tender.
Cenazemde "love me tender" çalsın istiyorum.
Et je veux "Love Me Tender" à mon enterrement.
Beni nazikçe sev.
Love me tender.
Sürekli müzik kutusundan Billy Joel'in "Leave A Tender Moment Alone" şarkısını çalan bir adam vardı.
Un type n'arrêtait pas de passer... "Leave a Tender Moment Alone" de Billy Joel sur le juke-box.
Leave A Tender Moment " güzel şarkıdır.
C'est une belle chanson.
Kutsal bebek, çok narin ve yumuşak.
# Holy infant so tender and mild #
( Tender ) Yardımcı vagon, lokomotifin arkasında yakıt taşıyan bir vagondur.
Le bouilleur est un conteneur d'eau dans une locomotive.
* Hassas bir şey beni buldu * * haydi bebek, buradasın işte *
Spotted me, a tender thang There you are, come on, baby
*... benim gibi hassas birini... * *... asla bulamayacaksın *
Someone who loves you Tender like I do.
? yoğun aşk bakımı?
♪ Tender lovin'care ♪
? Yoğun aşk bakımı?
♪ Tender lovin'care ♪
Hm, Bu... Tender'ın.
C'est gentil.
Legal Tender ve Endearing Manner 8.direğin hemen orada atağa geçiyor. - Hadi be 5.
Pacifique qui prend la tête de la course au coude à coude avec le numéro trois Unique...
Vay canına. Burası Las Vegas'taki "Elvis" şapelinden çok daha güzel bir yer.
C'est mieux que la chapelle Love Me Tender à Vegas.
* Beni taşıyan şefkatli bir esinti misali *
♪ The tender wind that carried me ♪
"Tender Trap."
"Tender Trap."
* Başlar hassas kalbim kanamaya *
♪ my tender heart tends to start to bleed ♪
Üç yıllık pratik ama her zaman aynı "Tender Flower" ı çalıyor.
Ça fait trois ans qu'elle joue le même air. Toujours "La Gentille Fleur".
E.T., Wrath of Khan, Tender Mercies falan.
"E.T", "Wrath of Khan"
Herkese göre bir şey olmalı.
"Tender Mercies". Il y en aura pour tout le monde.
Şu an birçok seviyede acayiplikler oluyor.
♪ Tender love is blind Il se passe tellement de choses bizarres en ce moment.
Cidden. Tenter Caddesi'nde para getiren bir iş.
Bien.Tender street est une affaire qui fait de l'argent.
Hayatımın bir kısmı Tenter Sokağında geçti. Çok fazla zulüm ve keder vardı.
C'était une part de ma vie avant Tender Street pleine de cruauté et de tristesse.
- Yalnızca Yüzbaşı'nın Tenter sokağından ayrıldığını.
- Seulement que le capitaine est... en ce moment absent de Tender Street.
* Nehir olduğunu söyler *
♪ The tender reed ♪
Elvis. Bahsettiğim şey, Love Me Tender.
Vous êtes nuls, c'est Elvis!
"Love Me Tender" harika olur.
Rufus c'est un sacré gars.
- Onun ilk filmi, "Love Me Tender"...
- Son premier film... - Sortez!
- Dışarı çık!
"Love Me Tender" se base sur un chant irlandais.
Sizleri karı koca ilan ediyorum.
# Oh, what tender love you bring # Je vous déclare maintenant mari et femme.
- Bana 20 dolar borçlusun.
♪ your tender touch ♪ - Vous me devez 20 $
d Bebeğim, bebeğim, bebeğim d d Eve geliyorum d d Sevecen tatlı aşkına d d Sen benim ilk ve tek kadınımsın d d Dünya ağzımda acı bir tat bırakıyor, kızımd d Etrafında olmak istediğim d d Tek kişisin d
♪ Baby, baby, babe ♪ ♪ l'm coming home ♪ ♪ To your tender sweet loving ♪