Tepede traduction Français
760 traduction parallèle
Mezarı, yerleşkenin uzak ucundaki bir tepede.
Elle est enterrée sur la colline à l'autre bout de la concession.
Düşman 2728 no'lu tepede.
L'ennemi occupe la colline 2728.
Öyleyse haraççı paralarının nereye gittiğini bulun. Tepede koruma sağlayan adamlar kim.
Trouvez où va l'argent du racket, qui sont les gros bonnets.
Kaçan şahıs tanımlandı Sapık onaltıncı tepede görüldü.
Homme correspondant à description du maniaque repéré à 16ième et Hill.
Boynu kırık deli Ygor'un olduğu ve... gölgelerin dolaştığı o lanetli tepede yaşıyoruz.
On vit dans l'ombre noire du mauvais sort qui pèse sur cette colline... où ce fou d'Igor au cou cassé est le seul à oser demeurer.
Ne yaparsam ne söylersem söyleyeyim önemi yok, şimdi bu benim. Bu tepede seninle duruyorum.
Quoi que je fasse et que je dise, je suis moi, maintenant, sur cette colline avec vous.
Tepede... Uğultulu Tepeler'in ilerisinde.
Il est sur les collines au-dessus des Hauts de Hurlevent.
Adını en tepede ışıl ışıl yanıp sönerken görebiliyorum.
Je vois déjà ton nom en lettres de lumière.
Ovada yaşayan üşütükler tepede yaşayanları hor görür.
Curieux que ceux d'en bas méprisent ceux d'en haut.
Tepede duruyor. Bütün gün ordaydı.
Il est là-haut depuis ce matin.
Tepede çok oda var, birader.
Y a de la place au sommet, l'ami.
Öyle uzlaşmışlardı. Postane tepede olsun istedi, Catriona ise aşağıda.
C'est à mi-chemin entre la poste et Catriona.
Tepede duruyordu ve tuzağa bir kuzu... yani bir şahin gibi yaklaştı.
Il est venu vers moi, il était doux comme un agneau.
Tepede harabe bir çiftlik var, orada buluşuruz.
Il y a un ranch en ruines à Bearpaw Butte.
Tepede erzak aracının yanında kalacaksın, güvende.
Restez sur la crête... en sécurité avec les chariots de subsistance!
Tepede mevzilendik efendim.
Nous sommes sur la crête.
Ama o, diğer yolu seçti. Sen tepede olandın.
Et d'après lui, c'était vous le héros.
Tepede biraz var, ama tutmak isterdim.
Un peu maigres au-dessus de la tête, mais... j'aimerais vraiment les garder.
- Tepede, şu dağın altında.
Il est là-bas, sous la montagne.
Gösterge tepede.
L'aiguille est au maximum.
Tepede bir hastayı ziyaret ediyor.
Chez un prospecteur malade.
Gördünüz mü, sadece burada değil, aynı anda bütün tepede.
Pas qu'ici, mais partout sur toute la colline, en même temps.
Savaş esnasında karanlığa, tepede hareket eden şeylere, mevzilere, üniformalara, düşmana ateş ediyorsun.
À la guerre, tu vises une cible, une ligne dans l'obscurité. Tu vises un uniforme, un ennemi.
Tepede üç at gördüm.!
J'ai vu trois chevaux sur la colline!
Bu tepede yirmi düşman var, doğuda da en az oniki.
- Combien sur le coteau? - Vingt ennemis. Douze à l'Est.
En tepede, tüm ışıklar sana dönük.
Tous là-haut, sous les feux de la rampe!
- O tepede. - Hayır gidemezsin.
- Sur la colline.
17 saat marştan sonra, kol Foxton'a bakan bir tepede durdu.
Après 17 heures de marche, nous atteignîmes un point dominant Foxton.
Şu haline bir bak! Tepede yalnız kalmışsın!
Regardez-le tout seul!
Yarım saat sonra, tepede sevgilim.
Sur la colline, dans 1 / 2 heure.
Bir süre tepede durup, gelir diye bekledim ama gelmedi, Yüzbaşım.
Je l'ai attendu dans le fossé, en haut de la colline, mais il ne s'est pas montré.
"... ve en tepede asılı...
" et l'étoile d'argent...
Arada tepe var. Bu tepede de bir top var. Yamacın iyice içinde.
8 km de falaise, sur laquelle se trouve un canon de 350 mm, enfoui dans la colline et défendu par les mitrailleuses dans les blockhaus.
Bazıları kendi kendilerini öldürdü. Buffalolar, Cheyenne bölgesinde. Bir kez toplu intihar etmişti koca sürü tepede toplanıp sonra hep birlikte uçuruma atlamış.
Et ils se tuent eux-mêmes, comme à Cheyenne Wells, un troupeau affolé par un blizzard en 61... s'est jeté d'une falaise!
Bir düşünün, Grönland'da buzdan bir tepede oturuyorsunuz ve aldığınız altı sayfalık mektupta ertesi yıl kadınların göğüs dekoltelerinin yükseleceğinden söz ediliyor.
Mais... imaginez-moi perdu au Groenland et recevant une lettre de 6 pages m'exposant que les décolletés se faisaient plus hauts.
Tepede size bir çardak hazırlarım gerekirse hızla mağaraya dönebilirsiniz.
Sûr! Je vous arrangerai un abri sur la colline. En cas de danger, la grotte ne sera pas loin.
Baban onları tepede izlemek uğruna neredeyse kalp krizi geçiriyordu.
Ton père a failli avoir un infarctus en les suivant sur le Cervin.
Ya da yeşil bir tepede
Ou sur une colline verte
Onu tepede tut ki, anahtarı alayım.
Tenez-le, je prends la clé.
Tepede bekleyin!
Attendez-moi à la colline.
Şurada, tepede.
Lá-bas, sur la hauteur.
Belki bir yerde bir eşikte ya da bir tepede duruyordur.
Il est peut-être au sommet d'une colline.
Ama bugün tepede duyduğum ses dedi ki :
Pourtant, sur la montagne, la Voix a dit :
Kasabaya doktor geldi, tepede.
Un nouveau docteur sur la colline.
Tepede bir doktor var.
Il y a un docteur, là-haut.
Tepede. Her saat açık.
Ouvert à toute heure.
Kasabaya yeni doktor geldi, tepede.
Un nouveau docteur sur la colline.
Huw... Bu gece erkekler tepede toplantı yapacak, değil mi?
Huw, il y a une réunion des hommes dans les collines ce soir, non?
Tepede kim ikamet ediyor?
D'accord.
Yoksa, tepede kız kuruları olarak yaşlanacağız, sen ve ben.
D'accord?
Onu da beton siperler içindeki makineli tüfekler savunuyor. Buraya sıradan bir kumsal gibi saldıramayız. 30 metrelik bir tepede.
On ne peut pas mener l'assaut comme sur une plage.